Ceren’in tasarımı bir Hong Kong firmasından teklif almış durumda. Ürün, ABD’deki Tasarımcılar Meslek Kuruluşu tarafından düzenlenen bir yarışmada finale seçilen 7 çalışma arasına girdi...

Başarmışlık öykülerini ben her zaman çok sevdim. “Aaa çok başarılı” denilen kişiler nasıl olmuşlar da, oluvermişler hep sorgulamışımdır. “Başarı” kavramı herkese göre değişir. Kimine göre çok para kazanmak ve zenginlik bir başarı göstergesidir. Kimi çocuklarını iyi yetiştirmeyi, onları iş güç sahibi yapmayı başarı olarak adlandırır. Bazıları da, nasıl başarıyorlarsa, hiçbir şeyde, hiçbir başarı göremezler.
Benim elimin uzana bildiği başarı öyküsünün adı Ceren Bagatar.  Ceren, İsveç’teki master öğrenimini geçen ay tamamladı. O, ödüllere doymayan, gözü tok genç bir tasarımcı. Gözünün tok olmasıyla, ödüllere doymaması arasında hiçbir çelişki yok. Şöyle ki master bitirme tezi olarak tasarladığı “kurtarma şişesi” kendisine ve master yaptığı Umea Üniversitesi’ne şimdiden pek çok uluslararası ödül kazandırdı. Ceren’in bundan sonrası için istediği şey, tasarımının seri üretime geçmesi. “Para, pul aramıyorum. Benden bağımsız olsa da bu iş yürüsün istiyorum” diyor.  İstanbul Üniversitesi Endüstri Tasarım Bölümü mezunu Ceren, “kurtarma şişesi” tasarımıyla deprem, sel gibi doğal afetlerden sonra insanlara hayat sıvısı sunuyor. Ceren, kurtarma şişesini özellikle afet sonrasında kurulan kamplar için tasarlamış. Doğal afetlerin yaşandığı bölgelerde su kaynaklarının bir şekilde kirlenmesiyle afetten kurtulan pek çok insan afet sonrası kirli su tüketimine dayalı hastalıklarla can kaybediyor. Kurtarma şişesi tam bu noktada devreye giriyor. Şişe, kimyasal ve biyolojik olarak kirli her türlü suyu temizliyor ve temizleme sonrası insan bünyesi için gerekli olan şeker tuz gibi ana gıda maddelerini de suya ekliyor. Yapmanız gereken kurtarma şişesini, kirli suya atmak ve beklemek.
Sistemin nasıl işlediğini Ceren şöyle özetledi: Şişenin tam ortasında çevresinde nano filtreyle çevrelenmiş boş bir tüp var. Şişenin altındaki haznede içinde tuz ve şeker gibi ana gıda maddelerinin bulunduğu yoğun gıda çözeltisi duruyor. Şişenin üst tarafında oturtulan, temiz suyun akacağı bardak haznesinin ortasındaki düğmeye basıldığında işlem başlıyor. Tıpkı parfüm ya da sabun şişesindeki düzenek gibi, düğmeye basıldığında, yoğun gıda çözeltisinin bulunduğu hazneden, içi boş tüpe tek kullanımlık bir gıda çözeltisi akışı oluyor. Oluşan basınç farkıyla su molekülleri nano filtreden geçmeye başlıyor.
Temizlenen ve gıda çözeltisiyle karışan yaşam sıvısı, temiz su şişenin üstündeki hazneyi dolduruyor.  Nano filtreler, her türlü kirli suyu temizlemek için kullanılan bir yöntem. Ama şu ana kadar kullanılan sistemlerde, su molekülleri, bu çok sıkı filtrelerden kendi kendine geçemiyordu, elektrik pompalarına ihtiyaç vardı. Kurtarma şişesi tasarımıyla suyu pompalamaya gerek kalmadı. Bu yolla 500 ml su sağlamak 40 -45 dakika alıyor.
Ceren’in tasarımı bir Hong Kong firmasından teklif almış durumda. Ürün, ABD’deki Tasarımcılar Meslek Kuruluşu tarafından düzenlenen bir yarışmada finale seçilen 7 çalışma arasına girdi ve birinci olması durumunda seri üretim için kapılar açılacak.
Anestezi teknisyeni bir anneyle elektrik mühendisi bir babanın kızı olan, annesinin tek evladı Ceren’de, ben, bir başarmışlık dinginliği gördüm. Beni, sıkı sıkı, bu tasarıma “Türk öğrencinin buluşu” dememem için tembihleyen Ceren, “Bir şey bulmadım, var olanları birleştirdim” konusunda kararlı. “Üniversitede tasarım okumakla risk aldım” diyen bu genç kadın, şimdi yaptıklarından çok mutlu ve yapacaklarından çok umutlu. O, üniversite sonrası Türkiye’de 3 yıl bir altın firmasında takı tasarlamış. Bu takı tasarlama işinden o kadar yılmış ki şimdi takı kullanmıyor. Altın firmasında çalışırken annesi için bir yüzük tasarlamış, onu da geçen yıl eve giren hırsız, çalmış.
Diplomasının değerini göremeyince çalıştığı firmayı değiştirmiş. Bu arada erkek arkadaşı Aydın’la birlikte tasarımda çok tanınan Umea Üniversitesi’ne başvurmuşlar. 150 kişinin arasından seçilen 10 kişinin arasına girmeyi başarmışlar. O zaman ki patronu Hakan Karabiber’in verdiği, daha sonra geri ödenmesini bir kez bile istemediği krediyle Ceren, İsveç’in yolunu tutmuş.
Bu, aslında Ceren’in ilk yurtdışı macerası değil. Lise son sınıftayken öğrenci değiştirme programıyla bir yıl Arjantin’de yaşamış. Üniversiteyi kazandığı haberini de oradayken almış. Ceren’in tasarım okuduktan sonra hayran kalıp da yanından ayıramadığı tek şey, Trabzon işi Türk kahvesi cezvesiyle iki fincanı. İsveçli kızların, kahve falına çok meraklı olduğunu söyleyen Ceren, İsveç için “Mutlu oldum ben burada, mesleğimi söylediğimde bildiler” diyor. İleride adı söylendiğinde, mesleği bilinecek Ceren’in hikâyesi üniversite tercih formlarını dolduracak gençlere örnek teşkil edecek olanlardan. “Mutlu oldum ben” demek için öncesinde zor olanı seçip “Risk almak” gerekebilir. Üzerinde durmakta fayda var.