Bir köşe yazarının okurları tarafından çok beğenilen yazıları için eskiden şöyle telefonlar edilirdi:

-Bugün Hasan Pulur’u okudun mu?

Ya da soru cümlesinin içinde İlhan Selçuk yer alırdı. Daha eskilerde Çetin Altan, İlhami Soysal, Örsan Öymen gibi gazeteci yazarın isimleri telaffuz edilirdi.

Yakın dönemin yıldızları ise Can Dündar, Ahmet Altan, Yıldırım Türker, Mine Kırıkkanat, Ece Temelkuran hem telefon hem de sosyal medya paylaşımlarıyla yaygınlaşırlardı.

Özel okurları olan diğer yazarlar Bekir Coşkun, Emin Çölaşan, Yılmaz Özdil’in yazıları hakkında daha çok “nasıl yerleştirmiş ama?” bilgisi de eklenirdi.

Son dönemde artık böylesi yazılar için “okudun mu?” sorularıyla bilgi paylaşımları yapılamıyor.

Çünkü en büyük bombalar, en tepedeki tarafından patlatılıyor. Öyle şeyler söylüyor ki, o gün yazılacak en sert, tarihi, edebi, bel kemikli, eleştirel makaleler bu demeçlerin, konuşmaların, nutukların, dileklerin gerisinde kalıyor.

Medyanın “bomba” manşetleri de tek kişiden geliyor:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan!

En son bombasını da Trabzon’da patlattı:

-Hepimiz öleceğiz. Ama adam gibi ölmek de var, madam gibi ölmek de!

Buradaki madam elbette sadece Fransız kadınlarını kapsamıyor, bütün kadınları aşağılama alanı içine alıyor. Madam demeden önce biraz durup, “şimdi bir şey söyleyecektim onu söylemeyeceğim” diyerek “madam” benzetmesine geçiyor.

Erkek gibi olmak ile karı gibi olmak arasındaki farkı ortaya koymak istedi. Kötü bir niyeti yoktu. Kendisi gibi olan Karadenizli hemşerilerinin yanında içten bir samimiyetle ifade etti.

Bir hafta önce de “bildiğimizi okuyacağız” demişti. Aslında bu yarım bir bırakılmış bir atasözüdür. Tamamı şöyle idi:

“Cami ne kadar büyük olsa da imam bildiğini okur.”

Erdoğan’ın sabah akşam bitmeyen nutuklarından sıkılan biri çıkıp dese ki:

-İmam bildiğini okuyor!

Cumhurbaşkanına hakaretten dava açılabilir. Ama kendisi söyleyince ne denilebilir ki?

İçinden geldiği gibi konuşuyor.

Bazıları hedef aldığı kişiyi, kitleyi, ülkeyi hırpalıyor, bazıları en çok kendisini… Mesela Marmaray açılışı sırasında söyledikleri:

-Çanak çömlek için üç yıl kaybettirdiler!

Oysa Mamaray inşaatı sırasında ortaya çıkan liman İstanbul’un tarihine 8500 yıl katkı yaptı. Arkeoloji bilim dalında yer yerinden oynadı. Mesela öyle diyeceğine şöyle deseydi:

-Biz bu kazılar nedeniyle üç yıl kaybettik ama dünya kültür mirasına 8500 yıl kazandırdık!

Bütün dünya, “Erdoğan kültüre, tarihe, bilgiye ne kadar saygılı bir lider” diyebilirdi, demedi! Onun imajına ne kadar katkıda bulunabilirdi. Günümüzde betona olan sevgi ve saygı hiçbir lidere puan kazandırmıyor.

Tabii bütün bunları önceden kendisine arz edecek danışmanlara ihtiyaç var. Bir de kendi çevresinden olan, onu samimiyetle destekleyen gazeteciler arasından çıkacak birkaç yürekli, dürüst, samimi, ahlaklı, iyi niyetli gazeteciye…

-Olmadı efendim!.. diye yazacak birkaç kaleme.

Şimdi “bizde nerde o yürek?” diyebilirler. Onlar için yine Tayyip Erdoğan “rehber” olabilir. Bazen eğrisi doğrusuna geliyor, özeleştiri yapıyor ya:

-Bizim de çok günahımız var. Allah da milletimiz de bizi affetsin!

Sadece “amin” demekle olmaz. En azından Erdoğan gibi açık ve içten olun, “Allah bizi de ıslah etsin” falan deyin.

En azından son “adam-madam” benzetmesinde savunacak bir yer bulabilirsiniz. Türbanlı bacılarınız uçaklara, helikopterlere, tanklara, mermilere karşı “kadın yürekleriyle” karşı durdular. Kimi yaralandı, kimi hayatını kaybetti. Gazi ve şehit oldular.

Cesaretle “Sayın Cumhurbaşkanım” demelisiniz:

-Olmadı, kadın gibi ölmek, 15 Temmuz’dan sonra bu ülkede bu kadar aşağılanmamalı!

Hepsini karşı cenahtan beklememelisiniz, siz de yapabilir-yazabilirsiniz:

-Bomba gibi yazılar!