Tarık ve Hulki’yle 8. Cadde’de, Ankara Emek’teki, Dürüm Evi’nde tam kebaba yumulmuşken, Rüştü gelip yanımıza oturdu. Oturur oturur....

Tarık ve Hulki’yle 8. Cadde’de, Ankara Emek’teki, Dürüm Evi’nde tam kebaba yumulmuşken, Rüştü gelip yanımıza oturdu. Oturur oturur, hem arkadaşımız hem de mekân sahibi. Önce, bugün saat 14:00’de yapılacak açılışa, sonra da üyeliğe davet etti. “Ne üyeliği?” falan derken, dudağının kenarına yerleştirdiği hınzır gülümsemeyle, “Dün akşam afişe çıktık. Bütün mahalleyi afişledik. Görmediniz mi?” dedi.

Diyet kaçamaklarında insan ölçüyü kolay kaçırıyor. Durumu biraz dengelemek için büroya doğru yürürken, gözlerim duvarlarda, afiş arıyorum. Vallahi haklı! Gerçi, eskiden afişte yapıştırıcı olarak sütkostik kullanılırdı, bunlar izolabant kullanmışlar, ama olsun. Bizim caddenin duvarları boydan boya afişlerle dolu. Tam benim büronun girişinde, Berber Adem’in duvara da yapıştırmışlar bir tane.

Bir taraftan afişi inceliyor, bir taraftan da Adem’le çene çalıyorum “Ne iş?” diye. “Valla, illa üye olacan diye haber göndermişler” dedi. “Davetiye de bırakmışlar”. Bizimkiler mahalleyi afişlemekle kalmamış; esnafa, işçiye, taksiciye, mahallede kim varsa hepsine, sarı zarflar içinde davetiye dağıtmışlar. Sarı zarf resmiyet düşkünlüğünden değil, ucuz olduğundan.

“AÇILIYORUZ” afişine dikkat etmeyen yeni bir mekân duyurusu sanabilir. Ama gözü hafif takılan bile, tepede el ele vermiş insan figürlerinden oluşan ÇEB-DER logosunu fark eder. “ÇEB”i görüp “çeblebiyi” anlayanlar da vardır, ama anlamayanlar için epey uzun bir açıklama da var afişte. Bu ÇEB-DER, “Çağdaş Emek-Bahçelievler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği” oluyor.

Afişteki “BU BİR DAVETTİR” diye başlayan metni okuyunca, ne yalan söyleyeyim, kendi yazdığım bir şeyi okur gibi oldum. Davet bana o kadar yakın yani:

“Söze ‘ben’ değil, ‘BİZ’ diye başlamayı sevenlere.

Dostluğun ‘BİZ’ olmanın temeli, bencillikten arınmanın tek yolu, kendine ve türüne yabancılaşmanın panzehiri olduğunu bilenlere,

İkiyüzlü ve acımasız bir dünyada yapayalnız kalmaya isyan edenlere,

Zenginliği bol sıfırlı rakamlarla değil, dostlarının çokluğuyla ölçenlere,

Dostlarıyla çıkara ve hırsa dayalı ilişkiler kurmayı reddedenlere,

Acıyı da, sevgiyi de paylaşmaya hazır olanlara,

Yardımlaşmayı, paylaşmanın ön koşulu sayanlara,

Hiç tanımadığı, yüzünü bile görmediği başkaları için yüreğini açık tutanlara,

Başkalarıyla ilişki kurmayı internet sanallığına hapsetmeyenlere,

Geçmişiyle, bugünüyle, geleceğiyle barışık yaşayanlara,

Tüm insanlığın yarını için çocuksu ve saf hayaller kurmaktan vazgeçmeyenlere,

Yarının eşitlik, kardeşlik ve özgürlük dünyasına yolculuğu hâlâ sürdürenlere,

Bu yolculuğun harcını DOSTLUK’la karmak, türküsünü YARDIMLAŞMA’yla yakmak isteyenlere,

Emek ve Bahçelievlere gönül verenlere…

GELECEK DOSTLUKLA YARATILACAK

HİÇ BİR DOSTUMUZ YALNIZ VE YARDIMSIZ KALMAYACAK”

Bu davete nasıl hayır denir; bugün yollarda olduğumdan açılışa katılamasam da, etkinliklerine katılacağız ÇEB-DER’in. Mahalleyi de, mahalleliği de severim ben.

İlk etkinlik, mahalleden kitap toplayıp ihtiyaç duyan bir köye, bir köy okuluna göndermek.  Belki bir kütüphane yapmak oralarda bir yerde. Sonra müzik, resim kursları ve gereksinim duyan yoksul çocuklara dersler vermek var dernekte. Paneller, konferanslar. Mahalleliyle, esnafla, mahallenin sorunlarını tartışmak, çözüm için gerekli yerlere ulaşmak, çözüm üretmek var...  Mahalleye sahip çıkan mahalleliler olmak yani.

Bu ÇEB-DER’lilerin bazıları, daha gencecik kızlar oğlanlarken de, böyle şeyler yaparlarmış mahallede. Şimdi saçlar ağarmış, göbekler sarkmış biraz. O halleriyle kapıları çalıp “Şu köye göndermek için verebileceğiniz bir kitap var mı?” diyecekler. Belki, kapıyı açan daha yaşlı bir teyze ya da amca, şöyle gözünü kısıp dikkatlice bakacak gelene. “Seni bir yerden gözüm ısırıyor, kerata” diyecek. “Halk Pazarı’nda tezgâh açıp, ‘Domates 2.5’ diye bağırırken, araya da ‘Kahrolsun faşizm’ diye slogan sıkıştıran sen değil miydin?”

Not: Bana birkaç gün müsaade. Fırsat bulur da yazabilirsem, İspanya’dan notlar okursunuz köşede. Ya da haftaya cumartesi görüşürüz.