Tabip odalarında seçim yarışı başladı. Mutlaka hepsi önemli ama en çok merak edilen 5 Mayıs’taki Ankara ve İstanbul seçimleri.

Ankara’da ilerici, çağdaş, toplumcu hekimler seçime Ankara Çağdaş Hekimler olarak tek listeyle giriyor. Adaylarını iki hafta önce açıkladılar. Takdir tabii ki Ankaralı hekimlerin de bence çok güzel, çok kapsayıcı bir liste olmuş.

Ankara’da bu dönem iki sağ liste çalışması var. Biri adaylarını geçtiğimiz günlerde açıkladı. Kişileri tanımıyorum ama Twitter’da “5 Mayıs akşamı Ankara Tabip Odası’na böyle gireceğiz” diyerek paylaştıkları at sırtındaki bedevi savaşçılar videosunu görünce yeterince kanaatim oluştu.

İkincisi hani şu geçen yazımda da bahsettiğim “siyaset üstü politika” yapan, TTB yönetimini ele geçirirlerse hekimlerin dünya üzerinde bir “Soft Power!” olarak savaşlara karşı ortak hareket edeceği hayali gören Hekim-Sen Başkanı’nın içinde yer aldığı grup. 

Yalnız seçime iki hafta kaldı ama bu ikinci grubun listesi ortada yok. Duyumlarıma göre bu sözde hekim sendikacılarına tabip odalarını ele geçirme talimatı veren Sağlık Bakanlığı tek sağ liste için baskı yapıyormuş. O yüzden hâlâ açıklayamıyorlarmış.

∗∗∗

İstanbul Tabip Odası seçimlerinde bu sene dört grup yarışacak.

Birinci, “Çağdaş, Laik, Demokratik Bir Ülkede İyi ve Onurlu Hekimlik Yapmak İstiyoruz” diyen, hekim hakları ve halkın sağlık hakkı için mücadele eden “Gelenekten Geleceğe” Demokratik Katılım Grubu. Nam-ı diğer DKG. Bu sene de çok güçlü bir ekiple ve seçim çalışması için kapı kapı dolaşan yüzlerce gönüllüsüyle hazırlanıyor seçime.

Onları yıllardır hastane bahçelerinde, meydanlarda, sokaklarda ellerinde “AKP Sağlığa Zararlıdır!” pankartlarıyla yürürken, hekim cinayetlerini protesto etmek için polis barikatlarını yıkıp geçerken görmüşsünüzdür mutlaka. O yüzden çok fazla tanıtmaya ihtiyaç duymuyorum.

∗∗∗

Bir diğerinin başını müzmin DKG muhalifi, Mehmet Uçum misali bir solcu eskisi çekiyor. Daha önceden de tabip odası seçimlerine büyük iddialarla girmiş ama varlık gösterememişti. Sonra İstanbul seçimlerinde havlu atarak şansını TTB seçimlerinde denemiş, orada da umduğunu bulamamıştı.

Bu sene de kazanamayacağını biliyor ama bütün derdi oyları bölerek çağdaş, laik, demokrat hekimlerin kaybetmesini sağlamak.

Bu seçimde sözde Hekim Birliği Sendikası yöneticilerinden destek arıyor. Hani şu, Kurucu Başkanlarının “Sendika değil RANTİKA. Rahatlarını bozmadan yan gelip yatıyorlar, yiyip, içip geziyorlar.” dediği sendikacılardan medet umuyor.

Aslında adayları arasında değerli hekimler var ama potansiyel başkan adayları tartışmalı bir isim. Bu göz hekiminin geçmişte düzenlediği bir bilirkişi raporuyla bir çocuk hekiminin kırk yıllık emeğinin ürünü evine hacizle el konulduğu bilgisi hekimler arasında büyük infial yarattı.

∗∗∗

Üçüncü, Milliyetçi Hekimler Derneği’nin çıkardığı Türk Hekimleri Birliği Grubu. Bu grup AKP’nin sağlık politikaları konusunda net bir çizgisi olmadığı için zaman zaman “kutsal ittifak” içinde yer alsa da iki dönemdir tutarlı olarak seçime kendi listeleriyle giriyor.

Yalnız onlar da başkan adaylarını aylar önceden açıklamalarına rağmen listelerini hâlâ yayınlamadılar. Duyduğuma göre Bakanlık Ankara’da olduğu gibi İstanbul’da da öteki sağ listeye eklemlenmeleri için zorluyormuş.

∗∗∗

İstanbul’da seçime girecek dördüncü liste üyelerinin hemen tamamı yandaşlardan oluşan Tabip-Sen ve Hekim Hakları Derneği’nin sözde Değişim Grubu. Zaten grubun başkan adayı da aynı zamanda hem Tabip-Sen’in Başkanı Başkanı, hem de Dernek Genel Sekreteri.

Tıp fakültesinden sonra Beylikdüzü kırsalında paralı hukuk tahsili de yapan bu zat, avukatlık yasasına açıkça aykırı olmasına rağmen avukat unvanını kullanıyor ve de iktidarın baroları bölmek için kurdurduğu “Numaralı Baro”nun kurucularından.

On parmağında on marifet, kartvizitinde de “Hacamat ve Sülük Eğitmeni” yazıyor.

Bu heyet, Tabip-Sen’in yetmeyeceğinin farkında olduğu için Cumhuriyet düşmanı Said-i Nursici Hekim-Sen Başkanından da destek istediler. Başkan desteği verdi ama İstanbul Şubesi Genel Merkezin kararına uymayacağını, İstanbul Tabip Odası seçimlerine müdahale etmeyeceğini açıkladı. Bunun üzerine “Soft Power Adil” ne yaptı, dersiniz? Bütün Şube yönetimini görevden aldı. Şimdi mahkemelikler.

Kendilerine oradan da yeterince ekmek çıkmayacağını anlayan Tabip-Sen’ciler bu kez tabip odasındaki 28 Şubat’çılara yöneldiler. O “postmodern darbe” günlerinde “Ne Şeriat, Ne Darbe!” diyen DKG’yi İslamcılarla uzlaşmak, şeriatçılarla iş birliği yapmakla suçlayan, Refah Partisi’nin derhal kapatılmasını, İstiklal Mahkemelerinin tekrar kurulmasını isteyen ulusalcılarla kol kola girdiler.

Bu ulusalcılardan birini iyi tanırım. Eski yıllarda çıktığı bir televizyon programında karşısındaki geleneksel tıbbı savunan diğer konuğa “Şarlatanlık yapıyorsun! Şarlatanlık yapıyorsun!” diye avaz avaz bağırıyordu. Şimdi Hacamatçı Ahmet’le birlikte tabip odası yönetimine aday olmuş. Twitter’da da şaka gibi “Bilimin ışığında değişim istiyoruz!” yazmış.

Kimleer kimlerle beraber!