Cumhur İttifakı’nın muhalefetin önüne attığı yeni oyun hamuru “sivil Anayasa” tartışması oldu. Gündem değiştirme operasyonu mu yoksa yeni hamle gelir mi? Sorunun cevabı iktidardan çok muhalefette.

Erdoğan ağzındaki baklayı çıkardı mı?
Erdoğan, Anayasa değişikliğiyle mevcut sistemi revize edeceğini duyurdu. (Fotoğraf: AA)

Cumhur İttifakı liderleri Erdoğan ve Bahçeli, sanki askeri darbelerle çok sorunları varmış gibi yaparak “sivil anayasa” ile yatıp onunla kalkıyorlar. Çabaları ülkeye demokrasi getirmek olmayacağına göre gerçek niyetleri ne olabilir?

Konu ile ilgili ilk ortak kanaat, gündem değiştirme operasyonu olabileceği oldu. Ekonomik ve siyasi kriz içinde olan ülkede gündemin değişmesi kuşkusuz iktidarın işine çok yarayacaktır. Halkın yüzünü fiyat etiketlerin dışında başka bir yere dönmesi, iktidar için kuşkusuz bulunmaz nimet. Dolayısıyla bu kanaat çok doğru bir değerlendirmedir.

İkinci değerlendirme ise başörtüsü gibi konular üzerinden muhalefeti bölme stratejisi olabileceği üzerine oldu. Dağılmaya hazır muhalefeti görünce bu tespitin de yanlış olduğunu söylemek mümkün değil.

Peki sadece bu kadar mı? Bunların ötesinde ne olabilir?

OLMAZ DENİLEN ÇOK ŞEY OLDU!

Erdoğan 1 Ekim tarihinde TBMM açılış konuşmasında anayasa değişikliği ile ilgili uzun bir değerlendirme yaptı. Konuşmanın bir bölümünde “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk döneminde tecrübelerin ışığında ortaya çıkan iyileştirme ihtiyacını da yeni anayasa çalışmaları kapsamında değerlendirebileceğimizi ifade etmek istiyorum. Böylece yeni anayasa ile birlikte yönetim sistemi tartışmalarını ilanihaye sona erdirme imkânı bulacağız. Gördüğünüz gibi biz ülkemizi ve milletimizi Türkiye yüzyılı anayasasına kavuşturmak için her türlü kolaylığı gösteriyor ve uzlaşmaya açık davranıyoruz. Diğer siyasi aktörlerden ve partilerden de aynı yapıcı yaklaşımı bekliyoruz” diyerek nefes bile almadan uzun bir paragraf okudu.

Burada anayasa değişikliği ile sınırlı kalmayacak, bir sistem revizyonunu da içine alacak bir değişimden bahsediyor. Aklımıza hemen “bir kez daha cumhurbaşkanı adayı olmasının önü açılır mı?” sorusu geliyor. Tabi ki mümkündür. Ama niyetin bununla sınırlı olmadığı çok açık.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adını verdikleri Saray Rejimi’nin arkasına dizilen güçler, Erdoğan sonrasını planlıyorlar. Bu yüzden basitçe “Erdoğan bir kez daha aday olacak” diyemezler. Sistemi bir çeşit muhalefetsiz ya da Meclis dışında muhalefet edemeyen bir noktaya taşıma girişimlerinin olacağı çok açık. Meclise hangi partilerin gireceği de muhtemelen iktidar tarafından belirlenecek. Olmaz demeyin, seçim yasaları tam da bu tür düzenlemeler için var.

MUHALEFET BUNA İZİN VERİR Mİ?

Çok açık söylemek gerekirse Meclis muhalefetinin en azından yarısı buna razı gelebilir. İktidara gelecekleri zamanı beklerken memleketin her türlü olanağından faydalanmaya neden itiraz etsinler. Muhtemeldir ki politik olarak değerlendirdiklerinde de AKP-MHP blokundan çok daha ileri değerlendirmeleri olmayacaktır.

Cumhur İttifakı, 200 ile 230 arasında muhalefet partilerinin iktidar olduğu belediyelere dokunmayıp çeşitli olanaklarından faydalanmaya devam etmelerine olanak sağlayacaktır. Böylece ülkede demokrasi ve laiklik sorunu olmadığını da göstermiş olacak.

Memleketin tüm sağcıları hiç de hak etmedikleri biçimde hem iktidar hem de aynı anda muhalefet koltuğunda oturmuş olacaklar.

O yüzden “Erdoğan istediği anayasa tartışmasını yapamayacak” demek için çok erken. Sağ partilerin tamamı öyle ya da böyle bu işin tarafı olmak isterler. Şimdilik onların tek korktuğu şey yaklaşan seçimler. O yüzden şimdiden “bunu sonra konuşalım” açıklamaları peş peşe gelmeye başladı.

SADECE HALKIN GÜCÜ YETER

Bugün Meclis çatısı altında toplanan muhalefet partilerinin büyük çoğunluğu için Erdoğan’ın çizdiği yol dışında bir yol denemek, halkın taleplerini öne alan bir anlayışla hareket etmek imkânsıza yakın bir durumdur. Şu anda onları destekleyen, siyaset sahnesinde var olmalarını sağlayan seçmen kitlesinin refleksleri olmasaydı, Cumhur’la masalar çoktan kurulmuştu.

Bu yüzden anayasa tartışmasına da Erdoğan rejimini kalıcı hale getirecek değişikliğin önüne de sadece halkın kendisi karşı çıkabilir.

Bahçeli ve Erdoğan çok rahat. Muhalefeti istedikleri kıvama getirdiler ve onlara bir oyun alanı da çizdiler. O alandan çıkmak muhalefet figürleri için zor ve buna cesaret edilmeyeceğinin de herkes farkında.

Erdoğan ve ekibi iktidarın keyfini sürmek yerine, bir sonraki dönemi organize ediyor. Bu düzenin kurumsallaşmasının önüne geçmek ancak bugün karşımıza çıkan zorlukları örgütlü şekilde aşarak mümkün olabilir. Erdoğan’ın hamlelerini sıraya koyduğu gibi örgütlü halk güçleri de zaman kaybetmeden yapılacakları sıraya koymalı.