Demokrasi tramvayından yıllar önce inip tek adamlığına yakışır son model makam otomobiline binen Tayyip Erdoğan yeniden bir yol ayrımında.

Muhalefetin, demokratik güçlerin, hatta üzerlerine çay fırlattığı vatandaşların bütün uyarılarına karşın ülkeyi son sürat ekonomik krize sürükledi.

‘Siyaset ustası’ imajı dalkavuklarca özenle çizilmiş lider, toslayacağı duvarı görene kadar frene dokunmadı.

Şimdi son bir sapak bulma umudunda.

Önce bagajındaki en ağır yük olan damadını ıssız bir yerde indirdi. Ülkeyi çöküşe götüren kendi suçlarını, hatalarını, günahlarını doldurduğu bavulu da damadının önüne bıraktı.

Dikiz aynasından günah keçisini ve önüne bıraktığı eski bavulunu izlerken biraz hafiflemişti.

Aynı Fethullahçıları, Kürt sorununu istismar sürecinin aktörlerini bıraktığı gibi…

Ama bu kez o kadar kolay değil.

Sahte bir diplomanın ‘sebep-sonuç’ ilişkisinde devletin kasası tam takır kuru bakır.

İktisat fakültelerinin ilk dersinde anlatılan gerçeği görmek için bu ülkenin 120 milyar dolarını harcadı.

Dünya tarihinin en pahalı dersine ödenen bedelle benzini tükendi.

Ne dış güçler yalanı tuttu ne de milleti mutfağındaki yangının olmadığına ikna edebildi.

Dalkavukların yıllardır dinmeyen ‘siyasi deha’ alkışlarından sağırlaşan ego, yüzyıllar önce kralların bile yapmadığı siyasi hataya sürüklenmişti.

21. yüzyılın Marie Antoinette’i evine ekmek götüremeyenleri azarlayıp üzerlerine keyif çayı attı.

Yargıyı sopa olarak kullanıp inşa ettiği korku imparatorluğu da zor ayakta duruyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ‘A’sı kalmadı, ‘K’si 5 müteahhide dağıtılacak ranta yetmiyor, ‘P’si tek adam hülyasının kurbanı oldu. Parti örgütünün eski halinden eser yok.

Duvara yaklaşıyor, direksiyonu çevirmek zorunda.

Son bir çıkış tabelası yokken sinyal veriyor.

Hukuk, insan hakları reformları, dış ilişkilerde yeni sayfa vaatleriyle bir çıkış bulmaya çalışıyor. Daha dün düşman olan dış güçlere mavi boncuklar dağıtıyor.

Ancak Erdoğan’ın mavi-turuncu ışıklar saçan, lüks otomobil dolu konvoyu çok kalabalık. Tek adamlık hülyasıyla kurup 50 artı 1 ile esirine dönüştüğü sistemde eli kolu bağlı. Hemen arkasındaki ‘klasik otomobil’ meraklısı iktidar ortağının sinyali ters yönü gösteriyor.

★ ★ ★

İktidarın küçük ortağı, Erdoğan’a Alaattin Çakıcı’yla mafya raconunda verdi ayarı: ‘Bu aleme girdiğinde çıkış yok.’

Bir de AKP iktidarına hiç çıkmayacak mafya etiketini yapıştırdı.

Ve dün bir kez daha gördük.

Erdoğan için çıkış yok. Yalpalıyor araba.

Masaya sürdüğü eski kartlarını, ‘AK saçlı’ jokerlerini geri çekti. Üstelik Bülent Arınç ve Cemil Çiçek’e isim vermeden ‘Fitneciler’ diyerek MHP’ye mahkûm olduğunu bir kez daha sergiledi.

Oysa geleceği olmayan AKP’nin geçmişe dönüş vaatleri olarak sahneye çıkmıştı ‘AK saçlılar.’ 2023, 2053 hayallerine benzini yetmeyen Erdoğan, dünyanın parasının gelişmekte olan ülkelere yağdığı ve kendi başarısı gibi sunduğu geçmişini topluma yeniden vaat etmek istemişti.

Erdoğan bir oyalama taktiği olan reform vaatlerini bile birkaç gün masada tutabildi.

Çözüm bulamadığı ekonomik kriz içinde biraz zaman kazanmayı, yalancı bir bahar havası estirmeyi bile başaramadı.

Gerçekten reform gibi bir niyeti olsa bile geçmişinde birikmiş suç ve kir buna izin vermeyecekti. Erdoğan’ın iktidarında bağımsız bir yargı, insan haklarında iyileştirme ya da basın özgürlüğü hayal etmek ancak saflık olabilirdi.

★ ★ ★

Son bir haftada yaşananlar, artık direksiyonun Erdoğan’ın ellerinde olmadığını ortaya koydu. Erdoğan dün MHP’ye övgüler düzüp ‘İnşallah hep birlikte daha yapacak çok işimiz, hayata geçirecek çok politikamız var’ derken yenilgisini ilan ediyordu. Sözlerinin aksine duvara doğru giderken hayata geçirecek politikası yok. Cumhur İttifakı’ndayken basit hamlelerinin bile mümkün olmadığını biliyor. Kimsenin şüphesi olmasın güzel sözler koalisyonda açılan yarayı iyileştirmeyecek. Şimdilik sinyali kapatan Erdoğan, ortağını yolda terk etmenin planlarını yapacak. Başka çaresi yok…