“Haftada en az 3-4 çocuk, binanın önündeki otoparka bırakılıyor. Sabah işe geldiğimizde, çocukları, soğuktan titrerken otoparkın ortasında

“Haftada en az 3-4 çocuk, binanın önündeki otoparka bırakılıyor. Sabah işe geldiğimizde, çocukları, soğuktan titrerken otoparkın ortasında buluyoruz. Onları içeri alıp ısıtıyoruz, doyuruyoruz. Ön sağlık kontrolünden geçiriyoruz. Çocuklar genelde aç, çok yorgun ve tükenmiş oluyor. Binanın içine küçük bir yatakhane de yaptık. Bunlar, çocuk. Biz, birilerinin çocuklarını emanet almış oluyoruz. Bu çocuklara, bir olanak sağlanıp onlar hakkında bir karar çıkana kadar, onlara çok iyi bakmamız gerekiyor. Yine de bütün belediyelerin bizim gibi düşünüp düşünmediğinden emin değilim. ”
Gävla Belediyesi’deki göçmen bürosunun şefi Carina’nın yukarıda anlattığı çocuklar, İsveç’e insan tacirlerinin kaçak yollardan soktuğu mülteci çocuklar. Çocukların anne ve babaları yanlarında değil. Onlar, aileleri tarafından, Avrupa’da daha iyi yaşam koşullarına kavuşmaları için, insan kaçakçılığı yapan çetelere teslim edilmiş. Bu çeteler, büyük paralar karşılığında, 18 yaşının altındaki bu küçük insanları, Avrupa’ya sokmuş. Ülkelerinden, ailelerinden kilometrelerce uzaktaki göçmen çocukların tehlikeli yolculuğu, şansları yaver gidenler için Gävla’daki bu otoparkta, arabalardan atılarak bitiyor.
İsveç’teki çeşitli belediyelerde, göçmen bürolarının önüne bırakılan çocukların sayısı katlanarak artıyor. 2005’te 18 yaşının altında, annesi babası yanında olmayan, ülkenin çeşitli yerlerinde yetkililerce bulunan, göçmen sayısı 400 iken, bu sayı, 2008’de 1500’e yükselmiş. Bu yılsonunda, yalnız mülteci çocuk sayısının 2500’ün üzerine çıkması bekleniyor. Ne göçmen bürosu çalışanları, ne de İsveç Ulusal Suç Polisi, mülteci çocukları İsveç’e getiren çeteleri bulabilmiş değil.
Çocukların geldiği ülkeler arasında son yıllarda Afganistan ve Somali ilk sırada yer alıyor. Mülteci çocukların en büyük ortak noktası, hiçbirinin başlarından geçenleri yetkililere anlatmaması. İsveç ve Avrupa Birliği polisinin raporları, bu çocukların büyük çoğunluğunun bir şekilde önce Türkiye’ye getirildiği, oradan deniz yoluyla Yunanistan’a ardından arabalarla ve kamyonlarla iç Avrupa’ya geçirildikleri yönünde. Bu uzun yolculuğun süresi, varılacak yere göre değişiyor. Çeteler, çocukların ailelerinden 2 bin ila 15 bin Avro arasında değişen paralar alıyorlar. Aileler, çocuklarının hayatını tehlikeye attıklarını biliyorlar. Çünkü yaşadıkları ülkede çocukları için bir gelecek görmüyorlar. Onlar için en iyisini isteyen anne babalar, evlatlarını bir daha hiç görmemeyi göze alarak onları yasa dışı insanların eline teslim edebiliyor. Yaşanacak her şeyin ‘evden’ daha iyi olduğuna inanıyorlar.
17 yaşındaki Davut Ali Duale, Somali’den İsveç’e üç ay önce gelmiş. Şimdi İsveç’te yaptığı sığınma talebinin yanıtını bekliyor. Davut’un babası ölünce, amcası aileden en azından bir çocuğun kurtulması için tacirleri bulmuş. Ödemeyi yapmış ve Davut, geride annesiyle beş kardeşini bırakarak yola çıkmış. Somali’den ayrıldığından beri ailesiyle hiç kontağı olmamış. İsveç’e vardığını ve iyi olduğunu onlara henüz söyleyememiş. Davut, belki çok uzun bir süre daha “Anne, ben iyiyim” haberini ulaştıramayacak. Onun gibi binlerce çocuk hakkında İsveçli yetkililer yapılacak incelemelerin sonun da bir karar verecekler. Çocukların bir kısmı İsveç’te kalacak, bir kısmı da uçağa bindirilip evlerine geri gönderilecek. Yetkililerin buna, neye göre karar verdikleri bir çeşit muamma. Gävla Göçmen Bürosu yatakhanesinin, geçici bir süre için misafir ettiği, yalnız göçmen çocuklar ise kararlarını çoktan vermişler. Yatakhanenin tahta ranzalarına kazınmış ve üstü çizilmiş bir isim yazılı ‘Bush’.