İsveç bu Avrupa Şampiyonası’na bayıldı. Çünkü Stockholm’da şampiyona çok renkli geçti. Türk Milli Takımı maçları kazandıkça İsveçliler de hayatlarında ilkleri yaşadı. Çok da memnun...

İsveç bu Avrupa Şampiyonası’na bayıldı. Çünkü Stockholm’da şampiyona çok renkli geçti. Türk Milli Takımı maçları kazandıkça İsveçliler de hayatlarında ilkleri yaşadı. Çok da memnun kaldılar ki Almanya karşısında aldığımız yenilgi sonrasında bile asıl kazananın Türkiye olduğunu ilan ettiler. “Finali kaçırmanın gözyaşları kuruduğunda, Türkiye daha fazla bir şey kazandığını görecektir; Avrupa’nın aşkı” denildi.

Tüm Avrupa’yı bilemeyeceğim ama İsveçlileri fena sarstığımız ortada. İsveç’te Avrupa Şampiyonası’nı veren televizyon kanalı, kentin meydanlarından birine açık hava televizyon stüdyosu kurdu. Maç öncesi ve sonrasında bu stüdyodan yorumcular tüm maçları değerlendir. Çekler karşısında kazandığımız zafer sonrasında vatandaşlarımız stüdyonun çevresinde toplanıp davullu zurnalı ilk kutlamalarını yaptıklarında canlı yayın heycanıyla da İsveçli spikerin söyleyecek söz bulamaması, büyük bir mutlulukla gülümseyip “Türkler, Türkler...” diye sayıklaması, akıllardan silinmeyecek. Finalde Türk Milli Takımını izlemeyi İsveçliler gerçekten çok istedi. Çünkü sadece futbolcularımız sahada kenetlenmedi, zaferlerin ardından arabalarla, Türk bayraklarıyla atılan her sevinç kanvoyu İsveçlileri şaşırtmayı başardı.

En geç gece saat 10’da sokakları boşaltılan bu şehir, Türkiye’nin her maçından sonra bir karnaval yaşadı. Gazeteler baskılarını değiştirip birinci sayfalarına Türklerin maç sonrası sevinçlerini göbek fotoğrafı yaptı. Ne ara, nerden getirildiyse, derisi nerde gerildiyse çalınan davullar sokakları inletti. Kralın Bahçesi diye adlandırılan meydanda, dev ekranda turnuvayı izlemek için kurulan platform, Türkiye’nin maçlarında tıklım tıklım doldu. Alanı sadece Türkler doldurmadı. Milli takımlarının maçlarını izlemeye gelen Türkleri, seyretmek için gelen İsveçliler de oldu. İsveçliler “2008 Avrupa Şampiyonas"ına tekrar göz attığımızda şunu görüyoruz, bir grup kırmızı giyinen çılgın, her şeyin olabileceğini bize gösterdi” dedi.

Bu yılki Avrupa Şampiyonası’ndaki başarımız Yunanistan’ın 4 yıl önceki şampiyonluğundan daha önemli bulundu. Türkler, çok sıkı ve disiplinli bir savunmadan daha fazla bir şey ortaya çıkardı, Türkiye çok iyi organize edilmiş bir kaosla oynadı yorumları yapıldı. Şampiyonadan geriye en çok hatırlanacak şeyin millilerimizin takım olarak nasıl birlikte çalıştıkları olacak.

Yarı final heycanını yaşadığımız maçta yayında yaşanan sorunlar yüzünden Türkiye’nin ikinci golünü izleyemedik. Şimşek çakması yüzünden kesildiği duyurulan maç yayını geri geldiğinde Almanların üçüncü golüne gözlerimiz inanmak istemedi. Golden iki saniye sonra yayın tekrar kesildi. Bir mücize beklerken ekrana geri gelen görüntüler maçı kaybettiğimizi anlamamıza yetti. Maçın ikinci yarısını kesintilerle izleyince yenilginin acısını kabullenmek daha kolay oldu.

Türkiye’nin her maçından sonra yinelenen bir cümle bu maçtan sonrada hatırlatıldı “Onların kalpleri o kadar hızlı çarptı ki turnuvadaki bütün takımlardan daha sertti. Türkiye bu turnuvada şampiyonluk için değil sanki Avrupa Birliği"ne girmek için mücadele etti.”

İsveçli yorumcular acı ilaçı vermeyi de unutmadı “Almanya şimdi finalde, Türkiye’nin devam eden sert bir maçı daha var. Ülkenin birçok problemiyle yüzleşmek. Zor bir görev ama ülke, Avrupa Şampiyonası’ndan bir şey öğrendiyse Avrupa’ya bir adım daha yakın olmalıdır.”

Turnuvadan bir kupayla dönememiş olsak da İsveçlilerin dediğine göre Avrupa’yı kendimize aşık ettik. Bakalım bu aşk hikayesinin sonu nasıl olacak?