Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, kendi şirketi için Bodrum’daki Hebil Koyu’nu şantiyeye çevirdi. 5 yıldızlı tatil köyü için hafriyat kamyonları harıl harıl çalışıyor. Turizm şirketi sahibi bakan, Bodrum’u kendisi pişirip kendisi yiyor.

Bakan, Bodrum’u yiyip bitiriyor
Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Bodrum’daki Hebil Koyu’na 5 yıldızlı otel inşa ettiriyor. (Fotoğraf: BirGün)

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Candaş Tolga Işık ile röportajında bakanlık maaşının miktarını bilmediğini çünkü hemen bağışladığını söylemişti.

Çok normal…

Çünkü bakanlık koltuğunda oturmakla sağladığı menfaatin yanında 160 bin TL’lik maaş devede kulağı geçelim, tüy bile olamaz.

BAKAN VAR, GÖREN YOK

Anormal olan artık Türkiye’de bakanlık koltuğunda oturanların hiç gizlemeden ticari faaliyetlerine devam edip kendilerine devasa rantlar yaratması.

Eski Türkiye’de bir bakanın ticari faaliyetinin ortaya çıkması büyük bir skandalken şimdi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye’nin turizm cenneti Bodrum’a parsel parsel çöküyor. Ses bile çıkmıyor.

Bodrum Göltürkbükü’nde Caja Maxx Royal Oteli sorduğunuz herkes “Bakan’ın oteli” dedikten sonra tarif ediyor. Göltürkbükü’nden Gölköy’e doğru ilerlerken muhteşem koy birden şantiyeye dönüşüyor. Hafriyat kamyonları vızır vızır işliyor, manzara paravanlar ile kapanıyor, yüksek vinçler beton blokları, demirleri taşıyor. Hebil Koyu’nun sırtındaki tepeye Kültür ve Turizm Bakanı’nın şirketi MRA Turizm ve Otel İşletmeciliği A.Ş. villalardan oluşan beş yıldızlı oteli yapıyor.

AĞAÇ YERİNE VİLLALAR

Koyda hummalı inşaatın bitmeyen gürültüsü yankılanırken beton tozu rüzgârla savruluyor. Şantiyenin giriş kapısından Hebil Koyu’nu nihayet görebiliyoruz. Ama hemen önünde bir inşaat vinci ve beton villalar yükseliyor, içeride yüzlerce işçi ve iş makineleri çalışıyor. Kapıdaki tabelada Mehmet Nuri Ersoy’un şirketinin adının yanı sıra ruhsat tarihi de yazılmış: 7 Temmuz 2022.  Şantiyenin yanındaki tepede aynı projenin biten birinci etabındaki onlarca villa görünüyor. Uzaktaki ağaç dolu tepeler ise artık villalarla dolmuş bu yerlerin eski halini tahmin etmemizi sağlıyor. Anayasa’ya göre halka ait olan plaja ise halk inemiyor, Turizm Bakanı’nın otelinin özel plajına dönüşüyor.

TALANIN TANITIMI

Demokrasinin zerresi kalmış bir ülkede bu manzara unutulmaz bir skandal olurdu ama yeni Türkiye’de konuşulmuyor bile. Onun yerine Caja Maxx Royal’in internet sitesinde bu sözlerle tanıtım yapılıyor:

“Caja by Maxx Royal; Bodrum’un en güzel koylarından biri olan Hebil Koyu’nda, doğanın tüm renklerinin masmavi sulara uzandığı özel bir konumda yer alıyor. Zeytin ve çam ağaçları, tepelerden Hebil Koyu’na doğru uzanıyor.”

Doğa dernekleri ve vatandaşlar ise bu otel inşaatı için delice zeytin ağaçlarının kesildiğini anlatıyor. Bu koyda daha önce Bodrum Hilton Türkbükü Oteli vardı. Aralık 2020’de Bakan Ersoy, otelin sahibi Azerbaycan merkezli ISR Turizm Şirketi’ni satın aldı ve adını 15 Ocak 2021’de MRA Turizm ve Otel İşletmeciliği A.Ş. olarak değiştirdi. Bakan için “kendin pişir kendin ye” süreci başladı.

