Türkiye’nin sınırlarında bir Kürt oluşumu korkusu, Beşar Esad’la işbirliğini zorunlu kılıyor. Astana sonrası bu işbirliğinin daha da artacağı kesin gibi

Astana görüşmeleri El Bab’da sıkışan Türkiye için de bir çıkış olabilir

Tam altı yıldır sürmekte olan Suriye krizinde dönüm noktası sayılan Astana Görüşmeleri dün başladı. Ne tür sonuçlar çıkacağını, çıkacak sonuçların sorunun çözümünde nasıl etkili olacağını göreceğiz. Tabii, asıl hedef Suriye’de 30 Aralık’ta ilan edilen ateşkesin mümkünse kalıcılaştırılması Astana’ya gelinmesi kolay olmadı. Bir dizi gelişmeden sonra Kazakistan’ın başkentinde taraflar ile üçüncü ülkelerin buluşmaları konusu gündeme geldi. Tabii görüşmelere yol açan en önemli gelişme Suriye ordusunun Halep’e yönelmesi, kentin doğusunu abluka altına alması oldu. Suriye ordusunun binlerce yabancı cihatçının bulunduğu kente sivilleri düşünerek operasyon yapmayıp bunun yerine uzun süreli kuşatmaya yönelmesi, cihatçı gruplarla, başta sivillerin tahliyesi, kente insani yardım koridoru açılması konularında müzakere zemini, yarattı. İlan edilen ateşkesin, çoğu zaman cihatçı gruplarca bozulmasına rağmen uygulanabilirliği de görülmüş oldu.

Ateşkesin kalıcı olması amacıyla görüşmeler yapılması olanağı böyle doğdu. Çok da uzun sayılamayacak bir hazırlık döneminin ardından Kazakistan’ın başkenti Astana’da buluşulmasına karar verildi. Suriye yönetimi cihatçı grupların siyasi temsilcileri ile daha önce de bazı görüşmeler gerçekleştirmişti ama bu kez Astana’da cihatçı grupların komutanları da yer alacak. Görüşmelerin ilk günü yaşanan tuhaflık da cihatçıların Suriye yönetimiyle “yüz yüze” görüşmeyi istememeleri oldu. Bu konuda sanki Suriye de çok istekliymiş gibi. Bu tutumları bile cihatçıların müzakereden neyi anladıklarını göstermesi açısından ilginç. Suriye, kendisiyle eşit olmadığı halde bu gruplarla görüşmeyi kabul ediyor ama karşısına onlar değil onlar adına konuşacak başka merkezler çıkıyor. Astana’da Suriye yönetimiyle “yüz yüze” görüşmeyecek olan cihatçılar adına Suriye ile kim görüşecek? Türkiye mi? Görüşmelerin en zayıf tarafı olan Türkiye, terör grupları olarak da adlandırılan muhalifler üzerindeki etkisini onları Suriye karşısında temsil ederek gösterecek. Bu Türkiye’nin Suriye’de yürütülen vekalet savaşında açıkça yer aldığını gösteren bir durum.

En zayıfı Türkiye
Dediğim gibi görüşmelerde en zayıf durumda olan ülke Türkiye. Her ne kadar Rusya, “Astana Görüşmeleri Rusya ile Türkiye’nin başarısıdır” dese de, dolaylı olarak Türkiye’nin cihatçı gruplarla ilişkisine atıfta bulunuyor. O grupları masaya getiren Türkiye anlamında. Buradan yandaşlar nasıl bir başarı öyküsü çıkarırlar bilemem ama bu görüşmelerde Türkiye’nin ister arabulucu olarak ister taraf bir ülke olarak görüşmelerde yer alması Suriye politikasında ciddi bir geri dönüş anlamına geliyor. “Esadlı geçiş olmaz” dan Esad’ın temsilcilerinin bulunduğu masada yer alma noktasına gelinmesi dramatik bir sonuç Türkiye açısından. Bunda Suriye’nin dinamiklerinden haberdar olunmamasının, Ortadoğu’nun değişken yapısının hesap edilememesinin nihayet “fetihçi” bir tutumun etkisi var.

