Rus savaş uçağının Türkiye tarafından hava sahası ihlali yaptığı gerekçesiyle düşürülmesinin ardından yaşanan krizin sonuçlarını zamanla yaşayarak göreceğiz elbette.

Önce bir iki anımsatma. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in G20Zirvesi’nde ülkesinin istihbarat örgütlerinin verdiği bilgiler doğrultusunda zirveye katılan ülkelerden 40’ının Irak Şam İslam Devleti’ni (IŞİD) mali olarak desteklediğini söylemesi aslında bir milat sayılmalıdır. Rus uçağının Türkiye tarafından düşürülmesinin yarattığı krizi anlamamız açısından bu şart.

Çünkü toplanma amacı bambaşka olan bir zirvede Putin, IŞİD’in hakim olduğu bölgelerde yasadışı petrol ticareti yapıldığını da vurgulamıştı ki bu iki vurgu, Putin’in IŞİD belasının “çok faktörlü, çok destekli” bir sorun olduğunu açıkça, sorunu yaratanlar olduğuna inandığı muhatapların yüzlerine karşı söylemesi açısından çok önemliydi. Kast ettiklerinin arasında Türkiye de vardı elbette.

Recep Tayyip Erdoğan’ı en çok kızdıran gelişme Putin’in “IŞİD petrollerinin Türkiye tarafından satın alındığı” imasıydı. Putin bunu dile getiren ilk kişi değilse de en yüksek düzeyde dile getiren ilk kişi haliyle. Dolayısıyla bu iddiasının/imasının ciddi dayanağı olmasa ileri sürmezdi. Kimi Türk işadamlarının IŞİD’le ortaklaşa petrol kaçakçılığı yaptığı iddiasının kanıtları, adları saklı tutulmak kaydıyla, Rus medyasında yavaş yavaş yer almaya başladı bile. Bunu daha çok konuşup, yazacağız.

İkinci anımsatmam şu: Ülkemizde, Türkiye’nin, ite kaka sokulduğu IŞİD karşıtı koalisyonun zorlamasıyla bu alçak örgüte karşı “gerçekten” operasyonlar yaptığına inanan var mı? Türkiye IŞİD’e karşı görünmeyi özellikle Suriye Kürdü’ne vurma fırsatına çevirdi. Erdoğan, açık açık söylediği gibi IŞİD’e mi vuracaktı, yoksa IŞİD’den daha tehlikeli olarak gördüğünü söylediği PYD’ye mi? IŞİD başta olmak üzere cihatçıların Türkiye üzerinden Suriye’ye girdiğini bilmeyen yok. Bir çok cihatçının sahte Türk kimliği taşıdığı, bu kimliklerin Türkiye’de yapıldığı herkesin bildiği bir gerçek. Putin’in “terör destekçiliği” iddiasına elbette bu açıdan da bakılmalı.

Türkiye bu iddiaların artması sonucu IŞİD’e karşıymış gibi davrandığında Paris saldırganlarının üzerinden yine Türkiye üretimi sahte kimlikler çıkıyordu. Türkiye’de sahte kimlik üretecek kadar rahat çalışan örgüt mensuplarının varlığı Türkiye’nin göz yummasıyla mümkün olabilir ancak.

Yani Putin G20’de başlattığı savaşı IŞİD’e karşı iyice yoğunlaştırarak sürdürdü. İlk aşamada yaptığı da IŞİD’in Suriye topraklarındaki altyapısını vurmak. Rusya’dan çok sayıda çihatcı Suriye’ye Türkiye üzerinden girip bu bölgede konumlanıyordu çünkü. Türkiye’nin “Türkmen sevgisi”nin bu “altyapı” vurulduğunda ortaya çıkması da bir hayli ilginç. Daha önce de benzeri ihlaller yapılmasına rağmen Türkiye’nin buna tepkisini “fiiliyata” geçirmediği de anımsanmalı. Türkiye’nin Suriye’de “PYD’den daha makbul” gördüğü IŞİD’in yuvalandığı alanları vuran Rus uçağını düşürmesi nasıl açıklanabilir? Bayırbucak Türkmenleri için yapıldıysa bu eylem, o zaman 2014 yılında aynı bölgedeki Azez’de 21 Türkmen köyünün IŞİD tarafından boşaltılmasına Türkiye’nin neden ses çıkarmadığı da sorulmalıdır. Çünkü IŞİD ya Davutoğlu’nun ifadesiyle sadece “kızgınlar topluluğu”ydu ya da Erdoğan’ın ifadesiyle PYD’den de “daha az tehlikeli” idi.

Son anımsatmamı yapmadan önce belirteyim; Türkiye’nin bu eylemi, Rusya’yı geleneksel olarak uzak durduğu Kürtlere yakınlaştıracak. Recep beyin sandığı gibi “Türkiye korkusu”ndan Suriye’deki operasyonlarını da durduracak değil. Doğal gaz sevkiyatını da kesmeyecek çünkü ikinci büyük alıcısı Türkiye. Ayrıca en büyük yedinci ticari partneri (20 milyar dolarla). Ama Türkiye’yi daha fazla teşhir edecek terör destekçisi olarak. IŞİD’e karşı savaşan Kürt gruplara daha büyük destek verecek. Putin’in “terör destekçilerince arkamızdan vurulduk” sözleri bu “terör destekçisinin” Türkiye olduğunun ilk kez bir başka devletin en üst düzey yetkilisince resmi olarak ilan edilmesi demektir.

Son anımsatmamı yapabilirim şimdi: 2012’ de bir Türk savaş uçağı Suriye tarafından düşürüldüğünde Recep Tayyip Erdoğan’ın “hafif sınır ihlalleri bir uçağı düşürmek için bahane olamaz” dediğini hatırlayan var mı? 17 saniyelik bir sınır ihlali Türkiye’nin vurması için bahane oldu tabii.

Var mı hatırlayan Recep beyin yakınmasını?

Yok.