Derbiye detaylı bakış
Fotoğraf: DepoPhotos

Futbolu dış etkilerden koruyarak, saha içinde tutup takımlar üzerinden karşılıklı olarak taktiksel analiz yapmak oldukça ayrıcalıklı ve zor bir iş. 

Taktir edersiniz ki; sayısal diziliş üzerinden isimler belirleyerek bir şablon oluşturmak ve oynanacak oyunu taktiksel düşünce üzerinden bir değerlendirmeye tabii tutmak nedense yeterli olmamaktadır.  

Futboldaki endüstrileşme süreci futbolu bir oyun olma özelliğinden çıkartıp, ekonomik ilişkilerin işlediği bir alana dönüştürmüştür. Haliyle, futbol anlayışının metalaşması taraftarların beklentisini anlık skor tüketimi üzerine yöneltirken, oyuncuların ve teknik direktörlerin bu alan hizmet etme zorunluluğu gibi bir kimliği de ortaya çıkardı.  

Bu endüstrileşen oyunun yansımaları ülkelerin ve kulüplerin kültürel yapısına göre değişimler göstererek kendi içlerinde bile net belirginleşen ayrımlara neden oldu. Çünkü, futbolun çok kültürlü yönünü yönetmek küresel ölçekte oyunu benimsemekle bir şekil kazanmakta. Bize ait olan ve bizdeki gibi bir takım feodal veya çıkar ilişkilerine dayalı seçimlerin sonucunun kulüpleri getirdikleri nokta ise sürecin artık yönetilemeyecek duruma gelmesidir.  

Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray da tüm takımlar gibi bu süreç içerisinde doğru-yanlış yönleriyle birer pozisyon aldılar. 

Tüm bu yorumun çerçevesinde oyun öncesine dönersek, öncelikli olarak kulübün kurumsal kimliği sayesinde oluşan prensipleri ile bu prensiplerle uyum sağlayacak oyun felsefesine sahip bir teknik direktör ve buna uygun oyuncu seçimi ana menüyü belirleyen temel dayanaktır. Kulüplerimizin bu konudaki tüm seçimleri menajerlere veya bir takım futbol dışı etkilerin gücüne bırakılması aslında sürecin ne kadar sakat yürüdüğünü de göstermekte. 

Pazar günü oynanacak maçta, her iki takım çalıştıkları menajerler üzerinden kadrolarını oluştururken, hocaların bu konuda aldıkları inisiyatif de kulüplerin içinde bulundukları kurguya göre farklılık göstermekte. Beşiktaş bu konuda çok dağınıklık gösterirken, Galatasaray çalıştığı yeni grup ile yüksek maliyetlere ve eklenen borçlara rağmen gayet olumlu işler yapmaktadırlar.  

Şenol Güneş, oyuncu seçimini sadakat üzerinden belirleyen prensiplere sahip bir çalıştırıcı. Antrenörlük yaşamı içinde, kendini sürekli kaygılı ve tedirginlik hissetmesinin yansıması olarak çalıştırdığı takımlarda bunu da çok belirgin kılmakta.  

Gelir gelmez, Josef ve Roiser’i hemen yollamaya çalışması ki Josef konusunda sessiz sedasız başarılı oldu-bu oyuncuları yönetemeyeceği kanısı ile sorun oluşturacağını düşündü. Roiser konusunu da Onur’u Kayseri’den transfer ederek önlem aldı. Umut Meraş tercihinden dolayı Masuaku da bu sürece dahilken, Aboubakar’ın bu konudaki tavrı ve performansı kalmasını sağladı. Kalede Mert seçimi ise, tamamen yönetim ile Ersin arasında yaşanan sorunlar nedeniyle belirleyici oldu. 

Beşiktaş için büyük kazanç ise oyun aklı olan Aboubakar’ın geri dönmesiydi. 

Beşiktaş’ın oyununda, zorunluluktan (!) Saiss’in oynatılmaya başlanmasıyla arka oyun kurgusundaki pas geçişlerinin yüzdesi arttı. Merkeze Amir Hacıahmetoviç transferi, savunmadaki düşük katkısından ziyade, birden ikiye ve ikiden üçe geçişte top kullanma başarısı, öne çıkış için pas yüzdesi ve Beşiktaş’a zaman kazandırması bakımından önemli. 

Fernandes ve Salih’in yüksek tempoda etkili savunma oyunlarına rağmen-ikisinin de 6 ile 8 arasında oyuncusu olması-pas yüzdelerindeki düşük oran nedeniyle ve oyunda çok fazla yan pas oynanması neticesinde üçüncü bölge geçişini engellemekte. Beşiktaş maç başı %53 oranda topa sahip olmakta. 

Beşiktaş 2-1-4-3 dizilişindeki set oyununda, özellikle kutu içine çok az oyuncuyla-2 bazen 3 oyuncuyla girmesi, gol avantajı bakımından ciddi eksikliğe neden oluyor. O yüzdendir ki Beşiktaş’ın maç başına gol beklentisi 1,98, gol ortalaması 1,9 olmakta. Buradaki sorunun çözümünde, Aboubakar’ın gol becerisi ve santrafor oyun kalitesi ile Cenk ve Redmond’un çabuk topu kullanma isteği gol katkısı sağlamakta.  