Eğer Türkiye açısından bir başarı varsa o da Kürt gruplarının Astana toplantılarında temsil edilmesini engellemiş olması. Suriye, Rusya, İran, dolaylı olarak da ABD, cihatçılar üzerindeki etkisinden ötürü Kürt gruplarının Astana’da yer almaması yönündeki talebini kabul ettiler Türkiye’nin. Ancak bunun görüşmelerde ciddi bir eksiklik olduğu bir gerçek. Gerek IŞİD’e karşı mücadelede gerek Suriye’ye muhalif cihatçılar arasında yer almayarak “dengeci” bir tutum izleyip önemli bir aktör durumuna gelen PYD/YPG’yi görüşmelere dahil etmemenin ne tür sonuçlar doğuracağını göreceğiz. Suriye yönetiminin YPG ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) dışındaki tüm muhalif grupları 'terörist' olarak gördüğünü de anımsatalım. Suriye’nin “muhalif” olarak tanığı Kürt güçlerinin Astana’da olmamasını kabul edip, “terörist” olarak tanımladığı cihatçılarla görüşmesi, Kürt güçleri üzerinde her an denetim sağlayacağına inanması ile ilgili. Dolayısıyla Astana’da olmamasını fazla sorun etmedi. Çünkü Suriye- Kürt karşıtlığı şimdikinden daha kapsamlı bir hale gelirse Suriye, yanında, İran ile Türkiye’yi de bulacağını biliyor. Rusya ise Kürtlerin temsili konusunda ısrarcı olmama tutumunu sürdürdü. Siyasi bir çözümün gerçekleşmesi halinde gündeme gelecek Suriye Kürtlerinin durumu ne olacak? Bu konuda Rusya’nın ne düşündüğünü Lavrov’un “bu Suriye halkının çözeceği bir sorundur” ifadesi yeterince ortaya koyuyor.

Türkiye şimdi Kürt meselesine yaklaşımından ötürü, sınırında bir Kürt devleti kurdurmamak için Suriye ile anlaşmanın yolunu arayacak. Astana Görüşmeleri dolaylı olarak Suriye-Türkiye görüşmesi de demek bir anlamda. Türkiye, “Emevi Camii’nde kılacağı namaz” yolunu açması için desteklediği cihatçı grupları şimdi Astana’da Esad’la anlaşmak için masaya getirmiş durumda. Başka girişimleri de olacak. Ancak yol açtığı tahribatı kapatması mümkün olmayacak kendi sınırları da tartışma konusu yapılacak. Ödeyeceği ağır bir bedel var Türkiye’nin.

Cihatçıların gerçekçi olmayan istekleri
Görüşmelerin ilk aşaması tamamlandı. Sonrası nasıl olur kestirilemez ama cihatçılar kendilerini oraya getiren koşulları, yani Suriye’nin uluslararası alanda diplomatik, sahadaki askeri başarısını hesaba katmıyor görünüyorlar. Türkiye’nin Esadsız geçiş noktasından uzaklaştığını görmüyor, Rusya’nın devasa desteğini yok sayıyor gibiler. O nedenle İran destekli olduğunu iddia ettikleri Şii milislerin ele geçirdikleri yerlerden geri çekilmelerini istiyorlar. Oralar Şii milislerce ele geçirilmiş olsa da Suriye toprağı, milisler çekildiğinde cihatçılar kendilerine bırakılacağını düşünüyorlarsa ciddi bir yanılgı içindeler.

Muhalefet heyetinin sözcüsü Yahya Aridi’nin yaptığı açıklama cihatçı grupların hala durumu kavrayamadıklarını gösteriyor. Aridi, Batı’nın duymaktan hoşlanacağı laflar ediyor. Örneğin İran’ın Suriye’de kan döktüğünü ileri sürüyor. Her ne kadar ABD/Batı ile anlaşmış da olsa İran’ın hala tehlikeli görülüyor olmasından fayda sağlamaya yönelik iddialar bunlar. Astana’da taraflar ateşkesi sağlamak için oradalar. İran ya da Türkiye değil sorun.
Muhalif grupların bir ateşkese gönüllü olmadıkları biliniyor. Halep yenilgisi onlar için bir dönüm noktası oldu. Güç toplamak, ittifaklar arası ilişkileri sağlamlaştırmak, ABD’yi Suriye’ye karşı tutum almada zorlamak, kendilerine başta silah olmak üzere destek sağlamak açısından ateşkesi bir fırsat gibi değerlendirdikleri de sır değil. Astana’da eğer olumsuz bir sonuç çıkarsa sorumluluğu Suriye’ye atacakları da kesin. Buradan diplomatik alana kayarak isteklerini, yani Suriye’nin parçalanmasını, dile getirecekler.

Ancak artık uzamış bir kriz olarak, Trump dönemi ABD’sinin henüz netleşmeyen ama “Ortadoğu’ya mesafeli” politikasının cihatçı grupların işini zorlaştıracağı bir gerçek. ABD, kısa süre sonra ne olur bilinmez ama özellikle Suriye konusunda inisiyatifi Rusya’ya bırakmış durumda.

