Nurcan Gökdemir

nurcangokdemir@birgun.net

Murat Kurum’un performansı nedeniyle Erdoğan'ın İstanbul'a ağırlık vermesi bekleniyor. Ancak seçmende ekonomik kriz hoşnutsuzluğunun arttığı tespit ediliyor. Mitinglerde coşkunun da yakalanamaması sebebiyle "Erdoğan'ın etkisinin" değerlendirildiği konuşuluyor. Bu soru AKP'nin siyasi tarihinde ilk kez gündemde.

Erdoğan’ın olumlu etkisi oluyor mu?
Fotoğraf: tccb.gov.tr

Türkiye siyasetinde rakamlarla ispatlanan bir gerçek var: Yerel seçimlerde yurttaş iktidarla hesaplaşır... İktidar partileri her zaman yerel seçimlerde genel seçimlerdeki oy oranının bir miktar gerisine düşer. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından sonra 2004 yılında yapılan yerel seçimleri dışarıda tutarsak bugüne kadar yapılan tüm yerel seçimlerde AKP, bir önceki genel seçime göre yüzde 7’ye yaklaşan oranda daha az oy alabildi. 2007 genel seçiminde yüzde 41,67 olan oyu 2009’da 38,39’a, 2014 yerel seçimlerinde 2011’e göre yüzde 49,83’ten yüzde 43,16’ya, 2015’te 49,5 olan oy oranının 2019 yerel seçimlerinde yüzde 44,33’e gerilediğini biliyoruz. 2023 yılında yapılan genel seçimde ise AKP’nin oy oranı 2004 yerel seçimleri sonrası en düşük düzeye geriledi. 2002 yılında yüzde 34,28 ile iktidara gelen ve ondan sonraki tüm seçimlerde bunun üzerinde oy alan AKP ilk kez 14 Mayıs seçimlerinde yüzde 35,62’yi gördü. Bu seçimden de birinci parti olarak çıktı ama bazı kentlerde yüzde 10 düzeyinde oy kaybı yaşandı. Her seçimde tekrarlanan bu gerçek 31 Mart seçimlerine giderken AKP’nin önündeki olası başarısızlığın en büyük işareti olarak duruyor.

KRİTİK KENTLER

Kampanya şekillendirilirken son seçimde büyük oy artışlarının yaşandığı kentlere özel ilgi gösterilmesi kararı verildi. 14 Mayıs seçimlerinde AKP, kalelerinden Isparta’da yüzde 15, Aksaray’da yüzde 13, Sivas ve Elazığ’da yüzde 14, Erzurum’da yüzde 11.5, Recep Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize’de, Maraş’ta, Konya’da yüzde 11, Urfa’da, Kayseri’de yüzde 10, Manisa’da yüzde 9, Ankara’da, Bursa’da yüzde 8, Antep’te, İstanbul’da 6.5 dolayında oy kaybetti. Bu kentlerdeki sorunun uygun aday belirleme, ittifaklar oluşturma, cömert vaatlerde bulunma ile aşılması için harekete geçildi. Bazılarında tabloyu olumluya çevirebilecek adımlar atılabildi ancak bu kentlerden gelen anketler hala AKP’yi sevindirecek nitelikte değil.

KILPAYI KENTLER

Bir de kıl payı sonuçlanan belediye başkanlığı seçimleri var: İlk seçimde yüzde 0,17 olan oy farkı ikinci seçimde yüzde 9,2’ye çıkan İstanbul, Cumhur İttifakı’nın MHP’li adayının yüzde 0,25’le kaybettiği Kırklareli, yine MHP’li adaya karşı AKP’nin yüzde 1,11 ile kaybettiği Aksaray, MHP’nin adayına karşı 0,37 ile kaybedilen Bartın, yüzde 0,93’le ittifak ortağı MHP’ye kaptırılan Karabük, yüzde 0,82 ile kazanılan Muş, 0,49’la kazanılan Giresun, yüzde 0,54’le CHP adayının seçildiği Yalova, yüzde 1,3’le AKP’nin kazandığı Balıkesir, yüzde 1,39’la zorlukla AKP’nin kazandığı Uşak…

Bu kentler de AKP’nin ajandasında özel bir yer aldı. Bunlardan belediye başkanlıklarının zorlukla kazanıldığı ya da kıl payı kaybedildiği yerlerde yapılan son genel seçimde de oy kaybı yaşananlar daha fazla dikkate alındı.

Bütün bunların yanı sıra AKP’nin yerel seçim yarışında önüne başka güçlükler de çıktı. Aday belirleme sürecinde yaşanan zorluklar, koordinasyonsuzluk, neredeyse tüm partiye hakim olan kakofoni ve esas önemlisi önlenemeyen enflasyon, büyük hayat pahalılığı, yoksulluk, hatta açlık sınırının altında yaşayan milyonlar…

31 Mart 2024 seçim kampanyası, 14-28 Mayıs seçimlerinde iktidarını ve Cumhurbaşkanlığı koltuğunu ikinci turda kıl payı koruyan Erdoğan’ın siyasi yaşamının en zorlu kampanyası olarak AKP tarihinde yer alacak gibi görünüyor.

Seçimin simge kenti olan İstanbul için aday olarak gösterilen Murat Kurum’un gafları, bilgisizliğini bakanlarını sahaya sürerek nötralize etmeye çalışan AKP’ye bir darbe de Ankara’dan geldi. Ankara adayı Turgut Altınok’un açıkladığı ve gizlediği mal varlığının büyüklüğü büyük bir tartışmayı ateşledi.

“Eriyen oylarına, şaibelerin karıştığı iddia edilen seçimlerle korunabilen iktidarına“ karşın “Siyaset ve seçim ustası” olarak lanse edilen Erdoğan, bu seçim için de başlangıçta kendisine “Aday benim” diyeceği bir kampanya hazırlattı. Tüm siyasi liderlerden daha önce meydanlara çıktı ve iktidar olanaklarını kullanarak oy arayışına başladı.

Doldurulamayan meydanlar, sınırlı da olsa dile getirilen eleştiri ve tepkiler Erdoğan’ın çok alışkın olduğu durumlar değil. Miting meydanlarında sergilenen acemice senaryolar, alanlara taşınan belediye ya da kamu çalışanları da Erdoğan’a alışkın olduğu bir kampanyayı yaşatmaya yetmiyor.

İSTANBUL TEREDDÜDÜ

Seçim kampanyasının son haftasına girilmek üzere iken seçimin esas mücadele alanı olarak kabul edilen İstanbul’da sahaya çıkması beklenen Erdoğan’ın tereddüt ettiği haberleri de yayılmaya başladı. Ekonomik krizin etkisiyle seçmende muhalefet partilerinin çok da katkısı olmasa bile kendiliğinden oluşan AKP karşıtlığının yeniden görünür olmaya başladığı tespiti AKP Genel Merkezi ve Saray’a anketler yoluyla ulaşmaya başladı. AKP'de Erdoğan’ın İstanbul kampanyası ile ilgili kararların gözden geçirildiği duyuldu.

Erdoğan son hafta İstanbul’da "Olacak mı olmayacak mı?" bunu hep birlikte göreceğiz. Buna kendisi karar verecektir, çevresindekilerin Erdoğan'a isteklerine aykırı bir telkinde bulunmasının çok mümkün olmadığı biliniyor. Ama “Erdoğan’ın fazla görünür olması kampanyayı olumsuz etkiler mi?” sorusunun AKP’nin siyasi yolculuğunda önemli bir kırılma noktası olduğunun altını çizmek gerek…