Profesör Salih Zoroğlu’ndan şikayetçi olan bir anne anlattı: İlaç vererek kızımızı benim, babasının ve ağabeyinin cinsel istismarına uğradığına ikna etti. Kızımıza oyuncak şeklinde bir kamera vererek evimize yerleştirtti. Kamerayı bulduk, hafıza kartında Profesörün görüntüleri de çıktı.

Evdeki gizli kameradan Profesör Salih Zoroğlu çıktı

Çocuk ve ergen psikiyatristi Prof. Dr. Salih Zoroğlu, hastası olan çocukları ilaç ve telkinlerle manipüle ederek ailelerini cinsel istismarla suçlattığı iddiasıyla tutuklanmıştı.

Olayın kamuoyuna yansımasından sonra Prof. Dr. Zoroğlu’nun kendilerine aynı kabusu yaşattığını söyleyen çok sayıda aile savcılıklara başvurdu.

Onlardan biri; Beyza’nın (Gerçek ismini, çocuğun kimliğinin belli olmaması için değiştirdik) ailesi.

2013 yılında İstanbul’da özel bir kolejde okula başlayan Beyza henüz 1. sınıftayken öfke kontrolü sorunları yaşamıştı. Rehber öğretmenin önerisiyle ailesi tarafından Prof. Dr. Salih Zoroğlu’nun Bakırköy’deki özel muayenehanesine götürülmüştü. Asperger Sendromu teşhisi konulan Beyza, 4. sınıfa kadar Prof. Zoroğlu’ndan tedavi gördü. 

Beyza 10 yaşındayken ailesi İstanbul’dan başka şehre taşındı. Tedavisi orada devam etti. 2016’da randevu almak için Prof. Zoroğlu’nun muayenehanesini aradıklarında doktorun yurt dışında olduğu söylendi. Oysa 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra FETÖ’nün İstanbul Üniversitesi yapılanmasına yönelik soruşturmada tutuklanmıştı ve 15 ay hapiste kalmıştı.

ONLİNE TERAPİDE AKIL ALMAZ SÖZLER

Beyza 8. sınıfa geldiğinde durumu kötüleşmişti. Pandemi dönemiydi. Beyza, 2021’de Prof. Zoroğlu’ndan online terapi aldı. Bu terapilerde doktor, Beyza’nın odada yalnız olmasını ve ailesinin kesinlikle terapiyi dinlememesini söylüyordu.

Ama annesi odanın kapısından dinlemişti. Doktor, Beyza’ya “Abin özel bölgelerine dokunuyor mu?”, “Abinin özel bölgelerini gördün mü?”, “Abin senin yatağına gelip bir şeyler yaptı mı?” diye soruyordu. Kızı ise “Hayır böyle bir şey olmadı” dedi, cinsel istismarla ilgili bu soruların hepsine “Hayır” diye yanıt verdi.

Annenin anlatımlarına göre; daha sonra doktorun Beyza’nın ağabeyini kötüleyen sözlerini duydu. Zoroğlu, “Abin pislik, senin abin bir şerefsiz” diyordu. Bu sözleri duyunca anne büyük şaşkınlık yaşamıştı. Beyza ve ondan 10 yaş büyük ağabeyi her kardeş gibi ufak tefek sorunlar yaşıyordu. Anne iki çocuğunun iyi anlaşması için uğraşıyordu.

‘BİLİNÇALTINA İNMEYE ÇALIŞIYORUM’

Online seanstan sonra Prof. Zoroğlu’nu aradı. “Hocam bunları söylemeniz doğru mu? Abisine ‘Pislik’ diyorsunuz. Kin besliyor, araları bozuluyor” dedi. Prof. Zoroğlu, “Ben bilinçaltına inmeye çalışıyorum. Belki anlatmadığı şeyler var. Bana güvensin, anlatsın diye böyle konuşuyorum” diye yanıt verdi.

