Aslında Türkiye’deki son gelişmelere bakınca, hem yazılacak çok fazla malzeme olduğunu görüyorum. Hem de “ bu kadar kötü gidişatın hangisine dokunmalıyım” diye düşününce, canım hiçbir şey yazmak istemiyor. Ülke benzeri olmayan bir hızla yokuş aşağıya gidiyor. Karşı duvara çarpmaya az zaman kaldı… Ama çoğunluğun umurunda bile değil!.. Bu moralsizlik içinde “Çalakalem” bir şeyler yazmaya karar […]

Aslında Türkiye’deki son gelişmelere bakınca, hem yazılacak çok fazla malzeme olduğunu görüyorum. Hem de “ bu kadar kötü gidişatın hangisine dokunmalıyım” diye düşününce, canım hiçbir şey yazmak istemiyor.

Ülke benzeri olmayan bir hızla yokuş aşağıya gidiyor. Karşı duvara çarpmaya az zaman kaldı… Ama çoğunluğun umurunda bile değil!.. Bu moralsizlik içinde “Çalakalem” bir şeyler yazmaya karar verdim…

***

İktidar 16 yıl boyunca bağlı olduğu üst akıl yönlendirmesiyle Türkiye’nin tarım politikasını yok etmekle meşgul.

Cumhuriyetin ilk yıllarından beri büyük titizlikle kurulan tarım sektörü bir anda tekellerin eline verildi. Devletin tarım ve tarıma dayalı kalkınma modeli yok edildi. Daha fazla üretmek ve üretilenin daha değerli olmasını sağlamak adına kurulan “kooperatifler Birlikleri” işlevsiz bırakıldı. Sistemli olarak tohumdan başlayarak tarımsal üretim girdileri üzerinde oyunlar oynandı. Kamu çıkarı düşünülmedi, kişiler ve tekellerin taleplerine uygun faaliyetler sürdürüldü. Tarım Bakanlığına bağlı tohum ıslah ve üretim kurumları önce özel sektöre peşkeş çekildi, sonra yerli tohum kullanılması yasaklandı. Çiftçi artık tekelci sermayenin peydahlattığı hibrit tohumları toprağına atmak zorunda! Anadolu toprağı ve iklimine uygun olmayan bu tohumlardan alınan verimin tartışılması bir yana, mutfak kültürümüzle bağdaşmayan yeni tarım ürünlerin kullanılması da dolayısıyla, pazarlanması da zorlaştı…

***

Ama asıl sorun,  uluslararası tekellerin bize kakaladığı tohumların genleriyle oynanmış olması!.. Bu durum bir yandan halk sağlığı için ciddi tehlike oluştururken, diğer yandan zayıf, dirençsiz ve hastalıklı nesillerin var olmasına neden olacak!..

***

Beri yandan; çiftçinin en önemli girdileri olan mazot, gübre ve tarımsal ilaçların neredeyse tamamının ithal edilmesi, ülkedeki var olan eser miktardaki üretimlerinin de zorunlu olarak kısıtlanması, Türk lirasının her değer kaybedişinde bu girdilerin fiyatlarını orantısız bir şekilde artmasına neden olmaktadır. Üretim maliyeti aratan, artık mafyalaşan aracılar marifetiyle ürününü değerinin çok altında satmak zorunda kalan çiftçi, hızla fakirleşiyor. Bu düzene dayanamayan çiftçilerin çoğunluğu üretmekten vazgeçiyor. Artık tarlasına, bağına, bahçesine bakmıyor. Toprağı yok pahasına satıyor. Toprak ya uluslararası büyük sermayenin eline geçiyor. Ya da Kentleşme alanına yakınsa imara açılıyor. Böylece tarım alanları hovardaca yok ediliyor.

***

Çiftçiyi ayakta tutan Ziraat Bankası, iktidarın yandaşlarına para yetiştirmeye çalışan bir kurum haline dönüştürüldü. Artık çiftçinin bankası değil!.. Bakmayın her seçim öncesi açıklanan “ yeni krediler dağıtılıyor” mesajlarına, hepsi aldatmaca… Üreticinin can simidi olan “Tarım kredi kooperatifleri” de etkisiz bırakıldı. Üstelik yüksek faiz alan bu kooperatifler, çiftçiyi adeta sömüren tefecilere dönüştü. Çiftçinin tek Finans kaynağı haldeki komisyoncular kaldı. Üretici/komisyoncu düzeni de tamamen vicdani ilişki ile ayakta duruyor.

***

Günümüzde tarım sektöründe üretici 2 milyon insanın kaldığı biliniyor. Çelişkiye bakın; 80 milyonluk Türkiye’de 2 milyon üretiyor. Onlarda açlığa mahkûm edilmiş.Eğer tarla ya seralara giderseniz Suriyelilerin dışında orada üretim için çalışan 35 yaşın altında kimseyi bulamazsınız.

***

Şimdi pahalı olan sebze ve meyvalı almayın diyen şaşırmış bir zihniyet var. Pahalılığın sebebi üretici değil, “Pahalı olan malı almayın” diyerek teşvik ettikleri AVM’lere talimat verenlerdir. Bu gidişat yakında hepten tarımsal üretimin duracağının görüntüsüdür.

***

Tarımın bu hale gelmesinin tek sebebi siyasi yönetimlerdir. Bilinçli olarak tarım çökertilmektedir. Tarım dışına çıkarılan vasıfsız ve en ucuz iş gücü olan bu insanlar, ekonomiyi ayakta tutan inşaat sektöründe sömürülüyorlar.

***

Buğdaydan, samana, domatesten, elmaya varıncaya kadar, Türkiye artık temel gıda maddelerini de ithal etmektedir!. Adeta düşmanca bir anlayış tarımı yok ediyor!..

***

Türkiye yönetilemiyor!..  

En azından aç kalmamak için yerel seçimlerde akıl ve vicdanla oy kullanalım…