Malezya yargısının hızına hayranlık duymamak elde değil. İktidarı boyunca adının karışmadığı kirli iş olmayan eski Başbakan Necip Rezak’ı gözaltına aldılar. Bugün, çıkarılacağı mahkemede bakalım hakkında nasıl bir ilk karar verilecek, göreceğiz.

Ülke tarihindeki en yüksek katılımla gerçekleşen seçimler sonucu, gücünün doruğundayken alaşağı edilen Rezak’ın yenilgisinin üzerinden bir aydan az bir süre geçmesine rağmen hızla adalet karşısına çıkarılmasından ders çıkarmak gerekir. Adı hırsızlığa, yolsuzluğa, kire bulaşmış olanların sadece iktidarları sayesinde “korunaklı” bir durumda olduklarının, güçlerini yitirdiklerinde adaletten kaçamayacaklarının iyi bir örneği oldu Rezak. Darısı benzerlerinin başına.

Rezak’ın gözaltına alınma nedeni 1 MDB (1Malaysia Development Bhd) Fonu’na ilişkin yolsuzluk soruşturması. Necip tarafından 2009 yılında kurulan bu fon kara para akladığı için birçok ülke tarafından soruşturuluyor. Bu ülkelerden biri de ABD. ABD 11 milyar dolarlık bir kara para aklama iddiası üzerine fonu soruşturma altına aldı bir süre önce.

Dünyanın en kirli politikacılarından biri bu Necip Rezak. Ülkesinin Fransa’dan iki denizaltı satın almasında rüşvet verildiği iddiasında da adı geçiyor. Bu nedenle de istifası istenmişti. Rezak, 2013’de fondaki 700 milyon dolara yakın parayı kişisel banka hesaplarına geçirmekle de suçlanmış, ancak Suudi Arabistan Kraliyet ailesinin söz konusu parayı Rezak’a kişisel bağış olarak verdiğini açıklamasıyla bu suçlamadan aklanmıştı. Bir Başbakan, bir başka ülkeden bu kadar parayı “bağış” olarak nasıl kabul eder, anlamak güç.

İşin içinde para olur da cinayet olmaz mı? Oldu tabii. Ülkenin önde gelen hukukçularından Savcı Kevin Morais, Rezak ile en az kendisi kadar halkın nefretini kazanmış olan karısı hakkında soruşturma yürütüyordu. Bir gün ortadan kayboldu, uzun süre bulunamadı. Uzun araştırmalar sonucu savcının ayaklarına çimento dolu kutular bağlı olan cesedini nehirde buldular.

Bir zamanlar “Ilımlı İslam”ın örnek ülkesi diye gösterilen Malezya’da son on altı yıl boyunca İslamileştirme programı uygulayan Necip Rezak, ülkeyi içinden çıkılmaz bir kaosa soktu. Ülkede hayat pahalılığı arttı, taraftarları, yandaşları zenginleşti, kendisi, karısı lüks içerisinde halkın gözünün önünde inanılmaz harcamalar yaptı. En yakını rakibi Enver İbrahim’i “eşcinsellik”le suçlayarak hapse attırdı.

Kendi partisi içinde de durumun vehametini kavrayanlar, muhalefetle de birleşerek Rezak yönetimine karşı itirazlara başladı. 2015’e gelindiğinde “akıl hocası” ve en büyük yardımcısı Mahatir Muhammed görevinden istifa etti. Muhammed’in başına geçtiği muhalif blok seçimlerden galip çıkınca Rezak için süreç başlamış oldu. Evinde bulunan paraları ve mücevherleri açıklamaya çalışırken, çevresindekileri suçlayıp “Aldatıldım” dedi.

İktidardan Batılı yayın organları Necip Rezak ile Recep Tayyip Erdoğan’ın “siyaset tarzlarının birbirine benzer olduğu” yolunda analizler yapıyordu. En çok da “İslamla demokrasiyi uyuşturan iki lider” olarak tanımlanmışlardı. Zaten Rezak ile Erdoğan’ın “yakın dost” oldukları da biliniyor.

Kolay değil, on altı yıl iktidarda kalmak için her yolu denemek, ama sonunda muhteşem bir çöküş yaşamak. Rezak, daha bir ay önce ülkesinin “kudretli adamı” iken, şimdi polis tarafından yolsuzluk zanlısı olarak gözaltında.

Malezya’da geç de olsa gelen bir adalet var demek ki. En güzeli Malezya’da bir Hayrettin Karaman yok. Hani şu güdümlü fetvalar uydurup “Yolsuzluk hırsızlık değildir” diyen Karaman.

Malzezya’da “Yolsuzluk hırsızlıktır” dedi adalet.

Rezak kodeste işte.