Beyza’nın annesi aklının çok karıştığını ama büyük psikolojik sorunlar yaşayan kızının sağlığına kavuşması için kendini doktora muhtaç hissettiğini anlatıyor. “Koskoca profesör, terapinin bir parçası olduğunu düşündüm. Ama çok rahatsız oldum” diyor.

Beyza Lise 1’inci sınıfa başladığında psikolojik sorunları ağırlaşmıştı. Annesi, Prof. Zoroğlu ile görüştü ve doktor daha etkili ilaçlar yazdı. Bir süre sakinleşti Beyza. Ama sonra kendine zarar vermeye başladı. Bir gün kolunu kesmişti. Anne iki ay önce, Temmuz 2023’te yeniden Zoroğlu’nu aradı ve Profesör “Beyza’yı acil buraya getirmeniz gerekiyor” dedi.

Anne ve babası, Beyza’yı alarak hemen İstanbul’a gitti. Bakırköy’de kliniğe yakın bir otele yerleştiler. Profesör, salı ve perşembe günleri kızları için randevu oluşturdu. İlk seansta Beyza’yı odaya aldı. Anne ve baba bekleme salonunda bekliyordu. Klinikte öğürme sesleri yankılanmıştı. Sekreter İnci, Beyza’nın odayı darmadağın ettiğini söylemişti. Çocuk seanstan çıktığında kendinde değildi, yarı uyku halindeydi. Profesör onlarla konuşmadı, sekreter iki A4 kağıdı notu uzattı.

‘SAKIN AYNI ODADA KALMAYIN’

Bu metinde profesör, Beyza’ya Çoklu Kişilik Bozukluğu teşhisi koyduğunu yazdı ve şöyle devam etti:

“Bugünkü seansta çok öfkeli bir alterle karşılaştık. Kendini Kanlı Berk olarak tanıttı. Adının neden Kanlı Berk olduğunu sorduğumda; insanların etini kanlı kanlı yemek istediğini söyledi.

Baba, anne ve ağabeyi. Bu üç kişi için çok olumsuz ve kötü konuştu.

Bu alter kişiliği çağırdığımızda çok kötü ve öfkeli davrandı. Telefonu fırlattı.

Sakın bulaşmayın. (Baba da evde bulunmasın. Bir bildiğim var da söyledim.)

Ağabeyini canlı canlı öldüreceğini belirtti.

Ağabeyi ile onu karşılaştırmamalı.

Siz de sakın bir odada yalnız kalmayın.

Zira fırsat arıyor. Vicdan, insaf, merhamet yok.

Otopsi izleyip hayalini kuran ve bundan zevk alan bir kişilik.

Valla bu hastalığı bilmesem bu ‘Cin’, ‘Şeytan’ diyeceğim.

Allah size sabır versin.

Not: Telefonuna dokunmayın. Şifresini sormayın.

Kişisel ve şahsi alanlarına girmeyin.”

Anne, profesörün yazısını okuyunca hayrete düştüğünü anlatıyor:

“Bir profesör böyle bir şey nasıl yazar diye düşündüm” diyor.

Otel odasında anne ve baba, kızlarının kendilerine saldırmasının korkusu içindeydi. Ve Beyza, ilk kez o gece annesine “Sen tacizcisin, babam tacizci. Sizden nefret ediyorum” diyerek saldırdı.

‘KIRMIZI KAMYONET OYUNCAĞIN SIRRI’

İki gün sonra tekrar Zoroğlu’nun kliniğine gittiler. Seans yine 3 saat sürmüştü. Anne ve babanın ısrarına karşın profesör onlarla görüşmeyi kabul etmedi. Beyza terapiden çıktığında elinde oyuncak bir araba şeklindeki hoparlör vardı. Bu hoparlörü doktorun verdiğini bununla müzik dinleyeceğini söylemişti. “Ben sonra hoparlörü doktora geri vereceğim” demişti. Ama bu hoparlörle bir kez bile şarkı dinlemedi. Sadece şarja takmıştı. Annesi ‘Şarjı dolmuştur, çıkartayım” dediğinde izin vermiyordu, “Şarj olması gerekiyor” diyordu.

