Dış politikadaki ‘U dönüşü’nün nedenleri?
Bayram değil seyran değil, AKP neden rotayı değiştirdi?
Yeni Osmanlıcılığın iflası: Dış politikadaki baş döndürücü gelişmeler dikkat çekici. Peş peşe gelen, yandaşların “bahar havası” olarak duyurduğu manevralar içeride ve dışarıda yaşanan sıkışmanın çırpınışları. Bir kez daha şapkadan tavşan çıkarmayı uman, yönetme kapasitesini kaybeden iktidarın içerideki ‘cilalı paketler’e benzer dış açılımları, on yıllık kesitte izlenen politikanın iflasının kabulü aynı zamanda. Bütün bölgenin istikrarsızlığa sürüklendiği Arap Baharı olayları onuncu yılını geride bırakırken yeni Osmanlıcı heveslerin her cephede hüsranla son bulması, siyasal İslamcı yönetime mecburi “U dönüşleri” yaptırdı. Suriye’deki sıkışmışlık ve Libya’da oluşan yeni denklem maceracı politikaların raf ömrünün dolduğunun göstergeleri.
Biden etkisi: AKP’nin bölgesel politikalardaki bütün bu “U dönüşleri”nde Biden yönetimindeki Amerikan emperyalizminin şekillenmeye başlayan Ortadoğu politikalarının etkisi yadsınamaz. ABD’nin Ortadoğu politikasındaki değişim işaretleri bölgede taşları yerinden oynatırken aylardır Biden’dan gelecek telefonu bekleyen Saray yönetimi, “Bizim bu ülkelerle çözülmeyecek sorunlarımız yok” açıklamaları yaptığı Mısır, BAE, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle temasa geçerek kurulmaya çalışılan yeni bölgesel denklemde yer alma arayışında.
Katar’ın cepheden kopması: Yeni Osmanlıcı iktidarın Ortadoğu’daki “U dönüşü”nün gözden kaçan ayrıntısı Katar’da gizli. Mısır ve Körfez Arap ülkeleriyle yaşanan yumuşamanın belirleyici unsuru, Ankara’nın sıkı ilişkide olduğu Katar’ın yaşadığı teslim bayrağını çekmesi oldu. Haziran 2017’de Suudi Arabistan ve BAE başta olmak üzere Körfez ülkeleri, Müslüman Kardeşler ve İran’la olan ilişkilerinden dolayı Katar’a yönelik ambargo başlattı. Katar’ın anlaşması sonrası ocak ayında ambargo kaldırıldı. AKP ile birlikte İhvan’ın sponsorlarından olan Katar’ın ABD destekli Suudi-BAE-Mısır hattına yanaşması sonrası en büyük bölgesel partnerini kaybeden AKP iktidarına manevra yaptırdı. Katar Emirliği, Körfez ülkeleri ve İsrail ile “barışınca” AKP de dümeni indirdi. Özetle Katar yenilince AKP de yenildi.
İhvancılığın ıskartaya çıkması: Siyasal İslamcılığın her türlüsü kaybetti. Bölgenin geleceğinde “ılımlı”sından “radikal”ine siyasal İslamcılığın her türlüsüne yer yok. IŞİD askeri olarak tedavülden kalktı, El Nusra ve türevi örgütler İdlib’e sıkışıp kaldı. “Ilımlı” olarak pazarlanan İhvan modeli de zemin kaybediyor. AKP’nin sık sık Türkiye’de ağırladığı İhvan’ın Tunus kolu Ennahda’nın lideri Raşid Gannuşi’nin Mayıs 2016’daki ‘siyasal İslam’dan vazgeçiyoruz’ itirafı sonun başlangıcıydı. Yönetici zümrelerin dayatmalarına rağmen Ortadoğu Arap coğrafyasında dindarlık azalıyor, halklar sekülerleşme istiyor.
Libya ve Doğu Akdeniz’deki yalnızlık: Libya ve Doğu Akdeniz cephelerinde yalnızları oynayan AKP hükümeti oluşan yeni denklemler ışığında alan kapmak için ittifak yapısını genişletmek zorunda kaldı. Libya’da BM öncülüğünde çatışan tarafların onayıyla kurulan “Geçici Birlik Hükümeti”nin ülkeyi 24 Aralık’taki seçime götürecek olması sonrası Trablus’ta yeni bir denklem ortaya çıktı. Mısır inisiyatifi ele alırken Ankara’nın Kuzey Afrika sahasında mevcudiyetini sürdürmesi için yeni bir açılıma ihtiyacı vardı. Aynı şekilde Doğu Akdeniz enerji paylaşımı mücadelesinde de Mısır ile yapılacak bir uzlaşı/anlaşma yeni bir oyun kurulmasına yol açacaktı.
Firavun Sisi’ye olan ihtiyaç: Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu geçen haftaki “Kahire açılımı”nda sarfettiği “Mısır, Arap dünyasının beyni ve kalbidir” sözleri bir gerçekliğin teslimiydi. Temmuz 2013’teki Sisi’nin Müslüman Kardeşler iktidarına yönelik darbe sonrası ilişkilerin koparıldığı Mısır, Libya’dan Doğu Akdeniz’e bölgesel bütün sorunlarda kritik bir aktör. Diplomatik düzeyde başlayan temaslar Doğu Akdeniz’de yeni bir haritanın da oluşmasına vesile olacak. Yavaş yavaş görüşerek, bir yol haritası belirlenecek olması, diplomatik düzeyde temasın başlaması bir ihtiyacın sonucu.