Mimarlar Odası Anadolu Bölge Temsilciliği hafta sonunda Caddebostan Kültür Merkezi’nde bir toplantı düzenledi.

Mimarlar Odası Anadolu Bölge Temsilciliği hafta sonunda Caddebostan Kültür Merkezi’nde bir toplantı düzenledi. Konu başlığı olarak “Kadıköy’ün dünü, bugünü, yarını” seçilmişti.

Toplantıyı Mimar Odası Anadolu Bölge Başkanı Arif Atılgan açtı. Kadıköy’ün iki bölgeli olarak kurulup geliştiğini anlattı. Moda ve Yeldeğirmeni ilk Kadıköylüleri bir araya topluyormuş. Salonun girişinde Arif Atılgan’ın Yeldeğirmeni adını taşıyan kitabını da takdim ettiler. Atılgan, eski Kadıköy’ün direnen tarihini kısa bilgilerle anlatıyordu. Mesela Tepe Natilus alış veriş merkezinin tam karşısında küçük bir çeşme yer alıyor. 1600’lü yılların başında Kızlarağası Gazanfer  Ağa tarafından yaptırılan “Ayrılık Çeşmesi” kimsenin dikkatini çekmeden 400 yıllık yerinde duruyordu.

Neden Ayrılık Çeşmesi adını taşıyor?

Osmanlı ordusu sefere çıkarken ve Hac kafileleri uğurlanırken burası vedalaşma yeri olarak kullanılıyordu.

1638’de IV. Murat Bağdat seferine Ayrılık Çeşmesi’nden başlıyor. Yürüyüp geçtiği güzergaha da “Bağdat Yolu” deniliyor. Bu yolun günümüzdeki adını herkes biliyor: Bağdat Caddesi!

KADIKÖY NE BÖLGESİ

İkinci konuşma için Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk mikrofona geldi. Başkan Kadıköy’ün bir sanayi bölgesi olamayacağını söyledi. Bununla da kalmadı:

-Kadıköy bir turizm bölgesi de olamaz. Kadıköy bir yaşam bölgesidir.

Salonda bulunan Kadıköylülerin ağzına kadar gelip de yutkundukları soruyu başkanın ardından mikrofona gelen ünlü mimar Prof. Dr. Aydın Kunt dile getirdi:

-Başkan’ın söylediklerine aynen katılıyorum. Kadıköy bir turizm bölgesi olmamalı. Tamam. Peki o zaman Kadıköy’ün sahiline bir hançer gibi saplanan koca otel neyin nesi?

Aydın Hocanın işaret ettiği otel, Kadıköy’den Moda çıkarken benzincinin karşısına dikilen dış yüzü camla kaplı, iş merkezi görünümlü şekilsiz devasa yapıydı. Denizden vapurla Kadıköy’e gelirken  Boğaz’ın ortasından bile görülebiliyordu. Çevredeki mimari doku ile hiçbir ilgisi olmayan bu iş merkezi suratlı bina için Aydın Kunt, bir takım araştırmalar yapmıştı:

-Başkan seçimler öncesinde şöyle bir açıklama yaptı. Bu binaya itiraz edilecek son günü kaçırdık!

Aydın Hoca “oy verdiğimiz bir sosyal demokrat olduğu için inandık” dedi:

-Kadıköy’ün martıları azaldı, onların yerine şimdi kargalar geldi. Kargalar bu sözlere gülüyorlar!

Selami Başkan, Aydın Hoca’nın bu sözlerini duyamadı. Çünkü çok önemli bir işi olduğundan salondan erken ayrılmıştı.

ÜÇ ANA DİLLİ YAZAR

Panelin diğer iki konuşmacısı yazar Mario Levi ile Dr.Sertaç Kayserilioğlu idi.

Levi eski yıllara ilişkin hatırladıklarını anlattı. Yazarın aklında kalan ilk anı, Bostancı sahiline aitti:

-Babaannemle gelirdik, Bostancı’da kadınlar plajı vardı. Tam bir deniz hamamı niteliğindeki tesis benim Kadıköy’e ilişkin hafızamda yer eden ilk anımı oluşturur.

O yıllarda “kadınlar plajı” pek fazla tepki çekmiyormuş. Şimdi İstanbul Belediyesi böyle bir tesis kurmak istese her halde epeyce patırtı kopar!

Mario Levi’nin anlattıkları arasında bir de dil meselesi vardı. Kendisini üç ana dilli bir yazar olarak tanımlıyordu. Anneannesinden Fransızca, babaannesinden İspanyolca, anne ve babasından ise Türkçe öğrenmişti. Bir yabancı gazeteci “neden Fransızca yazmayı seçmediniz?” diye soruyor. Levi gazeteciye verdiği yanıtı panelde de tekrarladı:

-İlk olarak hangi dilde aşık olmuşsanız, hangi dilde, sevmişseniz, sevişmişseniz sizin anadiliniz odur. Benim anadilim bu yüzden Türkçedir.

Kadıköylüler yaşadıkları bölgeye gerekli saygı, sevgi ve özeni gösteriyorlardı.

Darısı Kadıköy’ü yönetenlerin başına!