1789 Fransız Devrimi’nden dört yıl sonra Concorde meydanında kafasını giyotine uzatırken “Bana bir dakika daha verin, hayatı çok seviyorum” diyen Jeanne du Barry’nin yaşamını konu alan bir filmle açıldı 76. Cannes Festivali. Cezayir asıllı Fransız oyuncu Maiwenn’in yönettiği ve başrolü üstlendiği filme Fransız eleştirmenler ne der bilmiyorum, ama bizim tarihsel dramalarla kıyasladığınızda bir başyapıt diyebilirsiniz. Çünkü karakterleri birer karton kahraman değil, artıları eksileriyle sahici insanlar… Bir aşçı kadının okumaya meraklı, özgür düşünceli kızının cinselliğini sınıf merdiveninde üst basamaklara yükselmek için kullanması o günün toplumsal ortamı için aykırı görülmeyen bir durum olabilir. Ama, saraya iltihak edip, Kral’ın en sevdiği gözdesi olduğunda işler değişiyor. O yatağı paylaşmaya hazır yüzlerce asil kanlı kadın var çünkü… Saraydaki kadınların onu bir ‘yaratık’ olarak değerlendirmesi, bireysel kıskançlıktan çok sınıfsal bir tavrın sonucu elbette. ‘Kurtizan’lıktan ‘Kontes’liğe yükselmesi ise, sarayın iki yüzlü ahlakının zorunlu kıldığı bir durum.

O GÖRKEM ZAVALLILIK

Jean du Barry, girdiği ortamlarda erkekleri eğlendirmekten zevk alıyor, ama aristokratların yoz hayatlarıyla dalga geçiyor aslında. Çünkü o tutkulu ve duygusal bir kadın. Krala takdim edildiğinde zenginlikten gözleri kamaşıyor önce, sonra bütün bunlar önemini yitiriyor çünkü Kral’a aşık oluyor. Jean du Barry karakterini müthiş yorumlamış Maiwenn. Johnny Depp’in Kral XV. Louis’si için aynı şeyi söyleyemem ama bana kalırsa o da klişelerden uzak bir yorum getirmiş krala. XV. Louis karşısında ilk kez gerçek bir insan görüyor, sahteliklerden, yalanlardan uzak, gerçekten seven… Ve o da, gerçek yüzünü gösteriyor kadına. Onun da insan olabildiğini görüyoruz. Sarayın saçma düzeninden, yalakalarından bıkmış olmalı… İki insanı da yargılamadan anlatıyor yönetmen. Filmi, bir fahişe ile zalim bir kralı bize sevdiriyor diye eleştirenler olabilir; saraydaki zevk-ü safa sürerken, halkın yoksulluğunu niye göstermiyor diye soranlar da.. Oysa, o görkemin bir zavallılıktan başka bir şey olmadığını çok güzel anlatıyor Maiwenn, dalgasını geçiyor.