Duygu Asena’nın doğum günü
 
Bir süre önce (30 Temmuz 2006) bizi bırakıp giden Duygu Asena’nın bugün doğum günü… 19 Nisan’da İstanbul’da dünyaya geldi Duygu. Yılını bilmiyorum. Zaten o da “bilmememin” doğru olduğuna inanıyordu. Duygu nitelikli bir erkeğin bu konuda nasıl olması gerektiğini anlatırken şöyle derdi:

-Centilmen bir erkek çevresindeki hiç bir kadının doğum günlerini unutmayan, doğum tarihlerini ise katiyen hatırlayamayandır!

O yüzden biz 19 Nisancıyız…

Bizi bırakıp giden dostlarımızı ölüm tarihleri yerine doğum günlerinde hatırlamak, onların varlıklarını hissetmek için daha anlamlıymış gibi geliyor. Duygu’nun çok sevdiği bir tanecik kardeşi İnci Asena bu akşam Duygu’nun bir grup arkadaşıyla ablasının doğum gününü kutlayacak. Tarih de 19 Nisan olduğuna göre hep birlikte şöyle diyeceğiz:

-İyi ki doğdun Duygu!

  ***

Bir öğretmen, bir öğrenci, bir veli

Kartal Cumhuriyet Savcılığı’na diye başlayan dilekçenin içinde büyük bir hayal kırıklığı yer alıyor. Küçükyalı Halit Armay Lisesi öğrencisi D.Ç. matematik dersinde elindeki küçük kağıt üzerine yazılı şiir yüzünden öğretmeni (M.İ. S.) tarafından arkadaşlarının önünde azarlanıyor:

-Kızım sen lezbiyen misin?

Şiirin bir başka kız öğrenci tarafından yazılıp, verilmiş olması öğretmen tarafından böyle yorumlanıyor!!!

Bu durumun okul müdürü tarafından öğrenilmesi üzerine kız öğrenci için kabus başlıyor. Matematik öğretmeni, öğrencisini kenara çekip “sen kendine başka sınıf ara” dedikten sonra bir de ilave yapıyor:

-Hatta başka okul arasan daha iyi olur!

Durumu öğrenmek için okula giden veli ise aynı öğretmen tarafından okul dışına davet ediliyor, dövüşmek üzere!?!

Çocuğunu devletin eğitim kurumuna emanet eden veli çareyi yargıda arıyor şimdi…

Bilgisayarlı eğitim başlayalı yıllar oldu, şimdi tablet dönemine geçiliyor. Ama kafaların değişmesi kolay olmuyor.

 
 ***

BirGün’ün 9. yaş kutlaması

Pazartesi günü akşamı (16 Nisan) Mecidiyeköy’deki BirGün binasının küçük avlusunda toplanıp, sıcak dostluk havasını soluyarak gazetenin 9. yaşını kutluyoruz.

Ben Taksim’de sanatçı Haluk Çetin’le buluşup öyle geldim. İlker Yaşar (nasıl olduysa bilgisayarın başından kalkmış) konukları karşılıyor, İbrahim Aydın’la birlikte… BirGün mutfağının motoru gençlerle tanışıyoruz. İmzalarından dolayı isimlerini biliyoruz ama yüzlerini çıkartamıyoruz. Küçük servis masasının başında Metin Kılıç, her zamanki gibi BirGün tayfasının beslenme sorununu çözüyor. İkramlar gazetenin dost halkasından Sevinç Erelen’den… Eşi Dr. Ferda Erelen bağlamasıyla mini bir konser veriyor.

Protokol da yerinde hani… ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi, usta tiyatrocu ve BirGün yazarı Zafer Diper, bir başka alanın ustası belgesel sinemacı ve gazetenin yazarı Enis Rıza, Barış Meclisi’nden Hakan Tahmaz, DİSK’i temsilen Basın Yayın Müdürü Fahrettin Erdoğan, BirGün sinema yazarı Zahit Atam 9. yaş günü konukları arasında yer alıyor…

En anlamlısıysa İnşaat İşçileri Derneği Girişimi’nden gelen Mustafa Adnan Aykol ve arkadaşlarının şıklığı… İşçi sınıfının vefasını göstererek İlker Yaşar’a bir buket çiçek armağan ediyorlar, gazetenin 9. yaşı için…

***

Budepeşte’te şiirli eylem

BirGün bahçesinde başka dostlarla da karşılaştık. Dr. Sadrettin Apaydın, iki gün önce Macaristan’da olduklarını anlattı:

“11 Nisan 1905’de Budapeşte’de doğan Jozsef Attila; çileli ama onurlu ve etkili bir yaşam sürmüş. Macaristan’ın toplumcu şairlerinden olan J. Attila’yı; Türkiye’den turist olarak giden 20 kişilik grubumuzla, şiirleriyle anmak istedik. 14 Nisan 2012’de saat 14:00’te parlamento binasının yanında Tuna nehrine bakan heykelinin yanındaydık. İçerisinde mikrofon sistemi olan yanları açık iki çadırda şiirler okuyan Macarlarla karşılaştık. Onlarla selamlaşarak J. Attila’nın etrafını çevreledik. Ben kısaca grubumuza şairimizi tanıttım. Arkasından Kemal Özer’in ‘Temiz Yürekli’ kitabından Metin Demirtaş’ın ‘Attila Jozsef’le Tanışma’ şiirini okudum. Benden sonra Salih Çardak’a kitabı verdim. O da ‘Kalabalık’ şiirini okudu.”

Şiirin evrensel sıcaklığı bir anda büyük bir dayanışmanın içini doldurabiliyor. Heykelin yanındaki çadır bir eylem üssüymüş meğerse… Yeni Macar hükümeti, bütün işlerini bitirmiş devrimci şairin heykeline gelmiş!

Jozsef Atilla’nın heykelini, bulunduğu yerden kaldırıp kentin arka taraflarında bir başka yere koyma kararı almış. O çadır ve çadırın etrafındakiler de bu vefasızlığa karşı çıkan Macarlar… Dr. Apaydın ve arkadaşlarının bu ziyaretinden iki gün sonra Macar sanatçılar, edebiyatçılar, şairler, entelektüeller kesintisiz 34 saat şiir okuma eylemine hazırlanıyorlardı.

Doktor Apaydın, bu eyleme Türkiye’den de destek sağlamak için kamuoyunun bilgilendirilmesi gerektiğini düşünüyordu. Ben ise Sunay Akın’a durumu iletmenin yeterli olacağına inanıyorum. “Şiir gerillası” olan Sunay, ne yapar eder Macar dostlarının yanında alır soluğu…