Gece kulübü sadece Batı’ya özgü bir eğlence mekanı değil. İslam ülkelerinin çoğunda var. İki yıl önce Mısır’ın başkenti Kahire’de Acuze semtinde bir gece kulübüne de saldırılmış, on beş kişi yaşamını yitirmişti. Acuze, Kahire’nin gece kulüpleriyle dolu olan bölgesi

Cihatçı, kurşunları  yaşam tarzına sıktı

Aklını başkalarının yaşam tarzına takmış cihatçı için “gece kulübü” karşı olduğu her şeyin sembolü saydığı mekânların en önde geleni. Cihatçı için buralar bir “zevk”, dolayısıyla da bir “günah” tapınağı. Ortadan kaldırmak istediği bir dolu günahkârı toplu halde bulacağı yegâne yer aynı zamanda. Müdavimleri arasında herhangi bir dine inananların da pekâlâ bulunabileceği gece kulubü, İslam’da gecenin ibadetle geçirilmesi öğüdüne ters düşüşünden ötürü de özellikle İslam ülkelerinde iyi bir hedef.

İstanbul’da genellikle sosyetenin mekânı kabul edilen Reina’nın cihadçılarca hedef seçilmesindeki belirleyici neden gerçekten de “bir yaşam tarzı” karşıtlığı elbette. Ya da en azından başka hangi amaç varsa onu örten bir gerekçe bu. Saldırganlar ile zihniyet akrabaları Reina’da “karşı olunması gereken” bir yaşam tarzı var diye inanıyor, memleketteki herkesin yaşam tarzının da aynı olduğunu sanıyorlar. Saldırıdan sonra, adlarını saklama ihtiyacı bile duymadan, Reina’dakilerin “sabaha kadar seks” yaptıkları için ölmeyi hak ettiğini söyleyen yüzlerce kişinin mesajını okuyabilirsiniz sosyal medyada. Hiç gitmemiş biri olarak ben Reina‘ya da herhangi bir gece kulübünde “sabaha kadar seks” yapıldığını bilmiyorum ama cihatçı alçaklar biliyorlar, çok da eminler bunlar. Oysa, tamam, kimse gidip yere bağdaş kurup, elinde ayran, şarkı, türkü söylemiyordur ama Reina herhalde bir “seks tapınağı” da değil. Kaldı ki, özellikle Reina’ya gidenlerin arasında çok sayıda AKP’li olduğunu Gürsel Tekin yazmıştı.

Aksiyonun ibret işlevi önemli

Gece kulupleri, diskolar, birahaneler İslamcının inancı için, eğer hiç gitmediyse, nasıl bir tehlike arz edebilir ki? Bulundukları her yeri kendi inançlarına uygun hale getirme İslami bir görev, dolayısıyla kimseye zararı olmayan bir gece kulübü, bir birahane hedef alınabilir. Burada aksiyonun “ibret” işlevi önemli. Birkaç yıl önce İBDA-C adlı gerici örgüt birahanelere saldırı kampanyaları düzenlemişti uzun süre, “ibret olsun” diye.

Hadislerden birinde geçer; “ailesiyle eğlenmesi, atını eğitmesi ve oku ile yarışması dışında tüm oyunlar müslümana haramdır” denir. Haramın hedef olmasında ise bir sakınca yoktur haliyle. Gece kulübünde ne tür oyun varsa hepsinin İslam’a aykırı olduğu ortada. Spor bir yanıyla eğlencedir malum, ama İslam’da güreş, savunma sporları cihadın bir parçası olarak yapılması caiz olan sporlar ya da eğlenceler arasında yer alıyor. Bunun dışında kalan her şey haram, haramın olduğu yerlerin vurulması da doğal.

Haftalar önce başlatılan “Müslüman Noel’i kutlamaz” kampanyasının yarattığı ortamda hedef alınacak güçlü bir markaydı Reina. Yok edilmesi istenen yaşam kültürünün de mekânlarındandı. Seçilmesiyle birçok mesaj birden verilmiş oldu. İlki kimse için hiçbir yerin güvenli olmadığı, ikincisi Reina’da olduğuna inanılan “yaşam tarzı”na izin verilmeyeceği, üçüncüsü İslam dışı kabul edilen kültürel, sosyal hiçbir ritüele Müslüman bir ülkede tahammül edilmeyeceği. Mesajlar bunlar.

