Batman Gazeteciler ve Yayıncılar Derneği’nin daveti üzerine üç yıl aradan sonra yeniden Güneydoğu Anadolu’nun “çok unvanlı” kentine geldik.
Batman’ın ilk adı “petrol cenneti” idi. 1945’de Raman petrol sahasının keşfiyle kurulan Batman geçen yüzyılın son çeyreğinde “kadın intiharları” , “faili meçhuller” “Hizbullah’ın doğum yeri” gibi hepsi de uğursuz sıfatlarla anılır oldu.
Biz büyük şehirlerde bu zorlu kentte yaşananların ancak küçük bir bölümünü öğrenebiliyoruz. Hak ihlalleri bakımından o kadar kabarık bir arşivi var ki, hangi dosyanın kapağını kaldırsanız içinden bin bir türlü eziyet dökülüyor.
Bu kente ilk gelişim 1980’lerin sonuna tekabül ediyordu. Demek ki, Batman dostluğunda yirmi yılı aşkın bir kıdeme sahip olmuştum. Batmanlılar vefalıdırlar, tek teması bile unutmazlar… Kimi “benden defter almıştın abi” diye bağlantı noktasını açıklar, kimi de yıllar önce yazdığınız bir yazının başlığından size dönüş yapar.
Batman Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği “Kürt Sorunu ve Güneydoğu’da Gazetecilik” konulu panelde pek çok eski dostumuzla karşılaştık.
Yöneticiliğini gazeteci Nihat Ekinci’nin yaptığı toplantıda Latif Yıldız, Abdullah Kaya ile birlikte bu satırların yazarı da konuşmacı olarak yer alıyordu.
Bileği güçlü bir yazar olan Abdullah Kaya ne zamandan beri Kürt olduğunu anlatırken bir edebiyat devine atıf yapıyordu:
-Yaşar Kemal’in Teneke adlı eserini okuyunca kadar Kürt olduğumun farkında değildim!
Toplantıda daha sonra pek çok şeyin farkına varıldı. Mesela Muğla’da polis tarafından öldürülen Kürt öğrenci Şerzan Kurt’un babası Ömer Bey de dinleyiciler arasındaydı. Oğlunu öldüren polis memuru serbest kalmıştı. Ama Şerzan’ın doğum gününde onu unutmayan arkadaşları anma toplantısı düzenledikleri için 1.5 yıldır tutuklu olarak cezaevlerinde bulunuyorlardı. Acılı baba İstanbul’dan gelmiş bir gazeteci görmenin heyecanıyla umutlanmış ve söz almıştı:
-Oğlumun arkadaşları için acaba bir kamuoyu oluşturulamaz mı?
Evlat acısıyla yanıp kavrulmuş babaya ek çileler sunuyordu Batmanlı bir Kürt olmak… Tıpkı 1990’larda faili meçhul kurbanlarına taziye ziyaretine gidenlerin de faili meçhulcüler tarafından öldürülmeleri gibi… Şimdi acıların şekli değişmiş, dozu ise aynı kalmıştı. Eskiden kalanları da öldürüyorlardı, şimdi süründürüyorlar!
Batman Medya gazetesi yazı işleri müdürü Mustafa Seven Şerzan Kurt hakkında yazdığı yazı için Batman’da görevli “işgüzar” bir savcı tarafından hakkında dava açılmıştı. Gerekçe ise tuhaf ötesiydi:
-Görülmekte olan bir davayı etkilemekten…
Duruşmalar sırasında hukukçu kimliğini unutmayan hakim duruyor ve soruyor:
-Senin yazın sadece Batman’da yayınlandı öyle mi?
-Evet efendim!
-Peki Batman’dan 1400 km uzaktaki davayı nasıl etkileyebilirsin?
Bu soru aynı zamanda davanın saçmalığının da kanıtı oluyor, Mustafa “Muğla’daki davayı Batman’dan etkilemek” suçundan(!) beraat ediyor.
Batman’da barış, demokrasi ve insan hakları bütün yaşamsal unsurlardan daha önce geliyor. Çünkü bu coğrafyada başka türlü insanca yaşamak mümkün değil!

***

İkisi birden dayanılmaz oluyor!

Televizyon haberlerini izlemek için ekran karşısına geçiyorsunuz…
Başbakan Tayip Erdoğan hışımla bağırıyor, çağrıyor!
Yavaş sesle dile getirdiği hemen hiçbir konu yok! Belagat sanatının hep öfke ayağında yükselip sonra insanların tepesine iniyor.
Haberler bitiyor, reklamlar başlıyor. Bu sefer de Ali Ağaoğlu geliyor karşımıza… Temiz pak giyimli bir inşaat işçisi görünümündeki Ağaoğlu, şöhret olmak için yapmadığını bırakmıyor.
Daha önce yaptığı bir açıklamada “elimde yetkim olsa Mimar Odasını kapatırım” diyen Ağaoğlu, reklamda intikamını alıyor. Açıp bakmadığı projeleri bile çöpe atıyor!
Okuma-yazma sorunu gibi algılanabilir. Ama bu reklamcısıyla kendisi arasında, bizi ilgilendirmez.
Fakat o reklam filmi ile haberler üst üste gelmiyor mu?
İkisine birden dayanmak kolay olmuyor!


130 dava 73 ödül
Batman’ın Çağdaş yüzü
Batman’da gazetecilik yapmak hiç de kolay değildir. Gerçeği olduğu gibi yazdığında devlet gırtlağına çöküverir anında…
Yayın hayatına 2 Mart 1984’te başlayan Batman Çağdaş gazetesi kesintisiz olarak 29 yıldır (Pazar dışında) her gün okuyucusunun karşısına çıkıyor.
Sadece okur desteğiyle yürüyen Çağdaş gazetesi bölgede sahici gazetecilik yaptığı herkes tarafından gayet güzel takdir ediliyor.
Haberleriyle nedeniyle tam 130 dava açıldı Çağdaş için… Genel Yayın Yönetmeni Arif Arslan her seferinde hakim karşına çıktı. Ama sadece mahkemelerde arz-ı endam etmedi. Türkiye’de düzenlenen bütün gazetecilik yarışmaları sırasında mutlaka sahneye davet edildi:
-Haber Ödülü dalında Arif Arslan!
Batman Çağdaş gazetesi Anadolu’da gazeteciliğin bayrağını her zaman yükseklerde tutarak mesleğimizin iftihar kaynağı oldu.
Arif Arslan’ın pek çok “hatırlı dostu” oldu. Mesela Mardin HEP milletvekili Mehmet Sincar’ın Batman’da öldürülmesi (1994) nedeniyle kente gelen emniyet genel müdürü Mehmet Ağar, sorduğu soru için Arif’e dost uyarısı yapmıştı:
-Böyle sorular sorman senin için iyi olmaz!
Nasıl olur diye merak ederseniz, yanıtını da örnekler üzerinden verelim. Gazete 1995’te gece bombalandı. Dizgici Turgay Usta (İpek) hayatını kaybetti!
Yine bir dizi habere başlamıştı Çağdaş gazetesi 1997’de:
-Korucu Dosyasını açıyoruz: Varan 1!
Kız kaçırma, silah kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, gasp gibi suçlar işleyen korucuları anlatacak olan yazı dizisinin ilk günü Çağdaş gazetesi tekrar bombalandı! Korucu Dosyası Varan-1’ ile kapandı!
Çağdaş ve Arif Arslan’ın bugüne kadar sağ salim ulaşmaları hem gazetecilik hem de Batman için büyük bir kazanım olmuştur. Bu başarı da “şans” faktörünü de yabana atmamak gerekir!!!