Kızlarının kötüleştiğini gören anne ve baba, seanslara son verdi ve evlerine döndü. Yaşadıkları şehirde psikiyatriste gitmeye karar verdiler. Beyza, doktorun kendisine verdiği araba şeklindeki hoparlörün onlarda kaldığını ve bunu doktora iade etmesi gerektiğini söylüyordu. Beyza’nın ruh sağlığı daha kötüleşmişti. Zoroğlu’na gitmek istiyordu ve çok öfkeliydi, “Sizden nefret ediyorum. Sizden kurtulacağım. Ben zaten gideceğim” diyordu. Geceleri uyumuyordu.

PROFESÖRDEN ÇOCUĞA MESAJLAR GELİYORDU

Beyza, anne ve babasının kendisine dokunmasına izin vermiyordu. Sık sık saldırganlaşıyordu. Bir seferinde eline bıçak alarak annesini tehdit etti, annesinin başına bardakla vurdu. Annesi “Asperger sendromu olduğu için ona dokunmamızı istemediğini düşündük” diyor.

İstanbul’dan ayrılmalarından bir hafta sonra Zoroğlu’nun kliniğinden sekreter aradı ve anneye “Seansa gelecek misiniz?” diye sordu. Anne, gelmeyeceklerini ve randevularını iptal etmek istediklerini söyledi.

3 Eylül 2023’te annenin telefonuna Salih Zoroğlu’ndan mesaj geldi. Bu telefonu Beyza’nın kullandığını zannediyordu ve şöyle yazmıştı:

“Hepsi aynı anda, aynı yatakta kıza saldırılarda bulunmuşlar. Cinsel saldırılar.”

Mesajları devam etti:

“Bu şekilde seni götürdüler de bizim elimizden kurtulmuş mu oluyorlar… Fakat böyle seni çalmak gibi elimizden götürülmen imkansızdır. Anayasaya uymaları gerekiyor.”

Anne karşılık verince profesör devam etti:

“Bu çocuğu bize teslim etmeniz lazım.”

Prof. Zoroğlu, anneye Beyza için yapılacakların listesini gönderdi. Kesinlikle ona dokunulmayacağını, odasına, banyosuna, tuvaletine girilmeyeceğini, odasının anahtarının kendisinde olacağını yazmıştı.

Hatta Beyza’nın amcasının evinde kalması gerektiğini de anlatıyordu. Mesajı şöyle devam etti:

"Amcasının evinde kalması, oradan terapiye gidip gelmesi daha uygundur. Amcasının kızı ile de iyi anlaşıyor. Buna karşılık uzun süreli misafirlikte çocuk yük görünür. 25 bin TL maaşını düzenli yatırırsınız. 5 bin TL amcasına kalma parası verir. Benin seans ücretlerimi de elden o getirsin. Kızınız sizden uzakta olursa çok daha iyi olur.”

Anne bu sözler karşısında çok öfkelendiğini ve eşine “Ben kızıma gözüm gibi bakıyorum” dediğini anlatıyor.

TEHDİT MESAJINDAN: DELİLLERİ ALIR YOK EDERİM

Ama profesörün mesajı büyük harflerle yazdığı tehditle bitiyordu:

“Böyle olursa Beyza sağlığına kavuşur kavuşmaz tüm bildiğim şeyleri ve bendeki ses, görüntü, çizim, yazı gibi bilgi, belge ve delilleri alır yok eder ve hayatınızdan çıkarım. Bu dünyada sizi kimse bu konu ile ilgili rahatsız etmez. Ama elbette öbür dünyayı ben bilemem. Herkes kendi düşünsün. Dünya ahiretin tarlasıdır. Sizden bir kuruş ekstra bir şey istemiyorum… Ben sözünden dönen münafık biri değilim.  Ama Beyza iyi olmazsa tüm anayasa iptal olur.”