Küresel hedef: Gece kulübü

Gece kulüpleri cihatçı için “küresel çapta” hedef durumunda. Müslüman olmayan toplumlarda gece kulubü, her türlü “ahlaksızlığın” merkezi. Cihatçıya göre İslam dünyasına buradan bilinçli bir biçimde “batı yaşam tarzı” aşılanıyor. “Siyonist İsrail ile ABD’nin” desteğiyle elbette. Dolayısıyla Müslüman gence kötü örnek durumunda. Bu nedenle sık sık hedef alınıyor. 2012’de ABD’de ünlü Templa gece kulübüne saldırı planladığı gerekçesiyle yakalanan 25 yaşındaki Kosovalı Sami Osmakac, El Kaide militanı eğer ele geçirilmeseydi büyük bir katliama tanık olacaktı dünya. Kulübün en kalabalık olduğu saatte bombalı otomobille, makineli tüfekle, yanı sıra çok sayıda patlayıcıyla gerçekleştirilecek bir saldırı planıydı bu. Amaç tabii ahlaki değerler gerekçesiyle aslında topluma korku salmak.

Neyse ki silah satıcısı kılığına girmiş bir FBI ajanı sayesinde planını hayata geçiremeden yakalanmıştı Osmakac. Ajan olduğunu bilmediği karşısındaki “silah tüccarına”, “en çok kalabalık neredeyse orayı vurmak istiyordum” demişti. En çarpıcı sözünü ise ifadesinde söylemişti: “Nasılsa bir gün öleceğiz, neden İslam yolunda ölmeyeyim?”

Gece kulüplerinin, çoğunlukla ciddi bir rant kaynağı olan “haz endüstrisi”nin bir parçası olduğu elbette doğru. Hepsi için değilse de büyük çoğunluğu için bu böyle. Ancak bu “endüstrinin” alıcıları karar verebilecek yeterlilikle olan yetişkinlerden oluşuyor. Cihatçının bunları düşünecek bir mantığı elbette yok. Kendisine göre oluşturduğu “ahlak” anlayışı fazla düşünmesine gerek bırakmıyor çünkü.

Orlando Saldırısı

“Sapıklığı yüzünden Allah’ın helak ettiği Lut kavminin” torunlarının Orlanda’daki gay kulübünde toplandığını bilen ABD vatandaşı 29 yaşındaki Afgan asıllı İslamcı Ömer Metin bu tiplere verilecek en iyi örnek. “Ahlaksızlığı” çözmenin yolunun yok etmek olduğuna inanan bu büyük hastanın gerçekleştirdiği vahşi saldırıda tümü eşcinsel 50 kişi yaşamını yitirmişti.

Eylemi IŞİD adına üstlendiğini açıklayan cihatçı, saldırıya gerekçe olarak “ahlaksızlığı” gösterirken, kendi ülkesinde yetişkin erkeklerin oturarak alemlerinde kadın kıyafeti giydirilmiş küçücük erkek çocuklarının danslarıyla eğlendiğini, gecenin sonunda o çocuklardan biriyle yattığını kimsenin bilmediğini sanıyordu belli ki.

Gece kulübü sadece Batı’ya özgü bir eğlence mekânı değil. İslam ülkelerinin çoğunda var. İki yıl önce Mısır’ın başkenti Kahire’de Acuze semtinde bir gece kulübüne de saldırılmış, on beş kişi yaşamını yitirmişti. Acuze bölgesi Kahire’nin gece kulüpleriyle dolu olan bölgesi. İran’da bildiğimiz anlamda gece kulübü yok ama 30’ların Amerikasında olduğu gibi yasadışı çalışan, her gece de tıklım tıklım dolu olduğu söylenen eğlence mekânları var. Libya’da bugün bile düzenli olarak çalışan tek sektör eğlence sektörü. Gece kulüpleri de var tabii. Paralıların, yüksek statü mensuplarının, resmi makamlarla arası iyi olanların mekânları durumundalar.

Oysa gece kulübü dediğin...

Bir emekçi mekanıdır. “Amerikan yaşam tarzı”na değil, Amerikan emekçisine borçluyuz gece kulübünü. 1902’den 1920’ye kadar hemen her sektörden Amerikan işçisi pavyonlarda ya da yemekli, danslı mola yerlerinde toplanırlardı. “Sosyalleşebildikleri” tek yer buralardır. İçkiyi kimse günah işlemek için içmiyordu tabii. Ağır iş koşullarından uzaklaşıp, birkaç kadehle biraz kendilerine gelebildikleri yerlerdi gece kulüpleri işçiler için. Sendikalaşmanın kıvılcımlarının da atıldığı yerlerdir.

Meşhur bir Webster Hall vardır ABD’de. 1886’da sosyal aktiviteler için inşa edilmiş bir yapıdır bu. Dansın yanı sıra siyasal etkinlikler için de kullanıldığı olmuştur. Burasının ABD’nin ilk modern gece kulübü olduğunu söylerler. Şu meşhur içki yasağı boyunca ABD’deki yasadışı tüm gece kulüpleri gizlice içki satılan yerlere dönüşmüştü. Webster Hall işte bunların en ünlüsüdür. Amerikalı büyük sendika liderleri önemli konuşmalarını burada topladıkları işçilere yaparlardı.

