Nurcan Gökdemir

nurcangokdemir@birgun.net

TBMM, vakıf ve derneklerin üyelerinin yanı sıra eski üyelerinin, üyeleriyle temasta bulunanların da din, kan grubu, cinsel yönelim gibi bilgilerinin kaydedilmesine yol verdi. Bu bilgiler yurtdışına da aktarılabilecek.

Fişleme onayına AKP damgası
8. Yargı Paketi’nde Meclis’ten geçen değişiklikler dikkat çekti. (Fotoğraf: AA)

Yurttaşlar çok uzun yıllardır genel seçim, yerel seçim, başkanlık seçimi olmadı seçim yenileme ya da referandumlar dolayısıyla başını seçim pusulasından kaldıramıyor. Mayıs ayında yapılan seçimlerin üzerinden bir yıl bile geçmeden şimdi de yerel seçim gündemi ülkeyi domine ediyor. 

Bu toz duman arasında iktidar Başkanlık rejimi ile birlikte zaten işlevsizleştirdiği Meclis’in önüne duayen hukukçuları bile paralize edecek karışıklıkta hukuki metinler getiriyor, milletvekili çoğunluğuna dayanarak bunları Anayasa, yasa, yerleşik kuralları dikkate almadan, Meclis İçtüzüğü’nü ayaklar altına alarak yasalaştırıyor. 

BİR ATIŞTA 10 YASA 40 MADDE 

Bunların sonuncusu TBMM yerel seçimler dolayısıyla çalışmalarına ara vermeden hemen önce yasalaştı. 8. Yargı Paketi adı altında TBMM’ye sunulan Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi alelacele kabul edildi. Milletvekillerinin büyük bölümü zaten seçim bölgelerine hareket etmiş, kalanlar da bir an önce gidebilme acelesi içinde iken Türk Ceza Kanunu’ndan İcra ve İflas Kanunu’na kadar birbiriyle ilgisi tartışmalı 10 ayrı kanunun 40 maddesinde değişiklik yapan teklif yasalaştı. 

BİR DEMOKLES’İN KILICI DAHA 

Ülkedeki antidemokratik uygulamaları daha da ağırlaştıracak iktidar muhaliflerini daha da nefes alamaz hale getirecek, cezalandırmayı kolaylaştıracak bu yasa yeni bir Demokles’in Kılıcı misali kabul edildi. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları doğrultusunda yasalarda düzenleme iddiası taşımasına karşın yeni Anayasa ihlalleri içeren, AYM kararlarının arkasından dolaşan düzenleme sadece çok ilgili çevrelerin duyulmayan uyarıları ile yürürlüğe girdi. 

Bu pakette yer alan, AYM’nin “terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyenlerin örgüt üyeliğinden cezalandırılmasının keyfilik yarattığı” gerekçesiyle iptal ettiği maddenin keyfiliği ortadan kaldırmak bir yana bir de çifte cezalandırma yolu açılarak kabul edildiğine daha önceki yazılarda yer verdik. 

Metinde bir başka madde daha var ki Türkiye’de baskı rejimlerinin simgesi haline gelen “Fişleme” düzenlemesi. Askeri darbe dönemlerinden sonra gücü elinde tutan kesimlere muhalefet, inanç ve etkin köken mensubiyeti nedeniyle cezalandırmanın en önemli aracı olan “Fişleme”nin kapsamı genişletildi. 

6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 6’ncı maddesinde yapılan değişikliklerle fişleme uygulamasına AKP damgası vuruldu. Yeni madde ile “siyasi, felsefi, dini veya sendikal amaçlarla kurulan vakıf, dernek veya diğer kâr amacı gütmeyen kuruluş ya da oluşumlar tarafından” özel nitelikli kişisel verilerden bazılarının işlenebilmesine olanak sağlandı. Buna göre, bu kuruluş ve oluşumlar, mevcut ve eski üyeleri ile bunlarla düzenli olarak temas halinde olanların verilerini kaydedebilecek. 

Üyelerin yanı sıra eski üyelerin ve bunlarla ilişkisi olanların da verilerinin işlenmesinin Anayasa’ya aykırılığı yanında zaten bildirilmesi gereken veriler dışında telefon numarası, kan grubu, dini görüşü gibi bilgilerin kaydedilmesinin tartışmasız tek bir açıklaması olabilir o da: Fişleme gereksinimi… 

Elbette iktidardan Sağlık Bakanlığı’nın yurttaşların cinsel tercihini işleme, sosyal güvenlik kurumunun din aidiyetini kaydetme gereksinimi duymasının nedenine ilişkin tatmin edici bir açıklama gelmedi. 

Maddede bir başka önemli düzenleme daha yapıldı. “Vatan, millet” söylemlerini dillerinden düşürmeyenler kişisel verilerin yurtdışına aktarılmasına da olanak sağladı. 

ARKA BAHÇE FİŞLEME Mİ YAPACAK? 

AKP, siyasi muhaliflerini izleme, gerektiğinde kolaylıkla cezalandırma amacıyla kendinden önceki antidemokratik iktidarların da kullandığı bu yöntemin kapsamını daha da genişletti. Kamu kurumları dışındaki oluşumların da yurttaşları fişlemesinin kapısını açtı. İktidarın arka bahçesi olan dernek ve vakıflar da üyelerinin, eski üyelerinin, üyeleri ile düzenli olarak temasta bulunanların kişisel verilerini kaydedebilecek. 

Bunun bir başka sonucunun daha olabileceği kolaylıkla akıllara geliyor. Son yıllarda kurumsallaşma düzeyinde büyüyen dolandırıcı çetelerinin işi de kolaylaşacak. 

Bu düzenlemelere ilişkin akılcı bir gereklilik açıklaması yapmak mümkün değil. Nedeni, gerekçesi, kim ya da kimler için yapıldığının yanıtı iktidarda…