Profesör Salih Zoroğlu’na Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’nın operasyon yapmasından üç hafta önceydi. Anne direncini kaybetmişti. “Bizim kızımız bizi nasıl böyle suçluyor. Bu rezilliği nasıl kaldıracağız” diyordu.

BEYZA: BANA İĞNE İLE İLAÇ VERDİLER

Anne o gün yaşananları şöyle anlattı:

“Kızım duydu. Diğer odadan geldi. ‘Anne sana anlatmam lazım’ dedi. Ben ‘Annem, sana kimse bir şey yaptı mı’ dedim. ‘Hayır yapmadı’ dedi. Kızım benimle konuşurken çok üzgündü. Kızım şunları anlattı: ‘Ben Salih Hoca’nın odasına girdim. Zeynep Abla (Zoroğlu’nun kliniğinde çalışan psikolog) bana iğne yaptı. Bana ‘Senin rahatlaman için bu iğneyi yapmamız lazım’ dediler. Hoca ‘Sende kişilik bozukluğu var. İçinde bir sürü insan var, çocuk var, erkek var’ dedi. Hoca, ‘Anlat, abin sana tecavüz etti, kabul ediyor musun, doğru mu’ dedi. Ben de ‘Yok’ dedim, ‘Hayır’ dedim. Ama Hoca ‘Abin sana tecavüz etmedi. Ama senin içinde başka çocuklar var ya… Abin onlara tecavüz etmiş’ dedi.” 

Anne kızının anlattıkları karşısında dehşete düştüğünü ifade ediyor ve şöyle devam ediyor:

“Profesör bir şey daha söylemiş: ‘İçindeki kişiler senin bu yaşadığını unutturmaya çalışıyor. Tecavüze uğradığın için böyle kişilik bozukluğu oluşmuş.’ Kızıma ‘Evet, kabul et’ diyor. Ketamin diye bir ilaç diyorlar, ben bilmiyorum. Ama kızım iyi hissetmiş, o ilacı istiyordu.”

‘OYUNCAK HOPARLÖRDE KAMERA VAR’

Annenin anlatımlarına göre; Beyza bu konuşma sırasında ona dönüp ‘Anne, oyuncak hoparlörde kamera var’ dedi.

Anne önce anlam veremediğini söylüyor ama Beyza anlatmaya devam ediyor:

“Hoca bana ‘Oyuncak arabayı odayı gören yere koy, sürekli fişe tak. Ben neler olduğunu göreyim, elimizde delil olsun’ dedi. Babam odaya girdiğinde bağırıp çağırmamı, camları vurup kırmamı, ‘Bana tecavüz ediyor’ diye bağırmamı söyledi.”

Anne koşarak kızının odasına gidip araba şeklindeki hoparlörü aldı. Adaptörün içinde kamerayı ve hafıza kartını buldu. Profesör, kızının elleriyle evlerine kamera yerleştirmişti.

Anne yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Bu cihazdan aldığımız kartı bilgisayara taktık. Kartta Profesör Salih Zoroğlu’nun görüntüleri var. Kameraya bakıyor.”

Bu çok önemli bir delildi.

‘PROFESÖR ‘SAKIN YIKANMA’ DEMİŞ, NEDENİNİ SONRA ANLADIK’

Anne devam etti:

“Doktor kızıma ‘Uyurken üzerine bir şey örtme’ demiş. Bu sırada ona dokunmamıza izin vermiyor ve biz halen Asperger sendromu nedeniyle zannedip ‘Dokunmayalım’ diyoruz. Ama çocuk uyuduğu zaman bir anne, baba çocuğunu öper değil mi… Bu süreçte kızım hiç yıkanmıyordu. Sürekli kızıma yıkanmasını söylüyordum, bir türlü yıkanmıyor. Kızım o akşam bunu da anlattı; Doktor ‘Sakın yıkanma, babanın DNA’sı üzerinde, kıyafetlerinde kalsın’ demiş. Bunların delil olduğunu söylemiş.”

