Fena gaza geldiler. Ciddi ciddi küffara karşı savaş açmış bulunuyorlar adeta. Olanı biteni duymasak, görmesek, haberimiz olmasa demokrasi dersi verdikleri Almanya’ya karşı tüm ezilen milletler adına ses çıkarıyorlar sanacağız. Az daha dişlerini sıksalar “antiemperyalist” falan olacak bunlar. Değil miydi denecek biliyorum, o yüzden belirteyim, bunlar asla antiemperyalist olmamışlardır. Batı karşıtlığı antiemperyalist olmak demek değil, malum. Batı’nın bir bağımsızlıkçı, ilerici bir tarafı olduğu gibi, emperyalist, saldırgan tarafı da vardır. Batı karşıtlığı bunun ikisini de eşitlemek demek. Kaldı bunlar “kültürlerine, geleneklerine” saldırı olarak anladıkları değerlerine karşıdırlar, hepsi bu.

Sonradan bir şov olmaktan öteye gitmediğine tanık olduğumuz “One minute” vakasında arkalarına koca bir “İsrail nefretini” aldıkları için o şovun kısa vadeli getirisinin tadını çıkarmışlardı. İsrail’in büyük insanlık suçlarından haberdar olan herkesin Erdoğan’ın/Türkiye’nin o sert çıkışına destek vermesi zor olmamıştı.

Almanya’ya dayılanmak aynı etkiyi yapmaz, çok belli bu. Almanya elbette her emperyal güç gibi sadece dünü değil bugünü de büyük günahlarla dolu olan bir ülke. Aynı günahları yarın da sürdürecek kuşkusuz. Ancak bu, AKP’li bakanların Almanya’ya bayrak açışlarına büyük destek sağlayacak bir durum değil. Çünkü meydan okuyan bu Türkiye, yıllarca, Avrupa kulübüne kapağı atmak için çabalayan, şimdi vazgeçmiş görünse bile, bir davet karşısında koşa koşa gideceği AB’nin bu büyük ülkesiyle günahlarında ortak olmaya aday bir ülke.

Öyle laflar ediyorlar ki Almanya’ya yönelik olarak, insan bu söylediklerine gerçekten inanıyor mu bunlar diye düşünüyor. Kendilerine toplantı yasağı koydukları için “demokrasisinin” olmadığını çabucak keşfettikleri Almanya’nın Yugoslavya’yı parçalarken de, Arap Baharı’nda Ortadoğu milletlerinin katledilmesine destek verirken de “demokrasisi” olduğuna inananlar bunlardı tabii. “Katil Esed”’i Almanya’nın da içinde bulunduğu uğursuz emperyal güçlerle birlikte devirmeye kalkanlar da bunlardı.

Binali Yıldırım, müthiş ticari zekâsı olsa da (bir dolu şirketi var malum) siyasette saf bir adam. Yandaş gazetelerden birine yaptığı açıklamada Almanya ile yaşanan şu gerginlik için “iyi oldu” anlamına gelen laflar etmiş. Referandum öncesi “kafir/gâvur Batı”nın “Hayırcıların” yanında olduğunu vurgulayarak hem de. Almanya’nın nasıl bir demokrasiye sahip olduğunu anlamak için çok akıllı olmaya gerek yok, AKP’li olmak yeter bunun için. Bir AKP’liye göre kendilerine konuşacak salon vermediği için Almanya’da demokrasi yok. Hatta Naziler var yönetimde. Bu kadar basit.

Diasporayı kendi iç meseleleri için kullanmak gerektiğinde anımsayan bir ülke olarak Türkiye Almanya’nın kendi emek üretim sürecinde yer alan Türkler dahil yabancıların, anavatanlarına ilişkin sorunlarını ülkeye taşımamaları konusunda haklı endişeleri var. Milyonlarca yabancı işçiden söz ediyoruz, ki çoğu Türk bunların. Recep Tayyip Erdoğan’ın nefret içerikli, kendinden olmayanlara yönelik öfkeli, ayrımcı üslubunun Almanya’daki Türkler arasında da, zaten başka nedenlerle var olan ayrışmayı daha güçlendireceğini, bugüne kadar yapıp ettiklerine bakarak kavramış olan bir Almanya var karşımızda.

Türkiye’nin Almanya’daki diasporayı, her devletin yaptığı gibi dış politikasında kendisini anlatmaya, politikalarını oralarda hayata geçirmeye yararlı bir güç olarak değerlendirmek yerine iç siyasal meselelerinin parçası yapma tutumu başlı başına bir ayıp iken, Türk Diasporası’nı Türk egemenlerinin ayrımcı dilinden koruyanın Almanya olduğu fark edilmiyor mu? Hangi üslupta yaptığının önemi yok ama “gelip burada Türkiye kökenlileri birbirine düşürme” demekle çok da yerinde bir tutum almış olmuyor mu?

Bakmayın siz Deniz Baykal’ın, “devletinin bakanlarına yasak koyduğu” için Almanya gezisini iptal etmesine. “Devletimin bakanları oraya” “devlet işleri” için gitmiyorlar. AKP iktidarı ile Erdoğan’ların yaptıkları yanlış yüzünden Almanya gibi ülkelerin yediği onlarca herzeyi anlatamıyoruz bile. Kendi ülkesinde “hayır” diyenlere her tür baskıyı, engellemeyi yapan bir ülke karşısında “Almanya da çok berbat” demenin bir anlamı kalmıyor. Almanya berbat tabii de bunu “Evet”çi devlet büyüklerine(!) giriş izni vermediği zaman hatırlamak pek bir ikiyüzlülük değil mi?

Uzun sürmez. Krize de dönüşmez bu Almanya karşıtı çıkış, söyleyeyim. İsrail’e parlama nasıl saman alevi misali idiyse (one minute şovunun akşamında İsrail ile Türkiye arasında ticari anlaşmalar imzalanmıştı, anımsatırım), Almanya’ya yapılan böyle olacak. Rusya’ya esip gürleyen Erdoğan, nasıl Rusya ile ilişkiler (Rusya’nın son derece olgun bir tutumla krizi büyütmeme çabası sayesinde) normalleştiğinde “Rusya’yla ilişkilerimizin düzelmesine tahammül edemiyorlar” diyerek sanki kendisi bu ilişkileri bozmamış gibi davrandıysa, yarın ilişkiler “normalleştiğinde” Almanya’yla “kader birliğimizi” (birinci dünya savaşında ortaklık falan) hatırlatacaktır mutlaka.

Hiç unutmam, ne demişti Erdoğan Rusya için, anımsatayım: “Açık ve net bir şekilde şunu ifade etmek isterim. Türkiye Kırım’ın Rusya tarafından gayrimeşru ilhakını tanımamıştır ve bundan sonra da tanımayacaktır”.

Bu tanımama ilişkileri tabii ki etkilememiştir ama Kırım için Rusya’ya söyleyecek bir iki lafı olsun yok mudur? O nedenle yarın ilişkiler normalleştiğinde “Nazilerin hâlâ olduğunu” söylediği Almanya’nın Başbakanı Merkel’le de sarmaş dolaş olacaktır.

İsrail’in katlettiği Mavi Marmara kurbanları için “giderken bana mı sordunuz” diyen zattan başka türlü tavır beklenir mi?