Hakkâri’nin adı her geçtiğinde akla öncelikle “mağduriyet” gelir. Türkiye’nin en “öteki” ucundaki bu güzel kentin yüzü bir türlü gülmez… Güldürülmez!....

Hakkâri’nin adı her geçtiğinde akla öncelikle “mağduriyet” gelir. Türkiye’nin en “öteki” ucundaki bu güzel kentin yüzü bir türlü gülmez… Güldürülmez!
Hakkâri gazete haberlerinde bombalanacak yerleşimdir.
Hakkâri’de çocuklarının kafaları kolları tüfek dipçiğiyle kırılabilir!
Hakkâri’de çocuklar çöplükten beslenebilirler!
Hakkâri’de olağan vatandaşlık hizmeti alınamayabilir!
Neden?
Hepsinin ortak yanıtı kentin adıdır zaten:
- Hakkâri, dedik ya!
Bu talihsiz kentin en başarılı yanı ise gazetecilik açısından devamlı ödül kazandıran zengin bir haber ortamı sağlamasıdır. Hakkâri röportajları her zaman ilgi çeker. Başarı getirir. Takdir edilir. Çünkü Hakkâri’ye gitmek, orada yaşama tanıklık etmek, halkın arasına karışmak, onları dinlemek, duyduklarını yazmak başlı başına bir iştir.
Her gazeteci göze alamaz…
Gidenler ise unutulmaz…
Uzun meslek hayatı boyunca Anadolu’yu büyük bir aşkla gezip dolaşan mesleğimizin yüz akı Nail Güreli, 1978'de Hakkâri’ye gittiğinde tuttuğu notları o zaman çalıştığı Hürriyet’te yayınlamıştı. Nail Ağabey yaklaşık 30 yıl sonra bir kez daha Hakkâri’ye uğrayınca eski notlarıyla yeni izlenimlerini karşılaştırmalı olarak bir araya getirdi. Heyamola Yayınları’ndan çıkan “İşte Türkiye” adlı çalışmasında Hakkâri’yi şöyle anlatıyor:
“... Kısacası aradan geçen 30 yılda nüfusu 80 bine ulaşan Hakkâri’nin en önemli sorunlarının başında altyapı geliyor. Kanalizasyon için Avrupa Birliği’ne 400 avroluk  proje sonulmuş, umutla yanıt bekleniyor!”
Nail Ağabey Hakkâri’nin değişmeyen kadersizliğini anlatırken diyor ki:
“1970’lerde 30 yataklı devlet hastanesinde sargı bezlerini kendi ceplerinden alan yurtsever hemşireleri tanımıştık… Şimdi aynı hastane için izlenim yazamıyoruz. Çünkü hastane yok. Depremde ağır hasar gördüğü için yıkmışlar. Yenisi için 2005’te inşaat başlamış. Sağlık hizmeti sağlık ocaklarında veriliyor, hastanelik olanlar ise Van’a gönderiliyor."
Nail Güreli Hakkâri’nin 2000’li yıllarını anlatırken hüzünlü bir durağa geliyor. Zap Suyu üzerindeki yıkık köprüye bakarak şöyle yazıyor:
“Zap Suyu üzerindeki köprünün sadece ayakları duruyor, nehrin iki yanında… Halk arasında bu köprünün güvenlik güçleri tarafından bombalanarak yakıldığı anlatılıyor. Köprüye adını veren Deniz Gezmiş’i hatırlayacaksınız elbette… 12 Mart döneminde iki arkadaşı Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte idam edilmişlerdi.”
Deniz Gezmiş ve arkadaşları tarafından 1969’da yapılan köprü terörün yüksek reytinge ulaştığı yıllarda yerle bir edildi, bir daha kimse oraya el atmadı. Ancak devletin her düzeydeki etkili ve yetkilileri söylevlerine devam ettiler:
- Kürt vatandaşlarımıza her türlü devlet hizmeti verilmektedir!
- Peki, ya köprü n’oldu babo?
- Yıktık ya!..
Bazılarının Kürtlere hizmet anlayışı böyle tecelli ediyor.
Şimdi Hakkâri için umutlu bir haber verme sırası geldi. İki gün önce yazar Cezmi Ersöz aradı:
- Hakkâri’de Deniz Gezmiş Köprüsü'nü yeniden inşa ediyoruz!
Sonra da özetledi…
Köprü inşası için kurulan inisiyatif 2 Ekim 2009 günü İstanbul Kuruçeşme Arena'da bir konser düzenliyor. Bu türden onurlu ve hayırlı işlerin olmazsa olmaz isimleri Leman Sam, Vedat Sakman, Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi, Suavi, Onur Akın o gece sahneye çıkacaklar. Ayrıca Türk Halk Müziği’nin dev ismi Sabahat Akkiraz türkülerini Hakkâri için söyleyecek. Şu ana kadar konsere destek vereceğini söyleyen sanatçılar arasında Yasemin Göksu, İlkay Akkaya ve Suzan Kardeş de bulunuyor.
Köprü İnisiyatifi 11 Eylül Cuma Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde 11:00'de bir basın toplantısı düzenliyor. 1969’da köprünün inşaatında çalışan, taş kıran, harç karan öğrencilerden ünlü gazeteci Necati Doğru, Ragıp Zarakolu, Masis Kürkçügil ve Yaşar Yılmaz ile köprünün belgesini çeken Bahriye Kabadayı da basın toplantısında Leman Sam, Suavi, Yasemin Göksu ve İnisiyatif Sözcüsü Cezmi Ersöz'le birlikte yer alacaklar.
Sonunda Deniz Gezmiş ve devrimci arkadaşlarından 30 yıl sonra talihsiz kent için iyi bir şey yapılacak:
Hakkâri Deniz Gezmiş Köprüsü!