YİNE CİNAYET PLANI İDDİASI

Prof. Dr. Salih Zoroğlu ile ilgili ilk haberimizde bir çocuğa babasını zehirlemesi için yöntemler anlattığı iddiasını kaleme almıştık. Çocuk da annesine bunu söylemiş ve ikisi de ifade vermişti.

Beyza’nın annesi de çok benzer iddialarda bulundu:

“Profesör kızıma ‘Anne ve babanı hapse attıracağız’ demiş. Eğer hapse girmezsek radyoaktif bir maddeden bahsetmiş. Kızıma bizim suyumuza bu maddeyi damlatacağını ve bizim öleceğimizi söylemiş. 18 yaşına geldiğinde bizim mal varlığımızın ona kalacağını ve yurt dışında okuyabileceğini anlatmış. Kızıma ‘Ben seni hep koruyacağım, kollayacağım. Sen bu pisliklerden kurtulacaksın’ demiş.”  

Anne ve baba kızlarının anlattıklarından ve kamerayı bulduktan sonra avukata gitti. Anne sonrasında yaşananları şöyle anlattı: 

“Sizin haberinizden 3 hafta önce avukata gittik. Durumu anlattık. Avukat, doktorun bize ilk seanstan sonra yazdığı yazıyı okudu. ‘Bu yazı bile bu doktorun meslekten men edilmesi için yeter’ dedi. Eve kamera yerleştirmesinin, kızımıza bizden izinsiz iğne yapılmasının büyük suçlar olduğunu anlattı.  Avukat “Bu psikiyatrist bir kişiyi değil,  anne, baba, ağabeyi suçluyor. ‘Çocuk baskı altında’ diye düşünerek devlet çocuğu kuruma alır” dedi. (Bu haberde anlattıklarımızın çok istisnai bir olay olduğunu vurgulamak gerekiyor. Elbette, çocuğa karşı cinsel istismar konusunda devletin koruyucu, kollayıcı önlemler alması hayati önemde ve gerekli.)

Anne devam etti:

“Avukat bize düşünmemizi söyledi. Bu sırada çocuk fenalaşıyor, uyumuyor, krizleri geçiriyor. Şikayetçi olamadık. Beyza’yı burada bir uzmana götürüyorduk, terapi alıyordu.”

‘YA BAŞKA ÇOCUKLARA DA YAPARSA’

Aile suç duyurusunda bulunmak için kararsızlık yaşarken Beyza annesine “Ya başka çocuklara da aynısını yaparsa, şikayet edelim” dedi. O şehirdeki gittikleri uzman ise “Beyza biraz daha iyileşsin, daha sonra dava açın” diye akıl vermişti.

Prof. Dr. Salih Zoroğlu ile ilgili haberimizin BirGün Gazetesi’nde yayınlandığı 17 Eylül 2023 günü Beyza’nın tedavisini yürüten uzman, anneyi telefonla aradı. Haberi ona gönderdi. Anne sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Haberi okurken aynısını bizim yaşadığımızı gördüm. Bugün (dün) suç duyurusunda bulundum. WhatsApp mesajlarını, doktorun el yazısı notlarını, kamerada profesörün görüntülerini savcılığa teslim edeceğiz.”

Bir aile daha Prof. Dr. Salih Zoroğlu ile hayatlarının kabusa döndüğünü iddia ediyor. Bu konuda son kararı mahkemeler verecek. Biz iddiaları avukatı aracılığıyla Zoroğlu’na sorduk. Cezaevindeki görüşmeden bize yanıtları ulaştıracağını söyledi. Fikri takip devam edecek.