Suriye yönetiminin anlaşma kapsamına girmeyen 250 yabancı cihatçıyı tutuklamak istediği bu nedenle de çatışma çıktığı görülmüyor. Halep’e yönelik iddiaların kaynağı olan Amerikalı Bilal Abülkerim’in El Kaide sempatizanı olduğundan söz edilmiyor

Halep yalan bombardımanı altında

Suriye’de taraflar arasında uluslararası güçlerin aracılığıyla sağlanan ateşkesin kısa süre sonra ihlal edilmesinden Suriye ve müttefik gruplar sorumlu tutuluyor. İddialara göre yapılan anlaşma gereği Halep’ten aileleri ile birlikte çıkmalarına izin verilen cihatçılara ait konvoya, Suriye Ordusu ile Suriye’ye bağlı güçler tarafından ateş açıldı. Konvoydaki beş kişinin öldüğü de gelen haberler arasında.

Sadece ateşkesin ihlalinden değil, Halep’te yaşanan insanlık dramından da Suriye sorumlu tutuluyor. Halep’te bir dram olduğu, çocuklar başta olmak üzere sivillerin büyük zarar gördüğü doğru, ancak bu yeni bir olgu değil. Dört yıl boyunca cihatçıların elinde bulunan Halep’te cihatçıların katliamlarına ilişkin onca bilgi gelmişti. Halep’e insani yardım yapılması yolundaki ilk talebin kenti cihatçılardan geri almak için kuşattığı dönemde bizzat Suriye’den geldiği, bu amaçla başta BM olmak üzere tüm etkili kurumlara, kuruluşlara “Halep’e insani yardım koridoru” açılması için çağrılar yaptığı unutuluyor.

Halep’ten çıkmaları konusunda anlaşma yaptıkları cihatçıları imha etme şansı da varken bunu yapmayan Suriye güçleri, neden tüm dünyanın gözü önünde cihatçı konvoylarını vursun? Birleşmiş Milletler’in son iki gündür bu konuda açıklamalar yaparken “doğruluğu henüz onaylanmayan raporlara” dayandığını belirtmesine dikkat edilmiyor.

Kim bozdu?
Yandaş medyanın yazdıklarına bakılırsa ateşkes anlaşmasını Suriye ile ona bağlı çalışan Şii gruplar bozdu. Oysa bu konuda ilk açıklamayı yapan BM’ye bağlı bir kuruluş tam tersini söylüyor. Üstelik bunu “doğruluğu henüz onaylanmayan raporlara” dayanarak değil, kendi hazırladığı raporda belirtiyor. Yani Birleşmiş Milletler’i, kendisine bağlı bir komisyon yalanlamış oluyor.

Bu komisyon BM içinde faaliyet gösteren “Suriye Arap Cumhuriyeti Üzerine Bağımsız Uluslararası Araştırma Komisyonu adını taşıyor. İki gün önce yayımladığı bir raporda Doğu Halep’te, aralarında çıkmaları konusunda anlaşma yapılmış olan cihatçıların da bulunduğu sivillerin tahliyelerini Ahrar’uş Şam ile Nusra Cephesi’nin engellediğini belirtiyor. Bu Rusya’nın tahliye konvoyuna cihatçıların atgeş açtığı iddiasını da doğrulamış oluyor.

Ateşkes neden bozuldu?
Bu sorunun yanıtını ise yıllardır Suriye yönetimine karşı yaptığı haberlerle tanınan, Suriye’deki cihatçılara da yakın olan ancak son zamanlarda daha ılımlı bir çizgiye yöneldiği görülen Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SİHGE) veriyor. SİHGE, iki gün önce geçtiği haberde Suriye Ordusu’nun Halep’te Suriyeli olmayan 250 cihatçıyı tutuklamak istediğini ancak cihatçıların buna izin vermediğini ve bu nedenle çatışma çıktığını belirtiyor. Bu şu açıdan önemli, Suriye yönetimi, herhangi bir anlaşmanın ancak Suriyeli muhalifler için söz konusu olduğunu defalarca açıklamıştı. Yabancı cihatçıların Halep’ten hiçbir şey olmamış gibi çıkmalarına izin vermemesi doğal. Durumun böyle olduğunu artık ılımlı da olsa hâlâ muhalif kaynaklara dayanarak haberler yapan SİHGE bildiriyor.

İddiaların kaynağı Abdülkerim
Halep’te Suriye yönetimince sivillerin öldürüldüğü yolundaki iddialar ise tek kaynak üzerinden dile getiriliyor. ABD doğumlu bir İslamcı olan Bilal Abdülkerim, Batılı medya organlarında sürekli bu konuda iddialar ortaya atıyor. Abdülkerim, selefi bir cihatçı ve Suriye dahil birçok bölgede faaliyette bulunmakla, El Kaide sempatizanı olmakla tanınıyor.

Halep’e ilişkin iddiaları elbette savaş kaynaklı trajedileri göz ardı etmeden, sorumlusunun kim olduğunda bakmadan temkinli karşılamakta yarar var. Ama asıl sorumluların gözden kaçırılmaması hepsinden önemli.