Alman işgali altında olduğu dönemlerde Fransa’da Naziler caz müziğini, dansını, dolayısıyla gece kulüplerini yasaklamışlardı. Bunların Amerikan etkili kültürel faaliyetler olduğunu ileri sürerek. Ama asıl gerekçe başkaydı. Nazi karşıtı Fransız direnişçiler gizli toplantılarını gece kulüplerinde yapıyorlardı çoğunlukla. Yasaktan sonra artık binaların zemin katlarında yasadışı faaliyet gösteren gece kulüplerinde toplanmaya devam edeceklerdi. Nazi yönetimi boyunca Almanya’da bile Nazi karşıtı gençler yasadışı çalışan gece kulüplerinde örgütlendiler. ABD’de de yasadışı çalışan göçmenlerin toplanma yerleri gizli faaliyet yürüten gece kulüpleri 1970’deki “disko çağı”na kadar bildiğimiz anlamda popüler olmuş mekânlar değildiler.

“Günah dolu yaşam”ın sembolleri olarak son yıllarda İslamcıların hedefi olan gece kulüpleri gündeme ihmal sonucu çıkan yangınlarla geldiler hep. Hem yangın hem de saldırıların yol açtığı büyük gece kulübü faciaları şunlar:

20 Eylül 1929: Detroit (ABD). Gece kulübünde yangın . 22 ölü.

23 Nisan 1940: Mississipi’nin Natchez kentinde (ABD) Rhythm Night Club yangını, 209 ölü.

28 Kasım 1942: Boston (ABD) Cocoanut Grove gece kulübünde yangın. 492 ölü.

1 Kasım 1970: Güneydoğu Fransa’da 146 ölü.

8 Mart 1973: Avustralya, Brisbane’de Whiskey Au Go Go adlı kulübe yangın bombası atılması sonucu 15 ölü.

2 Ağustos 1973: ABD’de Isle of Man’de bir eğlence merkezinde çıkan yangın. 51 ölü.

28 Mayıs 1977: ABD, Kentucky’de Beverly Hills Supper Club yangını, 165 ölü.

14 Şubat 1981: Kuzey İrlanda, Dublin. Stardust yangını 48 ölü .

5 Nisan 1986: Almanya, Berlin, ABD askerlerinin gittiği La Belle isimli diskoteğe bombalı saldırı 3 ölü.

25 Mart 1990: New York (ABD) Happy Land gece kulübü yangını, 87 ölü.

20 Aralık 1993: Buenos Aires, Arjantin, Kheyvis gece kulübü yangını, 17 ölü.

18 Mart 1996: Filipinler, Ozone Disco Club yangını, 162 ölü.

30 Ekim 1998: İsveç Gothenburg’da diskotek yangını, 63 ölü.

24 Mart 2000: Güney Afrika, Durban, Throb gece kulübü faciası, hepsi çocuk 13 ölü.

1 Haziran 2001: İsrail, Tel Aviv, Dolphinarium diskoteğe intihar saldırısı, çok sayıda yaralı .

21 Aralık 2001: Bulgaristan, Sofya, Club Indigo’nun aşırı izdiham sonucu çökmesi, 15 ölü. (Yaşları 10 ile 14 yaş arası değişen çocuklar).

2 Ekim 2002: Endonezya Bali’de bombalı saldırı, 202 ölü.

17 Şubat 2003: ABD, İllionis E2 gece kulübünde izdiham sonucu gerçekleşen facia. 21 ölü .

20 Şubat 2003: ABD, Rhode ısland, The Station gece kulübünde yangın, 100 ölü.

30 Aralık 2004: Arjantin, Buenos Aires, República Cromañón gece kulübü yangını,194 ölü.

1 Ocak 2009: Tayland, Bangkok, Santika Club yangını 61 ölü.

5 Aralık 2009: Rusya, Perm, Lame Horse gece kulübünde yangın 155 ölü.

15 Ocak 2011: Macaristan Budapeşte, bir gece kulübünde izdiham. 3 ölü.

27 Ocak 2013: Brezilya’da gece kulübünde izdiham, 245 ölü.

25 Ekim 2015: Endonezya’da bir karaoke kulübünde yangın, 17 ölü.

30 Ekim 2015: Romanya, gece kulübü yangını 55 ölü.

12 Haziran 2016: ABD, Orlando, gece kulübüne saldırı 50 ölü.