Google Play Store
App Store
Nurcan Bilge Gökdemir

Nurcan Bilge Gökdemir

nurcangokdemir@birgun.net

Anayasa’nın 160’ıncı maddesine göre Sayıştay, merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının ve mahalli idarelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamakla görevli...

Sayıştay her yıl trilyonlarca liralık hesap ve işlemi denetliyor, sadece geçen yıl denetlemekle sorumlu olduğu kurumların bütçesinin büyüklüğü 8 trilyon lira… Her yıl denetlenmeyenler oluyor elbette ama bu kadar büyük bir bütçeyi kullanan kurumların işlemlerini denetlemek, tespit ettiği aykırılıkları raporlamak ve Meclis’e iletmek ve gerekiyorsa yargılamakla görevli Sayıştay. “Hesap yargısı” olarak isimlendirilen bu kurum salt kendi daireleri aracılığıyla yargılama yapmakla da görevli değil. Türk Ceza Kanunu’na göre suç oluşturan fiillere ilişkin olarak Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunmakla da görevli.

Kamu idarelerinin hesap verme sorumluluğunun gereğini yerine getirmek ve halka ait kaynakların doğru kullanılmasını sağlamak amacıyla denetim yapan bu kurumun AKP iktidarları döneminde sürekli işlevini yitirdiği, sansür kurulu olarak çalışan bazı kurullar aracılığıyla denetçilerin raporlarına müdahale edildiği haberlerini sıklıkla duyuyoruz. Resmi olarak kamuoyuna açıklanan raporlardaki tespitler bile kamu idarelerinde iş bilmezliğin, yaşamın olağan akışında rastlanabilecek hataların ötesinde büyük bir usulsüzlük çarkının döndüğü izlenimi yaratıyor.

Bu yetersiz raporlar bile kamuoyunda  “Peki sonucu ne, hesabı soruluyor mu?” sorusuyla karşılık buluyor.

ADRES SAYIŞTAY

Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın AKP’li eski Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş dönemine ilişkin 2021 denetim raporunda yer alan usulsüzlüklere ilişkin suç duyurusu için "işlem yapılmasına yer olmadığı" kararı bu tartışmaları yeniden başlattı. Savcılık, Aktaş ve diğer şüpheliler hakkında soruşturma yapılabilmesi için Sayıştay'ın suç duyurusunda bulunabileceğini açıkladı. Her yıl yayımlanan raporlarındaki veriler bile rahatlıkla yargılama konusu yapılması savcılık kapıyı Sayıştay adres gösterilerek kapatıldı.

Peki Sayıştay’da süreç nasıl ilerliyor? Savcılık açıklamasına konu olan 2021 yılındaki denetim sürecine bakarak yol almaya çalışalım.

2021 yılında Sayıştay’ın denetimle görevli  olduğu kurumların toplam bütçesi 2.2 trilyon lira ve bunun üçte biri de yerel yönetimlere ait. Denetim raporlarında da 8 bin bulgu yer alıyor.

Bursa Büyükşehir Belediyesi de denetlenen kurumlardan. Halkçı hukukçular denetim sonucunda hazırlanan rapordaki verilerden yararlanarak “Görevi kötüye kullanma” ve “Dolandırıcılık” suçlamasıyla suç duyurusunda bulunmuş. Aktaş döneminde,  ANKA Haber Ajansı’nın haberine göre, sosyal etkinlikler için 83 bin 175 liralık altın, 57 bin liralık Türk kahvesi fincan seti, 91 bin 850 liralık Türk kahvesi satın alınmış, başkanın konuklarına alınan ipek kumaş baskılı tabloya 117 bin 900, muhtarlara dağıtılmak üzere alınan bin 200 adet saate 48 bin lira ödenmiş.  Bursa Festivali, Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali, Karagöz Kukla ve Gölge Oyunları Festivali (3 milyon 997 bin 200 TL), Fotoğraf Festivali (1 milyon 184 bin 755 TL), Makedonya ve Kosova Sünnet Şöleni (240 bin TL) gibi organizasyonlar da genelgeye aykırı olarak düzenlenmiş. Savcılık, bu konularla ilgili suçlamalardan hareketle soruşturmayı açmayı reddetti. İddia edilen suçlar işlendi mi, Sayıştay kendi içinde yargılama yaptı mı, bunların hiçbiri bilinmiyor. Malum soru yeniden gündemde, “Suç varsa yanlarına mı kaldı?”

