Birlikte değiştireceğiz!
Siyasette hatta günlük yaşantıda da çok kullanılan ama benim hiç sevmediğim bir söz vardır “Ben size dememiş miydim?”.
Rahmetli Erdal İnönü, ‘‘Başardığım ama başkaları gibi reklamını(!) yapmadığım bir konu ya da eylem” sonrasında bana “Sağlar, fazla alçakgönüllü olma! İnsanlar gönlü unutur alçakta kalırsın’’ derdi!
***
Erdal Beyi de hatırlayarak bugün alçakgönüllülük yapmayacağım!
Yaklaşık 10 yıl önce, AKP iktidarının zapt edilmez bir hırsla Suriye’yi işgal etme hevesine karşı çıkmıştım.
Erdoğan’ın ABD uyarısıyla, “kardeşim Esad’dan düşmanım Eset’te geçmenin” yanlış olduğunu defalarca söylemiş ve yazmıştım!
“Türkiye’nin sınırdaşıyla kavga etmesi ülkeye çok büyük zarar verir” demiştim. Nitekim, AKP’nin umutsuz ve gereksiz hevesinin Türkiye’ye 11 yıllık maliyeti, 5 milyon sığınmacının bakımı, 40 bine yakın Özgür Suriye Ordusunun beslenmesi, silah ve diğer giderleri, TSK’nın harekatlarına harcanan paralar vs. 500 milyar doları geçti… Üstelik Suriye/Türkiye arasındaki ticaret durdu. Ortadoğu ülkelerine ulaşmanın önü kesildi.
Ayrıca “Verilen yüzlerce şehidin, terör odaklarının sınırlarımıza ve hatta kentlerimize yerleşip eylem yapmasının, iç barışın yok edilmesinin ve yerli/yabancı çatışmasının maliyetini hesaplayabilmekse mümkün değil.
***
Üstelik bu kaos ortamından vazife çıkaran Rusya, Esad’ın çağrısını da fırsat bilerek Suriye’ye yerleşti. Kara, deniz ve istihbarat üsleri kurdu. Aslında Rusya bu hamleyle bir taşla iki kuş vurdu.
Öncelikle, yüzyıllar boyunca sıcak denize çıkma idealine kavuştu, Akdeniz’e yerleşti ve hasretini giderdi! Dolayısıyla Akdeniz, Süveyş Kanalı ve Ortadoğu’da söz sahibi oldu!.
Ve İsrail/ABD doğalgazının, en büyük tüketici olan Avrupa kıtasına geçmesini önledi.
Yani doğalgaz pazarını kaybetmedi…
***
Bilindiği gibi; Doğu Akdeniz havzasındaki enerji kaynaklarının parselasyonu büyük oranda ABD’li şirketlerin elinde. Bu şirketler enerjiyi, en verimli ve güvenli hatta tek güzergâh olarak belirledikleri Ceyhan/Bulgaristan yani Anadolu toprakları üzerinden geçen boru hattıyla Avrupa’ya ulaştırmak zorundalar.
Bu nedenle Rusya, Suriye krizini çok iyi idare etti ve İsrail/ABD gazının Avrupa’ya ulaşmasına engel oldu.
Ve böylece Rusya 11 yıldır gazını, Avrupa’ya hem de istediği fiyattan satmaya devam etti.
***
Kısaca, Suriye üzerinden oynanan Rusya/ABD çıkar savaşında Türkiye, barış adına tarihi hata yaparak iki çıkarcı ve yayılmacı ülke arasında sıkıştı ve saha dışına itildi.
Rusya ve ABD, Türkiye’yi çıkarlarına göre el altında tutuyor. Kendi aralarındaki oyuna da dahil etmek istemiyorlar. Oysa Türkiye, ABD güdümündeki hain FETÖ darbesini bahane ederek, rejimini bile değiştirmiş, laik, demokratik, sosyal ve hukuk devleti yapısından vazgeçmişti.
***
İktidar hala fark etmiyor.
Rusya’nın Suriye oyunuyla, ABD’yi boks ringinin iplerine sıkıştırıp dövdüğünü, buna karşılık ABD’nin de mahallenin çocuklarını toplayıp Ukrayna’da kurduğu ringde Rusya’yı peş peşe attığı yumruklarla devirmeye çalıştığını göremiyor.
***
ABD, Türkiye’yi NATO ‘‘havucuyla(!)” aldatıyor ama güney sınırlarımızda İslami terörü desteklemekten geri durmuyor.
Rusya, “Şangay İşbirliğiyle” iktidarın ağzına bir parmak bal çalıyor ama HTŞ, El Kaide ve türevlerini kollamaya devam ediyor.
Rusya, Suriye’de bize istediğini yaptırıyor. ABD, Ukrayna’da bizi aracı olarak kullanıyor!
Onlar istediklerini alıyor, bize de angaryaları düşüyor. Kişilikli politika yapılmadığı için dünyada itibarımız da kalmıyor.
***
Demem o ki; Rusya ve ABD Avrupa’daki çıkarları için başta Suriye olmak üzere, Ortadoğu’yu karıştırıyor. Bizimkiler de “BOP olmazsa ROP eş başkanlığı olur” hevesiyle, koca bir Türkiye’nin tüm değerlerini ve kaynaklarını yok ederek koltukta oturmak için çabalamaya devam ediyor.
Bu düşüncelerimi tekraren sizlerle paylaştım.
Yani yıllar önce “ben demiştim!” demek için.
***
Ortadoğu kaosu ABD ve Rusya’nın Avrupa’nın enerji pazarındaki paylaşmalarını tamamladıkları gün bitecektir.
Geriye dönüp bakıldığında ülkelerin kayıpları daha iyi anlaşılacaktır.
***
Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesi, AKP’ye kadar Cumhuriyetin temel dış politikasıydı! Bu politika dünyada Türkiye’ye saygınlık ve itibar getirmişti. Bu politikayı AKP,” değerli yalnızlık” konseptine dönüştürdü.
Karşılıklı ticari ilişkilerin en üst düzeye çıktığı anda yolsuzluk yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi’ye Türkiye’de sığınma izni vermesi nedeniyle Irak’ta Başbakan Nuri El Malik’iyle,
Suriye’yle “ortak kabine toplantısı’” yapacak kadar yakınlaşmışken Başkan Beşar Esad’la,
Mısır’da Müslüman Kardeşlere yapılanlar nedeniyle Sisi’yle ve Mavi Marmara meselesi nedeniyle de İsrail’le aramızı bozduk.
***
Şimdi yalnızca Ortadoğu’da değil, dünyada da yalnızız. Hiçbir yalnızlık değerli değildir. Yalnızlığın sonu hastalıktır.
Ülkeler ve insanlarla kucaklaşmak yani sosyalleşme yaşama sevincini oluşturur.
Yaşamın mutluluğunu ve dünyanın renkliliğini görmek için AKP yönetimini değiştirmek gerekiyor.
Birlikte değiştirmek için hala umut var.