Don

Vardır Anadolu’da bu tür laflar. Çapı, kapasitesi belli tiplerin iddialı atıp tutmalarına inanmayanlar “daha donunu bile bağlayamaz bu” deyip geçerler. Bu “don bağlayamama” dedikleri muhatabın ne kadar beceriksiz olduğunu belirtir. Buradaki “bile” kıyaslamada en basite vurgu yapar. “Donunu çekememek” vardır bir de. Bunların ikisi de kişinin “kendine faydası” olmama haline vurgu amaçlıdır.

Aceleciliği, tartıp ölçmemeyi, hesap, kitap yapmamayı da “doğmamış çocuğa don biçmek” olarak değerlendirirler. Kafası karışık, hareketleri tutarsız olana da “donunu başına giymiş” denir, ne yaptığını bilmeme halini belirtmek için. “Donunu çeke çeke gitmek” vardır bir de. Kişi, her ne halt yediyse, karşındakiler, içine düştüğü mahcubiyeti böyle ifade eder onun. İyi de gider doğrusu. Bir kötülük yok bu ifadede. “Don gömlek kalmak” da ne anlama gelir söylemeye gerek yok. Dileyen daha başkalarını da bulabilir, benim aklıma bir çırpıda gelenler bunlar.

Donla ilgili dünya kadar vecize, ifade, cümle duyduğumu/bildiğimi sanırım. Ama ben birisini aşağılamak ya da küçümsemek için “bu bir çocuğun donunu bile indiremez” sözünü hiç ama hiç duymadım, bu yaşıma kadar. Bu belki de sapıkların kendi aralarında beceri ölçüsü olarak kullandıkları bir kıyaslama ifadesidir, kim bilir. Kuşkusuz kapalı grup literatürüne aittir, kamusal alanda bu kadar rahat dile getirilemez çünkü. Yani her beceriksiz için söylenecek bir laf değildir bu. Ama o küçücük çocuğun eline tutuşturdukları “hükümeti indireceklermiş. Siz benim donumu bile indiremezsiniz” pankartını akıl edenler sözüm ona ülkenin muhaliflerinin ne kadar beceriksiz olduklarını bu rezil cümlelerle anlatmakta ahlaki bir sorun görmemişler. O sefillerin “çocuk donu indirmeyi” bir beceri gibi gördükleri belli. Bir çocuğun donunu annesi, babası indirir oysa o da belli bir yaşa kadar. Sonrasında elbette kendisi yapabilir bunu rahatlıkla.

Bir çocuğun aklına büyüklerin becerisini anlamak için kendisinin donunu bağlamayı becerenler ya da beceremeyenler diye ayrım yapmak gelmez. Bu, kafaları gidik, pedofil eğilimli yetişkinlerin marifetidir olsa olsa. O pankartın yanında sırıtarak duran sefiller farkındalar mı acaba o çocuğa “donumu en iyi şu yanımdakiler indirir” dedirttiklerinin? İnsan bunun neyiyle öğünür?

Bu Don bildiğimiz anlamıyla Don değildi önceleri. Bir dolu eski şiirde de rastlamışızdır. Aslında elbise demek. “Dondan dona girmek” ifadesinden anlatılmak istenen, “kılıktan kılığa girmek” demektir herhalde, başka ne olabilir? Elbise anlamında kullanıldığının küçük bir kanıtı sayılmalı bu. Çocukken ayıp ne kadar kelime, kavram varsa, yer almış mıdır, söz etmiş midir diye sözlük okurdum ben. Birçoğumuz yapmışızdır. En ayıp kelimeler için diyorum, dikkat buyrun. Çocukluk işte. En olmadık kelimeleri aradım, bulduklarımın gerçek anlamını öğrendiğimde de hayretler içinde kaldım. Günümüz argosunda en kaba haliyle erkek cinsel organı için kullanılan o sözcüğün “asker” anlamına geldiğini öğrendiğimde pek bir tuhaf olmuştum. O nedenle severim kelimelerin serüvenini. Don’un Şemseddin Sami’nin sözlüğünde elbise anlamına geldiğini anımsayışım bu yüzden işte. Kutadgu Bilik’te de öyle geçer. Yunus Emre, Don’u, ten anlamında kullanır örneğin. “Beni ŝorman bana bende değilem/ Suretim boş gezer dondan içeri” dizelerindeki Don bu anlamdadır. Ne zaman bildiğimiz anlamdaki Don’a dönüştü bilmiyorum. Ama artık o bildiğimiz anlamıyla yaşıyor bu eski sözcük. Bir iç çamaşırı yani. Bizi örten giysilerin en mahremi olduğu da malum. Dolayısıyla bu sözcükten söz ederken edep; erkan aranır. O küçücük çocuğun eline pankart tutuşturan sefillerde aransa da bulunmayacağı kesin olan erdemler yani.

Bu dinci tayfada don bir takıntı aslında. Pankarttaki hali en rezili ama bu dinci takımının don muhabbeti yeni değil. Necip Fazıl Kısakürek adlı şairleri de severdi bu tür sözüm ona benzetmeleri. “Sahte bir evliyanın ben evliyayım diye dolaşması, hayzlı bir kadının damda donunu sallayarak gezmesine benzer” gibi bir lafı vardır. Hayz regl demek, bu arada. Birilerinin Sultanı Şuara (Şairler Sultanı) ilan ettiği zatın yaptığı benzetme, kelalaka olması bir yana çok da iğrenç. Bayılıyorlar bu laflara.

Ama en rezili o pankarttakidir kabul edelim ki. Çocuk tacizlerinin tavan yaptığı, küçük çocukların cinsel fantazilere alet edildiği ülkemizde bu rezil pankarttaki ifadelere çocuklara yönelik cinsel arzuyu doğal bulduğunu açık açık yazan gülaygöktürkler aldırmaz ama biz aldırırız. “Çocuk donu indirmek” ne demektir? Hangi anlama gelir bu? Bir yetişkin bir çocuğun donunu neden indirir? Neresinden baksam, kendi adıma, masum bir anlam çıkaramıyorum.

Düşün çocukların yakasından” diye bağırsam diyorum ama anlamı olmayacak biliyorum.

Eli, masum yavruların “yakasında” değil ki sapığın.