Türkiye’nin “iki güzide alimi”nin kapışması gittikçe keyifli bir hale geliyor, bilmem farkında mısınız. Her iki zatı da yakından takip ederim ben. Her ne kadar izleyeni keyiflendirseler de gülüp neşelenmek için takip ediyor değilim tabii. Attıkları adımları bile kaçırmamaya çalışırım. Çünkü bu iki değer, yani Ali Rıza Demircan ile Cüppeli Ahmet, ileriki yıllarda mutlaka “ibreti alem” için bilinmesi, unutulmaması gereken şahsiyetler.
Her şeyden önce akıllarını cinsellikle bozmuş tipler olması hasebiyle ilginçler. Saplantı boyutunda bir düşkünlükleri var konuya. Ahlaki içerikli öğütlerinde mutlaka değindikleri başlıca konu cinsellik, seks oluyor. Ahlakı tek bir olgu üzerinden anlatmak gibi bir tutumları var. Şöyle ya da böyle bir olgu olarak seks, muhteremlerin hayatlarında çok önemli yer tutuyor.

Malum Seks sözcüğünü Romalılara borçluyuz. Edebiyatta ilk kullananın da Çiçero olduğunu söylerler. Ama ne Romalılar ne de Çiçero herhalde bu zatlar kadar konu etmemişlerdir cinselliği/seksi. Yazdıkları çizdikleri ortada çünkü. Hemen belirteyim ben bu konuların konuşulmasına karşı olmak bir yana okullarda cinsellik derslerinin olmasını savunan biriyim. Dolayısıyla muhteremlere itirazım konuşmaya bayıldıkları bu konular üzerine değil.

Öncelikle, çok pespayeler. İtirazım bu. Cinselliği, seksi, insan doğasına aykırıymış gibi gösterme tutumları pek bir zavallıca ama üzerine günah inşa ettikleri bu olguları aslında “helal” hale getirildiğinde tadı çıkarılacak “zevk unsurları” gibi ele almaları da ayrıca büyük bir ikiyüzlülük.
Son kapışmaları oral seks üzerine. Bu iki “değerli alimden” biri olan Ali Rıza Demircan “ileri derecede oral seks”i haram kabul ediyor, biliyorsunuz. Cüppeli Ahmet de bazı mezheplerin konuya hiç de haram olarak bakmadıklarını ileri sürüyor. Bu nedenle aralarında büyük tartışma var. Memlekette yazılabilecek en müstehcen kitabı yazmış bulunan Demircan’ın “ileri derecede oral seks” tanımı başka bir mesele, ama konunun gerçekten uzmanı olan o. Bence de neyin haram olup olmadığını o daha iyi biliyor. İslam’da Cinsel Hayat adlı, her evde mutlaka bulunması gereken (bende elbette var) porno tadındaki kitabında erkeklerin cennette sürekli ereksiyon halinde olacaklarını bilip yazmış biri olarak ileri derecede olsun ya da olmasın oral seksin haram olduğunu onun daha iyi bildiğine inanıyorum. Onun derdi mümin ile müminelere, helal/haram açısından hangi seksin yakışıp yakışmadığını anlatmak. O kitabını alın mutlaka, almadıysanız. Yani önemli bir misyonu var.
Ali Rıza Demircan işte bu misyonundan ötürü, bizim, Aiskhines’imiz sayılır. Bu zat da yaşadığı antik dönem Atinası’nda, Atinalılara hangi seks yakışır hangisi yakışmaz diye kafa yormuş, sonunda yapılacaklar/yapılmayacaklar listesi hazırlamış biridir.

Bu zatları (benzerlerini de) izlememin asıl nedenini söyleyeyim. Ahlaka çok önem veren bu tipler, kendilerini yalanlar bir biçimde üstelik, sürekli ahlaksızlık üretiyorlar. Meselelere ahlak zaviyesinden yaklaşmayan biri olarak belirtiyorum; Dinci Ahlak, Genel Ahlak’a karşıdır. Çünkü “Genel Ahlak”ın asla mesele yapmadığı, yapmayacağı konuları en pespaye biçimde dile getiriyor dinciler. Biri, hatırlarsınız, “cünup olan asker şehit olur mu?” sorusuna uzun uzun cevap vermişti televizyonda. Genel Ahlak bu soruyu bilmez bile. Bir başkası “kızlı erkekli okumak fıtrata aykırıdır” dedi örneğin. Bu, bir “sorunsal” olarak ancak ‘Dinci Ahlak’ın konusu olabilir. Sıradan ahlak sahibinin aklına gelmez. En faciası da Alparsan Kuytul adlı bir diğer muhterem hocanın “annemizin çıplak dizinden bile etkilenebiliriz” demiş olmasıydı. Genel Ahlak’ta, bin yıl düşünülse konu edilecek bir şey değildir bu.

Genel Ahlak’a göre “Ayıp” ile “Günah” arasında doğrudan bir bağ yoktur. Her ayıp günah değildir bir kere. Cinsel ilişki, öpüşmek, koklaşmak varsayalım ki ayıp ama bunlar asla günah olmaz. Ancak Dinci Ahlakı, öğütlerinin, fetvalarının gücünü arttıracak bir araç gibi görür günahı. Dolayısıyla en zararsız insan faaliyetleri, el ele tutuşmalar, dövme yaptırmalar, küpe takmalar, erkeklerin saç uzatmaları, kadınların saçlarını kısa tutmaları farklı seviyelerde günah kategorisine girer. Tüm bunlara karşı olmada, bunların günah sayılmasında Jinefobi’nin de (kadın korkusu) etkisinin olduğu bir gerçektir. Dolayısıyla Dinci Ahlakı varlığını cinselliğe borçlu. Bu alanla en çok içli dışlı olan Dinci Ahlak’tır. Baktığı her yerde, her şeyde, yaşlı, genç, hamile kadında, küçücük kız çocuklarında, nihayet “anne dizkapağı”nda cinsellik gören odur.
Ne kadın ne erkek olan, sadece çocuk olanların bedenlerinin tahrik edici olabileceğine inanmak elbette ciddi bir akıl yanılsaması. Akıl yanılsaması kaynaklı tutumlar ahlaklı ya da ahlaksız diye ele alınamaz tabii ama bunlar meseleye “ahlak” açısından yaklaştıkları için ben de bu taraftan bakarak diyorum ki, bu adamlar en hafif deyimiyle ahlaksızlar. Ne yapacağız peki?
Çok basit; Dinci Ahlak’a/ahlaksızlığa karşı, Genel Ahlak’ı savunacağız.
Var mı başka çaresi?