TEŞVİK DE ALDI

Şirket sahibi Mehmet Nuri Ersoy 115 bin metrekarelik alana bitişik 25 dönüm arazinin tahsisi için Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a başvurdu. İlk defa BirGün’den Bilal Çelik’in haberinden öğrendik: Mehmet Nuri Ersoy’un yönettiği bakanlık, Mehmet Nuri Ersoy’un şirketine 24 Eylül 2021’de 25 dönüm hazine arazini verdi. 307 oda ve 870 yataklı beş yıldızlı tatil köyünün inşaatına başlandı.

Ama yetmedi.

Kabinedeki diğer bakanlardan teşvik de istedi. Turizm Bakanı’nın şirketi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan bu tatil köyü için 2 milyar 350 milyon lira yatırım teşvik desteği de aldı.

CENGİZ’E BETON SANTRALI

Bu koydaki Bodrum Hilton Türkbükü Oteli tamamen yıkıldı ve asbest içeren tonlarca hafriyat için de “kendin pişir kendin ye” süreci işledi. Gölköy’deki sulak alan Milli Emlak’tan bakanın şirketinin hafriyatlarının dökülmesi için tahsis edildi. Geçici izin belgesi bitince de buraya Cengiz Holding’in Cennet Koyu ve Göktepe’de doğayı talan edeceği inşaatlar için üretim yapan beton santralı kuruldu. Sit alanına da taşan bu alanda üretim sürüyor ve binlerce hafriyat kamyonu Torba ile Gündoğan arasında aralıksız sefer yapıyor.

‘HALK İÇİN Mİ OTEL İÇİN Mİ’

Villaların kaba inşaatı sürerken birden Turizm Bakanlığı, otelin hemen arkasında bir halk plajı çalışması başlattı. Ne hikmetse çok geniş bir alandaki bu çalışmada kıyıdaki kayalar kırıldı, ağaçlar kesilerek yollar açıldı. Çevre örgütleri büyük doğa tahribatı yaşandığını ve asıl amacın otele yeni bir plaj yapmak olduğunu iddia ediyor.

Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un Bodrum talanı durdurulamıyor. Bu ayın başında Bodrum’da Adalıyalı Kissebükü Koyu’na Maxx Royal Bodrum Oteli yapmak için harekete geçti. 5 yıldızlı otel projesinin ÇED raporu, Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunuldu. 124 dönüm tapulu alanda 325 oda ve 750 yataklı otel yapacak. Çevreciler 2014 yılında bu otel projesi için verilen ‘ÇED gerekli değildir’ raporuna karşı hukuk mücadelesi vermişti. 2019 yılında mahkeme, otel projesi için ÇED raporunun gerekli olduğuna karar verdi. Bakanın şirketi bunun üzerine ÇED raporu için başvurdu.

‘BODRUM ÖLDÜRÜLÜYOR’

Bodrum Kent Konseyi Sözcüsü Mir Bahattin Demir, artık Kültür ve Turizm Bakanı’nın projelerini takip etmeye yetişemediklerini anlatıyor. Bodrum’da rant için doğanın katledildiğini, sit alanı olan koylara oteller, tatil köylerinin peşi sıra yapıldığını anlatan Mir Bahattin Demir, “Açtığımız davalar yıllar sürüyor ama bu sırada inşaatlarına devam ediyorlar. Mahkemede lehimize karar çıkıyor ama uygulanmıyor. Plajların büyük kısmı büyük şirketlerce işgal edildi, halk inemiyor. Bakanın, Hebil Koyu’daki oteline dava bile açamadık. Sayımız çok az. Bodrum öldürülüyor, yetişemiyoruz. Muğla Çevre Platformu Çevre ve Ekoloji Politikaları Derneği olarak farklı noktalarda açtığımız 25 dava var.  Hebil Koyu’na hem otel hem de yanında ‘halk plajı’ adı altında yaptıkları çalışmalarla büyük zarar verdiler. Burasının aslında otelin ikinci plajı olacağını herkes biliyor” diye konuştu.

Bodrum Belediyesi yetkilileri ise Turizm Bakanlığı’nın yetkisiyle projelerin yapıldığını ve kendilerinin müdahale edemediğini savunuyor.