Malum zatın “kandırıldım” demesi yine bir “haklı” görünme çabası elbette. Yapıp ettiklerine ilişkin olarak, fazla izaha muhtaç olmayan bir gerekçe ileri sürmek isteyen herkesin sığınabileceği bir sözcük şu “kandırıldım” sözcüğü. Dilediği kadar entelektüel, gelişmiş bir kafanın sahibi olsunlar yedikleri haltı savunurken her durumda haklı kalabilmek için (var olduğunu iddia ettikleri) tüm birikimlerini, entelektüel kapasitelerini heba etmekten çekinmemeleri hayret verici bazı tiplerin. Malum zatın da “kandırıldım” diyerek bizden haklı olduğuna inanmamızı beklediği çok açık. “Madem kandırıldı söyleyecek bir şey yok” deyip susmamızı, yani kandırılma gerekçesini haklı bulmamızı bekliyor adeta.

Zekâsına çok yakışan kurnazca bir çıkıştır bu yaptığı. Özeleştiriyi de özür dilemeyi de devreden çıkaran bir tarafı da var “kandırılmış” olma halinin. “Kandırıldığını” söyleyen adamdan ne özrü beklenir ki? Kandırılmış işte, hatta bu yüzden şefkate de muhtaç bir kurban bile sayılabilir.

Hopa’da devlet eliyle öldürülen Metin Lokumcu’nun katledilmesini “Lokumcu’nun çevresindeki Ergenekoncuların AKP’ye oy kaybettirmeye çalışması” olarak değerlendirdiğinde kandırılmış olmaktan çok, ziyadesiyle “inanmış” biri olarak konuşuyordu oysa. Bunları kim kandırdı bilemem ama o kadar kibirli, o kadar kendini beğenmiş, o kadar bireyciler ki, kandırılmak için bile başkalarına ihtiyaç duymazlar, eminim. Ne de olsa “elit”ler”. Dolayısıyla kendi kendilerini kandırmış olmaları daha bir mantıklı. Fatih Sultan Mehmet tavrıdır bu, “zatımla ancak zatım yemek yiyebilir” deyip sofrasına kimseyi kabul etmezdi denir Fatih için. Bunlarınki de o hesap; “Zatımı zatımdan başkası kandıramaz.”

Tabii ki kafa buluyorum. Bulunmaz mı? Neden AKP destekçisi olduklarını, dergilerinde, gazetelerinde, fasıl gecelerinde, Abant toplantılarında ne kadar “teorik” olarak açıkladıklarını bilen biriyim ben de. Beni/bizi “kandırmayı” deneyenlerin kandırıldığını öğrenince ne yapacaktım? Dalgamı geçiyorum tabii.

Şaka bir yana, bütün olana bitene rağmen hiç mi hiç açıkta kalmıyorlar bunlar. Kandırılmadıkları zamanda da köşe tutuyorlar, kandırıldıklarında da. Hiç kaybeden olmuyorlar. Oysa “kandırıldık” diyenlerin çoğu ya Cemaat’in iftar sofralarında ya da Harward mezunu olduğu yalanını utanmazca dile getirmeye devam eden, biri takma, iki isimli Cemaat kalemşorunun meşhur mu meşhur fasıl gecelerinde cirit atıyorlardı. Bunlardan sürekli zıplayan bir çekirge gazeteci Kabataş yalancısı mümine gazetecinin yattaki doğum gününde boy göstermişti, ki 28 Şubat’ı da desteklediği bilinir muhteremin. Yazdığı her yayın organından zaman zaman “yazmayı bıraktım” diyerek ayrılışı her defasında haber konusu olacak kadar önemsenen Türkçe katili bir “hanımefendi” de Erdoğan’a övgüler düzmüştü bir ara. Kandırılmışlar meğer.

Kandırıldım” demeleri, “neden yaptınız?” sorusuna verecekleri tek yanıttır. Duyan da ellerine elma şekeri verilip kandırılan çocuklar sanır bunları. Çok akıllılar ama o oranda da çok yüzsüzler. Diktatörle partisini savunmada “haklı olduklarını” kandırılmış olmalarına bağlıyorlar şimdi de. Yani yine haklılar.

Tıpta bunun bir adı olmaz olur mu? Border line kişilik bozukluğu diyor zaten tıp buna. Hep haklı olduğunu savunmak, hep haklılık gerekçeleri bulup çıkarmak. Bir hastalık bu. Anlıyoruz ki özür dilemek sağlıklı zihinlerin işi. ‘Bazen haksız olmanın’ soysuz olmaktan daha iyi olduğunu anlayabilmek de.

Yanıldık” deselerdi kimse kızmazdı bunlara. “Yanılmak” akıllı, “kanmak” aptal insana özgüdür çünkü. İnsan “aptallığa” dayanamıyor, kızgın oluşumuzun bir nedeni de bu. Tüm aptalların/aptallıkların toplamı yaşamımızı nasıl mahvediyor, ortada.

Bu kadar iddialı, bu kadar “toplum öğretmeni”, bu kadar entelektüel tiplerin “kandırıldım” demekten başka kendilerini savunacak hiçbir şeyleri yok. Yine haklı olmak için, ama sadece haklı olmak için “kandırıldıklarını” söyleyecek kadar küçülüyorlar da.

Bir kere olsun “haksızız özür diliyoruz” deseler keşke. Demiyorlar. Çünkü her zaman haklı olmak, istedikleri tek şey.

Oysa “Haklı olma ihtiyacı, sıradan insanlara özgüdür” demiş Albert Camus.

Yanlış mı?