Astana Görüşmeleri’nden çıkan sonuçla yeni bir Cenevre görüşmesi gerçekleştirilecek. Bu siyasi çözüme en yakın olunduğu zaman anlamına gelebilir. Türkiye Cenevre görüşmelerinde yer alabilir ama pazarlık gücü olacağını kimse ileri süremez. Çünkü Rusya, İran, onca yıldır emperyal saldırıya direnen Suriye Türkiye’nin artık gerçekçi olmayan taleplerini dikkate almayacaklar. Peki Cenevre’de neden yer alacak Türkiye? Astana’da neden yer aldıysa ondan. Çünkü Türkiye’den “desteklediği”, “yol verdiği” cihatçı grupları Cenevre’ye de getirmesi istenecek haliyle.

Eğer Astana Görüşmeleri’nde Suriye tek bir şey istiyor; Türkiye, Katar gibi ülkelerin cihatçılara vereceği desteği kesmeleri. Astana’dan bu yönde bir anlaşma çıkarsa Cenevre Görüşmeleri’nde siyasi geçiş konusunda ilerleme sağlanacak. Cenevre görüşmeleri BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura öncülüğünde yapılacak. Burada görüşmelerin olumlu sonuçlanması durumunda Suriye'de 18 ay içerisinde BM denetiminde seçimlere gidilmesi planlanıyor.

***

Format hâlâ belli değil
Muhalif heyetin başkanlığını İslam Ordusu’nun temsilcisi Muhammed Alluş’un yaptığı, Suriye Türkmenleri’nin de temsil edildiği görüşmelerde format tartışması ise hala sürüyor. Astana’daki Suriye görüşmeleri öncesi Kazakistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Roman Vasilenko da basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Vasilenko, Suriye görüşmelerinin Astana'daki formatının halen tartışıldığını belirterek, “Format hakkında tartışmalar sürüyor, toplantı başladığında netlik kazanacak” demiştii. Vasilenko müzakerelerin sonucuna bağlı olarak toplantıyı genişletmek isterlerse bu süreci desteklemeye hazır olduklarını söyledi. Astana'daki görüşmelerde Suriye muhalefetinin delegasyonu ortak bir platforma ve ortak bir lidere sahip olmadığını vurgulayan Vasilenko, “Heyet birkaç gruptan ibaret, genel olarak bir delegasyon başkanı yok, her bir grubun kendi konumu var” dedi ve Astana’daki muhalefet delegasyonunun yaklaşık 15 farklı grubun temsilcilerini içerdiğini söyledi. Vasilenko, Suriye barış görüşmelerine katılan bütün delegelerin başkanlarının Astana’ya geldiğini de sözlerine ekledi.

***

Astana’nın önemi

Suriye krizini sonlandıracak önemli adımlardan biri sayılan görüşmelerin yapılması için Kazakistan’ın başkenti Astana’nın seçilmesi bir çok açıdan önemli. Bu her şeyden önce Nursultan Nazarbayev’in Kazakistan’ı uluslararası alanda aktif politikalar üreten bir ülke durumuna getirmesiyle ilgili. Orta Asya’da da önemli bir güç olan Kazakistan bölgede ABD’nin de en yakın müttefiklerinden biri. Paris İklim Değişikliği Anlaşması’ma imza atan Kazakistan EXPO 2017’ye de ev sahipliği yapacak. Ülkenin 2017-2018 dönemi BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmesi de Astana’yı Suriye görüşmeleri için ideal bir merkez durumuna getirmiş oldu.

***

Katılan cihatçı gruplar

Şam Kolordusu (Feylaku’ş Şam), İzzet Ordusu (Ceyşü’l İzza), Zafer Ordusu (Ceyşü’l Nasır), İslam Şehitleri (Şüheda el-İslam), Mücahitler Ordusu (Ceyşü’l Mücahidin), Birinci Sahil Tümeni, Şam Askerleri (Ecnadü’l Şam), Festakim Birliği (Tecemmu Festakim), Sultan Murat Tugayı, Şam Cephesi (Ec-Cephe eş-Şamiye), Özgür İdlib Ordusu (Ceyşü’l İdlib el-Hur), İslam Ordusu (Ceyşü’l İslam), Güney Cephesi (Ec-Cephe ec-Cenubiye). Türkiye’nin desteklediği Faylak El Şam ve Sultan Murat Tugayı.