Yerel seçimler CHP’nin başarısıyla sonuçlandı. CHP hem sahip olduğu belediye başkanlıklarını artırdı hem de oy oranını yıllardır bir türlü aşamadığı sınırın yukarısına çıkararak Özgür Özel’in ifadesiyle başının üzerindeki cam tavanı kırdı.

AKP ise beklemediği bir başarısızlığa uğradı. Oysa on ay önceki Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinden başarıyla çıkmıştı ve bir sonraki seçimin de mutlak galibi olacağı, Recep Tayyip Erdoğan siyasette olduğu sürece hep kazanacağı yorumları yapılmıştı.

AKP’nin yenilgisinde mutlaka birçok faktörün etkisi vardır ama en başta gelenin son yıllardaki hayat pahalılığı ve yoksullaşma olduğu görülüyor. Bu politikaların yaşamlarını en çok zora soktuğu emekliler ile geleceklerini ve yaşama dair umutlarını çaldığı gençlerin AKP’ye ciddi darbe vurduğu anlaşılıyor.

∗∗∗

Yerel seçimler her ne kadar Türkiye genelinde olsa da en çok merak edilen Ankara ve İstanbul’u kimin kazanacağıydı.

Ankara’da Mansur Yavaş’ın fark atacağı baştan itibaren anketlere yansıyordu. İstanbul’da ise Ekrem İmamoğlu’nun kazanacağını söyleyen anketçiler bile son haftaya kadar emin değillerdi.

On ay önceki seçimlerden farklı olarak Millet İttifakı’nın dağılmış olması, İyi Parti ve DEM’in yarışa kendi adaylarıyla katılmaları durumu daha da belirsiz kılıyordu.

Oysa sahada, sokakta İmamoğlu rüzgarı esiyordu ve kazanacağı net olarak görülebiliyordu.

Nitekim de öyle oldu.

Tayyip Erdoğan bizzat İstanbul seçimleriyle ilgilenmesine, aralarında Medipolcü Fahrettin Koca’nın da bulunduğu on yedi bakanını sahaya sürmesine, devletin bütün olanaklarını kullanmasına rağmen AKP seçimi açık farkla kaybetti.

∗∗∗

AKP’nin hezimeti siyasal İslamcıların yenilmesinin hiç de imkansız olmadığını açık olarak gözler önüne serdi. Toplumun geniş kesimleri için de büyük moral oldu, Mayıs seçimlerinde kaybettiği öz güveni yeniden kazandı.

Keza Van’da seçimi kazanan Abdullah Zeydan’ın mazbatasının gasp edilmesi girişimine karşı gösterilen tepki ve alınan sonuç da çok iyi oldu. Kuşkusuz ki bu sonucun alınmasını sağlayan özellikle Kürt illerinde sokaklara çıkan DEM Parti seçmenleriydi ama Kürtlere yapılan bir haksızlığa karşı bütün toplumun ilk defa bu kadar yüksek sesle itiraz etmesini de yabana atmamak gerek. Aslında yaşananlar başta Kürt meselesi olmak üzere Türkiye’de sorunların çözümünün hangi güçlerin birlikteliğiyle olabileceğini de gösterdi.

Geçen hafta Türkiye’nin her kesiminden aydınlık insanlarının yüzlerindeki gülümseme, gözlerindeki ışık çok güzeldi.

∗∗∗

Bayram tatilinden sonra da tabip odalarının seçimleri başlıyor. Tabii ki 14-28 Mayıs ve 31 Mart seçimlerine göre çok daha mütevazı ama hepten de önemsiz değil.

Nitekim Mimarlar ve Elektrik Mühendisleri Odası Ankara şubelerinde seçimleri demokrat listelerin kaybetmesinin toplumsal muhalefette nasıl moral bozucu etki yaptığını yakın zamanda gördük.

Türkiye’de altmış beş tabip odası var ve seçimler her iki yılda bir yapılıyor.

Her seçim mutlaka önemlidir ama bu dönemin daha kritik olacağı şimdiden görünüyor.

Medipolcü Sağlık Bakanı daha Aralık ayında “Hekim haklarının ve saygınlığının mücadele yeri sendikalarda değil, esas tabip odalarında olmalıdır. Bütün hekim arkadaşlarımı, amacı sadece hekim hakları ve saygınlığını korumak olması gereken tabip odalarını desteklemeye davet ediyorum” buyurmuştu.

Nitekim sözde hekim sendikaları da buyruğu aldılar ve harekete geçtiler. Güya Sağlık-Sen’in toplu satış sözleşmesine tepki olarak doğmuşlardı ama üzerlerine vazife olmadığı halde tabip odası seçimlerine müdahale ediyorlar. Tabip odasına üye olacak doktorların aidatlarını sendikanın kasasından ödeyeceklerini ilan edecek kadar da pervasızlar.

∗∗∗

Bunlardan Tabip-Sen Başkanı olanı İstanbul Tabip Odası seçimlerinde başkan adayı olduğunu haftalar önce açıkladı. İlk desteği de Hekimsen’in Saidi Nursi’ci Başkanından aldı. Hatta öyle ki, Hekimsen’in İstanbul Şubesi Tabip Odası seçimlerine müdahale etmeyeceğini açıklayınca apar topar görevden alındı.

Şimdiye kadar sözde yandaş görünmemeye çalışan Hekim Birlikçiler de Fahrettin Koca’nın talimatı doğrultusunda liste yapmaya çalışıyor.

Durum böyle olunca geçen dönem Ankara ve İstanbul’da liste bile çıkaramayan yandaşlar bu dönem pek bir iştahlı görünüyorlar.

Görürüz bakalım!