Google Play Store
App Store

Türkiye’nin de merkezinde yer aldığı Kafkasya, Karadeniz, Ortadoğu hinterlandında birbirini çevreleyen sorunlar silsilesinde kayda değer gelişmeler yaşanıyor. Son bir aydır İsrail’in Gazze saldırılarının gölgesinde kalınsa da her üç coğrafyada oluşan hareketlilikte Saray rejimi yer tutmaya çalışsa da nafile. Bağımlılık ilişkilerinin yol açtığı sarmalda, aksi de düşünülemezdi.

ORTADOĞU CEPHESİ

Sıcak cephe hattının en önemli mevzisi Filistin. 7 Ekim’de Hamas’ın Aksa Tufanı operasyonunu üzerinden Gazze’ye ölüm yağdıran İsrail, Ortadoğu jeopolitiğinde denklemi değiştirdi. Bölgede normalleşme adımlarını durduran “savaş”, ucu açık bir hesaplaşmanın da habercisi.

Çatışmaların bütün bir Ortadoğu’ya sıçrama endişesi karşısında Amerikan emperyalizmi dahi “endişeli.” İsrail’e sağlanan koşulsuz desteğe rağmen Ukrayna savaşı orta yerde dururken, Ortadoğu’yu ateş topuna çevirecek yeni bir bölgesel çatışma dinamiği Washington’ı da endişelendirmiyor değil. Bunu Amerikan yetkililerinin, karar mercilerinin her açıklamasında görmek mümkün.

Uzayan Ukrayna savaşının Batı cephesinde oluşturmaya başladığı çatlağın üzerine binen Gazze savaşı, Batı emperyalizmi için de hazmı zor bir krize dönüştü. Aynı anda pek çok cephede çatışma durumu Transatlantik hattında yarılma ayrışma nedeni.

BLINKEN’IN ZİYARETİ

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları hız kesmeden sürerken 7 Ekim’den bu yana üçüncü kez Ortadoğu’ya gelen ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın son ziyareti kapsamında Ankara’ya da uğradı. Ürdün’de 5 Arap ülkesinin temsilcileriyle bir araya geldikten sonra Bağdat’a uğrayan oradan da Ankara’ya gelen ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştü.

Ortadoğu turu boyunca “olumlu” görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyleyen Blinken, Hamas tarafından tutulan ve aralarında Amerikalıların da olduğu rehineler konusuna odaklandıklarını kaydetti.

Blinken’ın ziyareti Gazze meselesinde iki arada bir derede kalan AKP iktidarının “cilalanan” dış politikasının yaldızlarını döktü. Erdoğan, Karadeniz’de Ayder yaylası programı koyarak, Fidan da mevkidaşına “sarılmayarak” Blinken üzerinden ABD’ye mesaj yolladıklarını sansalar da yeni dönem Türk dış politikasının sınırları ortaya çıkmış oldu.

Yandaşlar, Blinken’ın “soğuk” karşılanmasını bir tavır olarak pazarlaya dursun, gerçekte sıkışan bir dış politika çehresi ortaya çıktı.

FİDAN’IN NAFİLE ÇIRPINIŞLARI

Kabinenin esrarengiz bakanlarından Hakan Fidan haftalardır bölgede mekik dokusa da nafile. Ne rehineler ne de ateşkes konusunda dikkate alındı. Netanyahu yönetimi bildiğini okurken, Türkiye’nin her türlü girişimini dikkate almadı. Mevcut haliyle bir NATO üyesi olsa da Türkiye’nin daha doğrusu Saray rejiminin yapabilecekleri sınırlı. Çizilen “büyük Türkiye” tablosuna rağmen bu tarz uluslararası meseleler algı ile gerçekliğin sınandığı bir laboratuvar işlevi görüyor. Bir kez daha görüldü ki - hep öyle olsa da- imal edilen retorik ile gerçeklik birbirini tutmuyor. Ülkenin uluslararası ilişkilerdeki sıkışmışlığı devam ediyor.

GAZZE DE DİKKATE ALMIYOR

AKP iktidarının sadece Batı ittifakı içinde değil, yüzünü dönmek istediği İslam coğrafyasında da bir karşılığının olmadığı bir kez daha görüldü. Gazze meselesindeki “arabuluculuk” heveslerinin boşa düşmesinden de anlaşılacağı üzere, siyasal islamcı rejim İslam İşbirliği Teşkilatı üzerinden yol almaya çalışsa da bir adım yol alınamadı. Arap coğrafyasında da etkisi, bir zamanlar şişirilen yelkenlere rağmen yok denecek kadar az. Türkiye’nin bölgesel liderlik yarışına giriştiği İran ve Mısır, Gazze krizinde süreci domine ederken, Ankara’nın payına sonuç üretmeyen mekik diplomasisinin yoğunluğu kaldı.

Tel Aviv ile her türlü ekonomik askeri ilişkiler sürerken medya üzerinden verilmeye çalışılan mesajın adreslerine ulaşmadığını söylemeye gerek yok. Saray rejiminin tutarsız, yalpalayan dış siyasetinin mevcut haliyle İsrail tarafından pek bir sorun olarak algılanmadığı görülüyor. Elçinin müzakereler için bakanlığa çağrılması gibi rutin adımların ciddiye alınacak bir tarafı yok.

UKRAYNA’DA YENİ DENGE

Yaklaşık 20 aydır devam eden Ukrayna savaş cephesinde oluşan “savaş yorgunluğu” gizlenemeyecek boyutta. Zelenski’ye koşulsuz destek veren ABD-İngiltere ve Batılı ortakları savaşın kitlendiğini görüp, perde arkasından Rusya ile müzakere yapılması istemini dillendirmeye başladı. Sık sık Moskova ile görüşülmesi yönünde Batılı kaynaklarda analizler çıkıyor. Ukrayna’nın karşı saldırısının çıkmaza girdiği, Batılı devletlerin müzakere için Kiev’e baskı yapıldığı “sır” olmaktan çıktı. Moskova ile Kiev arasında “denge oyunu” oynamaya çalışan iktidarın bu konuda da gelişmelerin dışında kaldığı ortada. Tahıl anlaşmasının ötesine geçmeyen bir siyaset var ortada.

ABD’nin peş peşe İHA/SİHA’lar düşürdüğü bir iklimde iktidarın Suriye politikası da kitlenmiş durumda. Bir tarafta Washington diğer tarafta Moskova bariyerine takılan iktidarın ABD’ye yüksek perdeden tavır alamamasının nedenleri de bilinmiyor değil.

Özetle bağımlı ilişkiler bağımsız bir dış politika üretemez.