Sosyal güvenlik alanında bir "devrim"di.

Sosyal güvenlik alanında bir “devrim”di.

Hele bir başlasın, herkes “anadan doğma” sigortalı olacak… “Geleceğimiz sosyal güvenlik reformuyla aydınlanacak”tı.

Zamanın Çalışma Bakanı Faruk Çelik öyle söylüyordu.

Başbakan da şöyle söylüyordu:

“18 yaş altı çocuklar şartsız sağlık güvencesine alınmış… Nüfusun tamamı sosyal güvenlik ağı içine dahil edilmiş(tir).”

Genel Sağlık Sigortası’ndan bahsediyoruz… 1 Ekim 2008’de yürürlüğe giren GSS’den.

Aslında her şey gayet iyi gözüküyordu.

Memurların primini devlet, işçilerin primini patronlar ödeyecek… Bağ-Kur’lular eskiden olduğu gibi kendileri yatıracaklardı.

Böylece hepsi Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamına girecek… Hep birlikte SGK’lı olacaklardı.

***

Kayıt dışı çalıştırılan işçiler… İşsizlik sigortasının yanından bile geçemeyen işsizler…

Bırakın primi, dükkanın kirasını bile ödeyemeyen küçük esnaf… Hayatının bir tek günü bile sigortalı olamamış çiftçiler…

Hiçbir sosyal güvenlik kapsamında olamayan… Hastaneye düştüğünde denize düşen misali Yeşil Kart’a sarılan milyonlarca sigortasız vatandaş, yani.

Onlara ne olacaktı, peki?

SGK’ya başvurup gelir testi yaptıracaklardı.

Bu testi geçebilmek için hayattan sınıfta kalmak gerekiyordu yalnız.

GSS gönüllü değil, zaruriydi çünkü... Aile içindeki kişi başına düşen aylık gelir asgari ücretin üçte birinden fazla ise prim ödemek zorunluydu.

Yok, SGK’ya başvurmayıp testten kaçarsa, eğer…

Nasılsa bir gün yakalanacak… Hem para cezası ödeyecek, hem de birikmiş prim borçlarını faiziyle birlikte yatıracaktı, mecbur.

GSS başlar başlamaz değil de… İki yıl sonra.

***

O iki yıl geçtiğimiz Cuma günü doldu.

Ancak...

SGK Başkanı Emin Zararsız açıklama yaptı.

Kurum Kanunu’yla 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girme dönemi farklı farklı olmuş da… Üç sosyal güvenlik kurumunun entegrasyonunu sağlamak için çok yoğun çabalar sarf etmişler de...

GSS kapsamına alınacak bütün nüfusun gelir testlerinin yapılmasına dair yapılan çalışmalar tam hazır değilmiş de… Haziran’da Kanun'da birkaç maddede değişiklik yapılırken bir maddenin erteleme kapsamına alınması unutulmuş da…

Durumun farkına varmışlar ama o sırada Meclis tatile girmişmiş de…

Netice?..

Meclis açılınca yasal değişiklik yapıp zorunlu GSS’yi 1 Ocak 2012’ye erteleyeceklermiş.

***

İşin esası…

Uygulama başlasa… 1 Ekim 2010’dan itibaren milyonlarca insan hem sağlık sisteminden dışlanıp, hastane kapılarından geri çevrilecek… Hem de cezalı duruma düşecekti.

Bu da sekiz ay sonra yapılacak seçimlerde milyonlarca oy kaybı demekti.

Göze alamadılar… Operasyonu seçim sonrasına erteliyorlar.

İşin ilginci…

SGK’nın Zararsız Başkanı’nın söyledikleri… GSS’nin sağlığa ne kadar zararlı olduğunu açıkça ortaya koyduğu halde…

Gazeteler, ortada sevinilecek bir durum varmış gibi… “Üç milyon kişi cezadan kurtuldu!” diye müjdeli başlıklar attılar.

Bundan sonra ölüm ilanları da şöyle çıkacak herhalde…

“Kastamonu eşrafından merhum Hacı Abdullah ile merhume Hacı Hafize mahdumu (Kunduracı) Abdurrahman Uygur 31 Aralık 2011 Cumartesi günü Hak’kın rahmetine kavuşarak GSS primi ödemekten kurtulmuştur. Cenazesi yarın öğle namazını müteakip Asri Mezarlık’ta toprağa verilecektir.

Cenazeye çelenk gönderilmemesi, sevenlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağışta bulunmaları rica olunur.”