Venezuela, beyaz kumsallı ve mercan kayalıklı 2,800 km uzunluktaki Karayip kıyı şeridiyle övünüyor. Bu plajların önemli bir kısmı başkentten birkaç saat uzaklıkta; bu nedenle hafta sonu kaçamağı ulusal bir tutku haline geliyor.

Caraquenos yani Karakaslılar modern başkentleriyle gurur duysalar da hafta sonu, vakti ve parası olan herkes için kentten ayrılmak anlamına geliyor. En yakın seçenek, Karakas'ın merkezinden kısa bir otobüs yolculuğuyla ulaşılan ve Venezüelah-ların, başkenti denizden ayıran dağlar üzerideki ormanlık alanda yürüyüş yapabildikleri Avila Ulusal Parkı. Ancak Avila, plajların çekiciliğiyle başa çıkamıyor. Venezuela, beyaz kumsallı ve mercan kayalıklı 2,800 km uzunluktaki Karayip kıyı şeridiyle övünüyor. Bu plajların önemli bir kısmı başkentten birkaç saat uzaklıkta; bu nedenle hafta sonu kaçamağı ulusal bir tutioı haline geliyor. Hafta sonu bu plajlardan herhangi birine gittiğinizde güneş altında keyif çatan kalabalık çiftler, aileler ve arkadaş karşılaşıyorsunuz. Keyif çatma meselesini çok ciddiye aldıklarını söylemeliyim. Kendilerini gün boyu idare edecek kadar rom ya da birayla dolu büyük buz kutuları, plastik şemsiyeler ve açılır kapanır sandayelerle donanmış olarak yola çıkıyorlar. Tek sorun binlerce plaj yolcusunun pazar öğleden sonra Karakas'a geri dönüşü. Saatlerce beklenilen otobüs kuyrukları ve şehrin her yanını saran trafik bir kabus.

Şehir hayatı ve plaj yaşamı Venezuela'nın belirleyici kültürü olmasına rağmen bütün öykü bundan ibaret değil. Karakas'ın devrimci kargaşasının ve plajların ağır içkili, her türlü cinselliği açıkça dile getiren yüksek sesli müziğinin dışında daha başka muhafazakâr bir Venezuela da var. Venezüela'nın savanlarının ortasında Los Lla-nos'da bir sığır çiftliğinde yani bir hato'da hafta sonunu geçirmek üzere aldığım bir davet sayesinde bu daha muhafazakâr yaşamı görme fırsatım oldu.

Ülkenin üçte birine yayılmış olan ve And dağları ile Orinoco nehir yatağı arasında yer alan bölge ülkenin et gereksinimini sağlayan sığır çiftlikleriyle kaplı. Burası Amerika'daki karşılıkları gibi karakteristik blue jean ve geniş kenarlı şapkalardan giyen Venezüela'nın sığır çobanlarının yani llaneros'un yaşadığı yer. Dörtnala giden bir atın sırtında bir boğayı kuyruğundan yakalayarak yere yıkmaya çalıştıkları ve adına coleo denen bir tür rodeo yarışı yapıyorlar. Los Llanos aynı zamanda Jo-ropo müziğinin de merkezi. Bir arp, bir gitar ve mara-kasm eşlik ettiği bir şarkıcının söylediği bir tür folk müziği. Los Llanos aynı zamanda Başkan Hugo Cha-vez'in de memleketi. Chavez, çiftlikten bir kaç mil uzakta olan Barinas kentinde doğmuş, şimdi bu kentin Valiliğini babası yapıyor.

Çiftlik masallardaki gibi. Birkaç bina, 5 çiftlik işçisi için temel yaşam konforu sunuyor ancak hato'nun ortada olmayan sahipleri için tabii ki çok daha lüks bir yerleşim var. Toprak çim ve çalıyla kaplı. Dağınık ağaçlar, dümdüz savanlar arasında tek gölgelik alan. Ağaçların arasında maymunlar geziniyor, gökyüzünde ise parlak renkli kuşlar. Çiftlik işçilerin otlamak için çıkarttığı beş yüz sığır haricinde bomboş. Sığırları otlatmak üzere sığır çobanlarıyla beraber at sürüyorum ve çiftlik hakkında bilgi alıyorum. Ziyaretim sırasında her şey sakin olmasına karşın yakın zaman önce sığır çobanlarıyla sığırları çalmaya gelen silahlı adamlar arasında çatışmalar olduğunu öğreniyorum. Geçen yıl bu açıdan çok kötü geçmiş, ortalama her akşam bir sığır çalınmış. Bunları hatırlatan tek şey silahlı çatışma sırasında öldürülen bir adamın tö-rensiz gömüldüğü mezar. Evsahibim vurulma veya silahlı bir sığır hırsızını vurma konusunda ikircikli. Sığır çalma girişimlerinin yanısıra onu ve arkadaşlarını bekleyen bir diğer tehlike çiftlik sahibi ve çalışanlarının fidye için kaçırılması. Bunun Los Llanos'un doğal yaşamı olduğu söyleniyor bana.

Çiftliğin bazı kesimleri topraksız aileler tarafından işgal edilerek darı ve mango yetiştirmek için kullanılıyor. Sığır hırsızlığı konusunda hassas olan sığır çobanları, toprağın işgal edilmesine fazla aldırmıyor. Bu ailelerin yaşamlarını sürdürebilmek için başka seçenekleri olmadığını ve zaten toprağın da kullanılmadığını söylüyorlar. Bu adamlarla aileler arasındaki ilişki iyi, hatta çiftlikte çalışan ücretii yardımcılıklardan biri için bu ailelerin çocuklarından birini işe almışlar.

Sığırları içeri soktuktan sonra çalışanlarla birlikte yemeğe kalıyorum. Pilav eşliğinde kızarmış et, çiftlik çalışanlarının hemen her günkü yemeği ama menüdeki çe-şitsizlik onları rahatsız etmiyor. Mevsiminde menüye mango da kattıklarını söylüyorlar. Bu adamlar çiftlikten hiç ayrılmıyor, çiftliği korumak için oradalar. Bütün güçlüklere karşın hiçbiri şikâyetçi değil. Hayatları boyunca bu işi yapmışlar ve ne zengin patronlarına ne de toprağı işgal eden topraksız ailelere karşı bir düşmanlık beslemiyorlar. Aynı şekilde kullanılmayan toprakları topraksız köylülere dağıtmayı hedefleyen toprak reformu karşısında da duyarsızlar. Belki de devrimden sekiz yıl sonra bu reformun hâlâ gerçekleşmemiş olması ve Chavez'in doğum yerinde bile çok fazla değişiklik olmaması onları kuşkuculuğa itiyor.