Beşiktaş’ın orta üçlüsünün oyun temposu ve savunma becerisi topu kullanma yüzdesine göre daha etkili. Galatasaray orta üçlüsü ise topu kullanma becerisi Beşiktaş’a göre etkili olurken, Torreira’nın 6 numara oyunu Amir’e göre daha efektif.  

Beşiktaş’ın 10 numarasız oyunu, Mertens’in 10 numara ve ikinci 9 numara olarak Icardi ile çok iyi partner olması Beşiktaş için en tehlikeli oyun kurgusuna sahiptir. Kerem’in sürekli içeriye toplu ya da topsuz koşuları ikinci bir 10 numaraya geçerken, gol katkısını da arttırmakla birlikte bek oyunun Kerem ile senkronize olmadığından Adekugbe, Boey kadar etkili olamıyor. Bu iki 10 numara oyunu ve Beşiktaş’ın 10 numarasız iki 8 numara oyunu neticesinde Galatasaray’ın rakip sahada %75 pas isabetinin Beşiktaş’ın %72 pas isabet oranı farkının nedenini de açıklamakta.  

Galatasaray sağ kanat oyunu hem Rashica hem de Boey üzerinden fazla sayıda atak yapması, bu kanatta Masuaku’nun topu kullanma becerisinin çok yüksek olmasına rağmen-fiziki olarak hala yeterli seviyeye çıkamaması savunma devamlılığına engel oluşturuyor. Bu kanatta, Cenk’in Boey arkasındaki boşluğu kullanma avantajına rağmen, savunma katkısının kısıtlı olması nedeniyle muhakkak orta alan yardımı yapılması gerek.  

Beşiktaş’ta, eğer oynarsa Onur’un savunma becerisinin topu kullanma göre daha etkili olması iki yönlü oyun için dengeyi bozacak bir durum. Roiser bu kanatta iki yönlü ve ikili oyunu Onur’a göre daha dengeli ve sonuca daha yakın. Çünkü, buradaki Beşiktaş için en önemli strateji Kerem’i o kulvarda 70 metrede oynatmak olmalı. 

Galatasaray’da ise süreci Erdem Timur yönetmekte. Yaptığı transferlerin etkisi Okan Buruk için de büyük avantaj teşkil ederken, Buruk’un, sistem değil de sadece oyuncu üzerinden oluşan antrenörlük anlayışını yapılan transferler sayesinde çok daha kolay uygulamaktadır. 

Özellikle Icardi, Mertens, Torreira ve Oliveira oyunun baş aktörleridir. Bu dörtlüden özellikle ikisinin olmaması durumunda sorun çok büyük hale gelebiliyor. Hele hele Icardi’nin olmaması öndeki santrafor oyunun oluşmamasına neden olduğu gibi, Mertens ve Kerem’i açığa düşürüp, oyunlarını sorunlu hale getirmektedir. 

Galatasaray’ın en belirgin üstünlüğü, set savunmasına karşı üçüncü bölge oyunu çok iyi oynaması ve kendi set savunmasında kaptığı toplarla, oyun aklı olan dörtlüyle birlikte Kerem, Rashica ve Boey’nin de oyuna katılmasıyla karşı atağa çabuk çıkıp sonuca ulaşmasıdır.  

Galatasaray’ın 2-2-5-1 set oyunundaki başarısı skora ve oyuna yansıdığı gibi, lider olmasının en temel nedeni. Özellikle kutu içine sürekli 4 ve 5 oyuncu ile girmesi maç başı gol beklentisini 2,61, gol ortalamasını da 2,3 olarak çok yüksek kılmakla birlikte, Toreira ve Olivveira’nın karşı atakları kesmek için yaptıkları pas araları ve top kapma yüzdesi üçüncü oyunun başarısındaki en temel dayanağıyla birlikte, stoper oyunun bu bölgeye kadar çıkmasının da ana nedenidir.  

Galatasaray’ın 12 maç gol yememesine rağmen en büyük zaafı, Karagümrük maçında olduğu gibi, karşı atakta birden üçe veya birden-iki ve tek transferle üçe geçişlerde-defansta Nelson ve Abdülkerim’in teke tek yakalandıkları pozisyonlarda atağı karşılamakta zorluk çektiklerinden dolayı gol yemeleri kolay olmakta. 

Her şey dönüp dolaşıp elinizdeki kadroyu en efektif kullanacak oyun sitemine gelip dayanmaktadır. Buradaki belirleyici faktörler: Oyuncunun sahip olduğu nitelikleri ile teknik direktörün sahip olduğu donanımlarının senkronize olarak sahaya yansımasıdır. Ama, bu maçta elimizde sadece oyuncu nitelikleri üzerinden alınacak sonuç var.