Haberi okuyunca “zıkkımye” dedim seslice ama asıl hak ettiğini, doğrusunu isterseniz en uygun olanını, (kalabalık bir ortamdaydım çünkü), içimden söyledim tabii. Olsun, zıkkımlı dilek de fena sayılmaz. Hatta gerçekleşmesi durumunda daha sonuç alıcıdır aslına bakarsanız. Çünkü zehirli bir bitki olan Zakkum’dan türeme bir sözcüktür bu. Biliyorsunuz zakkum Kuran’da da geçer. Cehennemde yetişir diye anlatılır. Kaldı ki Trump’ın yemesini içimden dilediğim asıl nesnenin, insana dışkılık yedirmeyi işkenceden saymayan malum profesöre bakarsak, bir önemi de etkisi de yok sanki. O nedenle bir kez daha belirtiyorum;Zıkkım ye Trump”.

Geçtiğimiz hafta Suriye'de Şeyrat Havaüssü'ne 59 Tomahawk füzesiyle gerçekleştirilen ABD saldırısı sırasında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile yemekteymiş Trump. “Yemeği henüz bitirmiştik. Tatlı yiyorduk. Görüp görebileceğiniz en güzel çikolata parçacıklı pastayı yiyorduk. Başkan Şi'nin de hoşuna gitti" diye marifetmiş gibi anlatıyor bir de. Füzelerin fırlatılması emrini verdikten sonra Çin lideri Şi'ye dönerek “Sayın Başkan, size bir şey açıklamama izin verin. Az önce 59 füze fırlattık" demiş.

Son derece sevimsiz bir adam, malum. Zengin şımarıklığının yanı sıra “emperal bir züppeliği” de var. Belli ki hala da aç gözlü. Yediği pasta “görüp görülebilecek en güzel çikolatalı parçalarla” yapılmış. O güne kadar yemediği bir pasta olabilir mi bunun? Laf işte.

Hitler de kıyım yapmaktan fırsat bulduğunda becerdiğini sandığı resimle meşgul oluyordu derler. Yaptığı tabloları bir kaç yıl önce sergilediler mi satışa mı çıkardılar, böyle bir haber okumuştum. Yahudi kurbanlar üzerinde “tıbbi denemeler” yapan manyak Nazi doktor Mengele’nin de o uğursuz “deneylerinde” bunaldığı zamanlar hemen piyanosuna koştuğunu okumuştum. Bunlar hem gurme (aç gözlü de olsa) hem de “ince ruhlu” insanlar. İnanırsanız.

İran’da millileştirme uygulamaları yaptığı için ABD tarafından devrilen Başbakan Musaddık, iktidarı sırasında kendisini ziyarete gelen batılı ülke temsilcilerini konutunda yatağında uzanık halde kabul ederdi. Daniel Yergin’in muhteşem kitabı Petrol’ü okumuşsanız haberiniz vardır bundan. Tamam, pek doğuya özgü bir rahatlıktır bu ama kimseye zararı yoktu bu tutumunun. Belki de Musaddık karşılarındakinin saygıya değer olmadıklarını böyle ifade etmek istemiştir

Mao da herhalde saygısızlıktan değil, o dönemlerde tozdan topraktan geçilmeyen Çin’in coğrafi koşullarının bir sonucu olarak resmi görüşmelerinde yanında bulunan tükürük kutularına sürekli tükürürdü. Bu ziyaretlerden birini gerçekleştiren eski ABD Dışişleri Bakanlarından Henry Kissenger için “gördüğündeçok şaşırmıştı” denir.

Arada kaçırdıklarım olmuştur belki ama uzun zamandır bu tür tavırlar alan figürlere rastlamadım. Bu sevimsiz emlakçı Trump (bu emlakçılar hep mi sevimsiz, hep mi saygısız olurlar, Amerikalısı Türkiyelisi fark etmiyor) bu unutulmuş tuhaflıkları da yeniden yaşamımıza sokmuş oldu.

Pasta yerken “Suriye’yi vurduk” dediği zat da Suriye’nin müttefiki olan Çin’in Devlet Başkanı. Ne yapsın Şi? Kalkıp pastayı başına geçirecek hali yoktu, gülmüş Trump’ın sözlerine. Aslında ona da subliminal bir mesaj sayılabilir bu. “Dilediğimizi yaparız” rahatlığı mı gizlidir nedir? Şi Cinping’e verilen mesaj AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan’a verilen subliminal mesajdakinden daha sevimli, en azından “tatlı” bir nesneyle iletilmiş yine de. Erdoğan’la konuştuğu sırada bir önceki Başkan Barack Obama’nın elinde beyzbol sopası vardı, bildiğiniz gibi.

Emperyal şımarıklık budur. Kendinde güç vehmetmenin de bu tür şımarıklıkları olmuyor değil. “On beş gün sonra inşaallah Emevi camiinde namaz kılacağız”cümlesi nasıl bir cümleydi öyle?

Egemen bir ülkenin başına bomba yağdırma haberini muhatabına “çikolatalı pasta” yerken verdiğini tüm dünya aleme ilan eden Trump herşeyden öne “görgüsüz” biri. Ölüm makinelerini fırlatırken çikolotalı pastayı iştahla midesine indirdiğini söyleyebilecek kadar da ilkel.

Bir mücadeledir sürüyor işte. Sofrada, (konukları ayrı tutuyorum) çikolotalı pasta yiyenle, başına bomba yiyenin mücadelesi yani. Valla isterseniz zorladığımı düşünün, simgesel olarak böyledir diye değerlendiriyorum.

Toz şeker, süt, irmik. Tüm malzeme budur. Her yerde bulunabilir. Ama en iyi Suriyeliler yapar. Suriye, başındaki beladan kurtulduğunda, Trump da koltuğunu kaybettiğinde (ki her an mümkün) mutlaka göndermeli Trump’a. Her zaman çikolata parçalı pasta yenmez ki.

Bir de Şam Tatlısı’nın tadına bakıversin.