Ekonomi yönetimi değişimiyle birlikte sıklıkla servis edilen “yeni reformlar” hayata geçirilecek söyleminin, yüksek faizlerle birlikte, piyasalar tarafından başlangıçta “satın alındığını” görüyorduk. Diğer bir ifade ile bu söylemlere bir değer atfediliyordu (mu acaba?). Yoksa aslında, herkes kendi payına düşeni mi oynuyordu? “Ünlü piyasa analistleri” bir tarafta, iktidar diğer tarafta. Ortada ise bizim vatandaşımız. Acaba ortada olan da oyuna katılır mıydı? Onlar da bu beklenti “satın alma” işine gelir miydi? Üstelik kurlar da düşüyordu. Gelseler ne güzel olurdu. Hem de reformların paket paket açıklanacağı duyurulmuş iken. Niye gelmesinler ki? Bu fırsatı kaçırmak istemezler herhalde.

Ama gelin görün ki, “yerli oyuncular” bu ülkenin, ekonominin ve iktidarın ciğerini çözmüşler. Onlar neyin ne olduğunu, kimin neler yapabileceğini, aslında yapmayacakları sözleri ne kadar rahat verebildiklerini, dün söylediklerinden bugün nasıl vazgeçtiklerini, asıl hedeflerinin iktidarlarını muhkemleştirmek olduğunu gayet iyi biliyorlar. Hal böyle olunca…

VE “YERLİLER” HAKLI ÇIKTI

Bu hafta açıklanan “İnsan Hakları Eylem Planı” adını verdikleri hukuk reform paketinin, birilerinin söylediği gibi, bizi “yıldızlara götürmesi” şöyle dursun, Mahmut Tuncer halayı gibi nereye götüreceğinin bile belli olmadığı ortaya çıktı.

Hukuk reformundan beklenen, yargının adil ve tarafsız bir biçimde çalışmasının sağlanmasıdır. Beklenti bu yönde idi. Ancak açıklanan pakette ortaya çıkanlar bu beklentiyi karşılamıyor. Beklenti, icralık olan malların internet ortamında rekabetçi bir biçimde satılmasından ziyade, insanların ekonomik sıkıntıya düşerek mallarının icralık olmasını önleyecek bir ortam yaratacak düzenlemelerin yapılmasına dair idi. Hukuk Fakültesi eğitiminin beş yıla çıkarılması bu beklentiyi nasıl karşılayacak? Sorun hukukçuların yeterli donanıma sahip olmamaları mı yoksa onların karar süreçlerini etkileyen faktörlerin varlığı mı? Ya da şöyle soralım Boğaziçi Üniversitesi’nde bir hukuk fakültesi kurulunca, tarafsız ve bağımsız yargı konusunda önemli bir adım mı atılmış oluyor?

Açılan pakette Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun üye belirlenme sürecinin, yürütmenin etkisinden kurtaracak şekilde düzenlenmesine yönelik herhangi bir açılama yoktu. Yargıtay üyelerinin kahir ekseriyetinin, aralarında bir gün bile görev yapamamış birisini Anayasa Mahkemesi üyesi olarak atanması için oy kullanmış olmaları HSK’nın mevcut yapısının bir sonucu değil miydi?

Normalde “reform” olarak adlandırılan bir paket açıklandığında bunun anında piyasalarda olumlu yansımasını bekleriz. Çünkü beklenenlerin yapılacağının işareti verilmiş olur. Ancak yapılan açıklamadan sonra döviz yükseldi. Çünkü açılan paket ile var olan beklentiler arasında bir bağlantı kurulamadı. İktidarın temel amacının reform olmadığı da anlaşıldı. Zaten mevcut halde yasalarda var olan düzenlemelerin serbestçe uygulanabilir olması bile başlı başına bir adım olacak iken, yeni maddeler eklenmesinin olumlu sonuç doğurmasını nasıl bekleyebiliriz ki?

Önümüzdeki iki yıl içinde hayata geçirilecek düzenlemeler ile biz insan hakları alanında önemli mesafe kat edecekmişiz. Eh, bu iki yıl içinde de sıkın dişinizi. 19 yıldır yoktu bir şey olmadı da önümüzdeki iki yılda mı olacak?

Neyse, boş verin hukuku, mukuku. Haftaya bir de ekonomik paket açıkladıklarında sorunlar çözülmüş olur. Ekonomi uçuşa geçer. Ondan sonra gidip dolarınızı, avronuzu bozdurursunuz. Belki de bozdurmazsınız. Ne bileyim.