ÖZGÜR ÖZEL’İN TEPKİSİ

Partisinin adayı Mustafa Bozbey’in seçildiği belediyenin eski dönemine ilişkin bu tartışmalara CHP Genel Başkanı Özgür Özel de “Sayıştay, belediye AK Partili diye suç duyurusunda bulunmamış. Bağımsız yargının mensupları kimin huzuruna gidiyorlarsa ondan çekinip de suç duyurusunda bulunmuyorlar. Normal şartlarda siyasetçiler Sayıştay’dan korkar. Eskiden başbakanlar Sayıştay’dan korkardı. Şimdi de Sayıştay, yürütmenin başından korkuyor” sözleriyle katıldı.

HER ŞEY GİZLİ

“Sayıştay korkuyor mu korkmuyor mu?” bunu bilemeyiz ama denetimin giderek gerçek anlamından uzaklaştığı, bazı AKP’li belediyelerin de uzun yıllardır denetlenmediğini biliyoruz.

“Korkup korkmama” tartışması bir yana iki temel sorunun yanıtı merak ediliyor. Bu sadece bugün merak edilmiyor, her dönem sadece idare ismi değiştirilerek bu sorular soruluyor:  “Sayıştay, raporlardaki tespitler ile ilgili yargılama yaptı mı”, “Suç duyurusunda bulundu mu?” …

Öncelikle şunu belirtelim, artık Sayıştay’ın raporlarında milyarlarca liralık en hafif deyimiyle mevzuata aykırı işlem “Denetim görüşünü etkilemeyecek bulgular” bölümünde yer aldığı için zaten yargılama konusu olmuyor. Sayıştay’ın yaptığı yargılamanın sonuçları kamuoyuna açıklanmadığı için kim yargılandı o da bilinmiyor. Kurumun internet sayfasında yer alan kararlarda kurum ismi belirtilmiyor. Bu nedenle kim yargılanıyor, ne ceza veriliyor, bunlar öğrenilemiyor.

DEV KAMU ZARARI

Ancak genel işleyişi görmek için Sayıştay’ın 2021 yılına ilişkin faaliyet raporundaki veriler bir fikir oluşturmak için yeterli. Bu raporlardan 413'ünün yargılaması tamamlandı. Yargılama yapılan raporlarda 410 milyon 706 bin TL, 2 milyon 177 bin Dolar ve 16 milyon 918 bin Euro’luk kamu zararı tespiti yer aldı. Bunun 750 milyon 805 bin TL ve 614 bin Euro’luk hesap ve işlemin yasal düzenlemelere uygunluğuna karar verildi. 134 milyon 784 bin TL ile 190 bin Dolar ve ve 84 bin 840 Euro’yu da suçlananlar yargılama başlamadan ödedi.

“Sayıştay’da hesap yargılamasına konu edilen aykırılıklar sonucunda tazminine karar verilen tutarlar tahsil edilebiliyor mu sorusunun da yanıtı “Büyük ölçüde hayır”… Örneğin 2021 yılında tazminine karar verilen tutarın sadece sekizde biri tahsil edilebildi.

Sayıştay içindeki işler böyle, peki savcılıklara suç duyurusunda bulunulup sorumlulardan hesap soruluyor mu derseniz. bunu yanıtı da faaliyet raporunda yer alıyor, sözkonusu yılda sadece 11 konu hakkında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunuldu. Sonraki yıllarda bu suç duyurusu sayısı ikiye kadar düştü.

Görünen o ki kamu kaynaklarının kötü kullanımı sadece son günlerin moda konusu “israf”la sınırlı değil. Sayıştay raporlarında milyonlarca lira ile ifade edilen kamu zararına işaret ediliyor. Sınırlı verilere karşın bile bu gizlilik ve sürece ilişkin rakamlar sonrası vergisini ödeyen her yurttaşın “Çalınan çalanın cebinde kalıyor” demek hakkı. Kamu zararı tespitiyle yapılan hesap yargılamasının sonuçları gizli oldukça bu her zaman söylenebilir. Cumhuriyet Başsavcılıklarına iletilenlerin sayısı da ortada…