Yok hayır, bu konuda Kılıçdaroğlu’nun duyarlılığını paylaşıyorum; başlığın Cumhurbaşkanı’nın tuttuğu mikrofondan ana muhalefet liderine “hain” diyen çocukla bir ilgisi yok.

Tabii biliyorum; “Bir bebekten katil yaratan karanlık” da bu ülkenin. O karanlıkta dindar ve kindar nesiller yetiştirme peşinde olanların, kendileri için varlık-yokluk meselesi saydıkları bir seçime giderken, nasıl bir çaresizlik çukuruna düştüklerinin fotoğrafıydı Trabzon’daki çocuk…

Atanmadığı için canına kıyan öğretmenler, karda ayazda ekmek kuyruğuna girenler, kendini yakan seyyar kömür satıcıları, tarikat yurtlarında intihar eden öğrenciler ülkesinde; camide dil koparan, televizyonda konuşanı cezaevine atan, muhaliflerini MOBESE ile takip edip telefonlarını dinleyen, binlerce ücretli trolle karşıtlarına saldıranların iktidarda kalabilmek için 10-11 yaşında bir çocuğa sarılmalarının fotoğrafıydı hafta sonunda gördüğümüz…

Ve seçime giderken daha nelere sarılabileceklerinin, “Bu da olmaz artık” denilen neleri yapabileceklerinin işareti…

Bizim neslimizin daha güzel bir dünya ve Türkiye düşlerinin peşinden gidenleri çok bedel ödedi. Bir generalin diktatörlüğü altında yaşatılan 12 Eylül kabusunda 650 bin insan gözaltına alındı, hemen hepsi işkencelerden geçirildi, 171’i o işkencelerde öldü, 50 kişi idam edildi, on binlercesi sürgünlerde yaşamak zorunda kaldı.

Kimileri, hesap sorulacak sanarak ve iyi niyetli bir yorumla da darbecilere yargı dokunulmazlığı getiren Anayasa geçici 15. Maddenin iptaline kanarak, yetmese de evet deyip ülkeyi bugünlere getiren yolun taşlarını döşeyenlerden oldular!

Hayır, derdim onlara taş atmak değil, önümüze bakmak.

Darbeler, diktatörlükler, faşizm böyle işte... İşkence ediyor, öldürüyor, hapsediyor, terör estiriyor toplumun üzerinde.

Şili’de de, 1973’te sosyalist Allende’yi deviren Pinochet 1973’ten 1990’a 23 yıl iktidarda kaldı. Kimi raporlara göre; 40 bin 18 Şilili işkencelerden geçirildi. 2 bin 279 muhalif infaz edildi. 200 bin kişi sürgün edildi. Sayısız insan “kayboldu”, tecavüze uğradı.

Şimdi, 11 Mart’ta, geçen Aralık’ta bir sol ittifakla ülkenin en genç cumhurbaşkanı seçilen öğrenci lideri Boriç’in hükümeti göreve başlayacak. Yaş ortalaması 49 olan, 14’ü kadın 24 kişilik kabinenin Savunma Bakanı, Salvador Allende’nin sosyalist torunu biyolog-veteriner Maya Fernandez oldu. Henüz 2 yaşındayken dedesini kanlı bir darbe ile deviren ve katleden ordudan o sorumlu artık!

Ülkesi 11 Eylül 1973’te kanlı bir darbeyle dedesini katledenlerin dayattıkları anayasanın yerine yeni bir anayasa yapmaya hazırlanırken, 21 yıl Küba’da sürgünde yaşamış Maya Fernandez Allende’nin Savunma Bakanlığının son derece sembolik bir anlamı var.

Hindistan’ın haber dergilerinden TheWeek, “Ne şiirsel bir adalet!” diye tanımlamıştı torun Allende’nin bakanlığını.

Ne şiirsel! Ve evet, yeter mi yeter!

Izkia Siches, militan komünist öğrenci liderlerinden ve pandemiyle mücadelede öne çıkan bir hekim, şimdi ülkenin ilk kadın İçişleri Bakanı olarak öğrenci protestolarına acımasızca saldıran polisten sorumlu.

45 yaşındaki Alexandra Benado Şili kadın milli takımının efsane orta saha oyuncusuydu. Devrimci Sol Hareket (MIR) militanı olan annesi Pinochet’in ajanları tarafından katledilmişti. O da şimdi ülkesinin tarihinde lezbiyenliğini açıkça ilan eden ilk kadın olarak Spor Bakanı.

Kabinede böyle başkaları da var. Ve bizim de çocuklarımız, torunlarımız var; şiirsel bir adaletin simgesi olacak!

Gitmekte olanın gitmesi için en geniş birliği, böylesi bir adaletin gelebilmesi için de gereken birliği sağladığımızda!