Numan Kurtulmuş’un, “ABD ile görüşmeler hayra alamet” demiş olması çok ama çok “hayır”lı olacak bana sorarsanız. “Hayır”lı olacak, çünkü İslamcıların Amerikan karşıtlıklarının sahteliğine iyi bir örnektir bu lakırdı. Uğruna Mısır’la ilişkileri bozdukları İslamcı Muhammed Mursi’yi “kontrolden çıkınca” alaşağı eden ABD’den söz ediyor muhterem, o kadar basit değil. Arakan Müslümanlarına karşı Myanmar yönetiminin baskısını görmezden gelen, “Tüm Müslümanlar teröristtir” deyip sınırlarından içeri Müslüman sokmama kararları çıkaran ABD’den yani. ABD derken “devlet mekanizmasından” söz ediyorum elbette. Orada ABD’nin yaptığı her haltı “hayra alamet” olarak görmeyen milyonlarca “iyi insan” var, görmezden gelinir mi hiç?

Dün ABD’de düzenlenen “Bugün Ben de Müslümanım” etkinliğine katılan o binlerce “iyi insan”ın, Kurtulmuş’tan “hayra alamet” olanın ne olduğunu duymak isteyeceklerine eminim. Bizde nasılsa İslamcıların böyle bir beklentileri yok. Donald Trump’a bayılıyorlar örneğin. O kadar bayılıyorlar ki, aynı dinden olup da “mezhep düşmanı” saydıkları İran’a karşı hepsi Trump’ın yanında birer Trump kesilmiş durumdalar.

Numan Bey bir İslamcı olarak “her şeyin hayra yorumlanması” öğüdüne uygun bir kelam etmiş oluyordur belki, fesatlık yapmamayım. İyi bir öğüttür bu. Kişiler arası ilişkilerde, bireylere yaklaşımda muhabbeti kolaylaştıran bir tarafı da var. Her meseleye olumlu yaklaşmak güzel bir insan davranışı nihayetinde. Musevi inancında yerin, mekânın ya da günün uğursuz sayılması gibi bir tutum vardır denir, kısmen Hıristiyanlık’ta da görülür bu. İslam’da ise bir şeyi “hayra yormak” peygamber tavrı diye kabul edilir. İslam Peygamberinin her şeyi hayra yorduğunu söylerler çünkü. Yani Numan Bey, kişisel yaşamında pekâlâ uygulayabileceği bir öğüdü “siyasi ilişkilerde” de tutulması gereken bir öğüt gibi görüyorsa, İslam’ın bu anlayışını hafifsemiş oluyor. Peygamber tutumu diyerek işin içinden çıkılacak gibi değil beyanı. Dünyanın başına bela olmuş, İslamcıların pek sevdiği söylemle, “şeytani” bir güçle iş tutmak, “mazlum millet” yanlısı olma iddiasıyla uyuşur gibi değil.

“Devletler arası ilişkilerde olur bu”yu biz de biliyoruz. Bu çıkara dayalı ilke(!) için daha uygun kelamlar var ama. İnsan bunu söylerken biraz mahcubiyet duyar. “Hayra alamet” ABD görüşmelerinden, bölgemizde ABD payandası olmak çıkar, çıksa çıksa. Bin yıllık komşularımızın topraklarının gasp edilmesinde ABD ile ortaklık çıkar. ABD silah tekellerinin “pazar” bulmasına aracılık çıkar.

“Memleketin yararınaysa ABD ile de işbirliği yapılır” dendiğinde “memleket çıkarı”nın ne olduğunu iyi anlatmak zorundadır bunlar. “Tehlikede olan sınırlarımızı korumak için” mi ABD ile yapılıyor bu görüşmeler? Yanı başımızda “doğmasına” Davutoğlu adlı son derece yeteneksiz akademisyenin yol açtığı (ben bundan yakınıyor değilim, belirteyim) “Kürt kurumlaşması”ndan kurtulmak için mi?

“Hayra alamet” görüşmelerde ABD, milyon kere tekrarladığı Kürt Gücü’nü müttefik gördüğünü bir kez daha belirtmiştir, kuşku yok. Bu kadar net bir tutumdan Numan Bey’in çıkardığı hayra alamet şey ne?

Koca bir dış politikayı Fethullah’ın iade edilip edilmemesi üzerine kuran iktidar için hayra alamet olan Fethullah’ın iade edilecek olma ihtimalidir belki. Baksanıza, bu adamı anlatmak için Afrikalara bile gidip duruyor Recep Tayyip Erdoğan.

Erdoğan’ın beyaz ihramlar içinde Umre ziyaretinin fotoğraflarının dağıtılması ile “hayra alamet” ABD görüşmelerini bir arada düşünün. Hayrı, Umre’de bulanların ABD’den de hayra alamet gelişmeler ummaları ne hazin.

“Hayır”lı olacak bu kesin.

“Alamatleri” belirdi bile.