CHP’nin Hatay’da Lütfü Savaş’ı aday göstermesine tepkiler bitmiyor. Hataylı, deprem sonrası Hatay’dan ayrılan, depremde aylarca orada kalan arkadaşlarım var. Kiminle konuşsam burnundan soluyor.

Savaş’ı şehirlerinin harabeye çevrilmesinin sorumlularından biri olarak gören ve CHP’ye bela okuyan bir öfke kabarması var.

Tüm bu tepkileri kuşkusuz CHP yönetimi de duyuyor. Ancak, değişimin genel başkanı Özel, yaptıkları anketlerden Savaş’ın çıktığını, kırsaldan acayip oy aldığını söyleyip, “Kesin kazanıyor gibi görünmüyor ama kazanabileceği görüşü öne çıkıyor. Sonuçta kaybetmek için bir şey yapamam ki!” diyerek, daha önceki Hatay değerlendirmesiyle biraz çelişse de, kararlarının arkasında duruyor.

Kararın arkasındaki akıl net: Önümüzdeki seçimi risk etmemek, bugünü ve anı kurtarmak!

Aslında değiştirilmek istenen “eski CHP aklı” da buydu. “Ekmek için Ekmeleddin” derken ya da misal “Anayasaya aykırı ama” diyerek dokunulmazlıkların kaldırılmasını onaylarken de aynı akıl işledi. Günü ve anı kurtarmak… Geleceği kaybetme pahasına olabileceğini hesap etmeden.

Bu süreçlerde “işe yarayan” bir negatif enerji oldu. “Erdoğan olmasın da…”, “AKP olmasın da…” düşüncesiyle insanları muhalefete mecbur eden bir negatif enerji!

Şimdi Hatay’da da “AKP adayı olmasın da…” negatif enerji ve güdülemesiyle oy verenler olabilir, buna güvenilebilir!

Ne kadar Hatay seçmeninin Hatay dışında olduğu, yapıldığı söylenen anketlerde onların ne kadar temsil edildiğini bilmiyorum. Ancak, belli ölçülerde “işe yarayan” negatif enerjinin onları depremden sonra sığındıkları kentlerden kalkıp oy vermek için Hatay’a götürmeye yetmeyeceğini konuştuğum insanlardan biliyorum.

Belli ölçülerde “işe yarayan” negatif enerjiye güven ve önümüzdeki seçimi/günü kurtaralım yaklaşımının, Hatay’ın ötesinde Türkiye genelinde de CHP’ye olumsuz yansımaları olacağını, “değişim”in de geleceğini karartacağını görüyorum.

Ancak, bir solcunun, sosyalistin CHP’ye kızmasını doğru bulmuyorum!

Ne güzel sözdür o; “Çaresizseniz, çare sizsiniz!” İşte şimdi Hatay anlamsız bir kızgınlıktan öte tam da çare üretilecek bir yer!

Depremin hemen ardından, ülkenin dört bir yanından gencecik insanlar koştu Hatay’a. Aylarca orada, o felaketi yaşayan insanlarla yaşayarak dayanışma ağları ördüler. Çare oldular çaresizlere, yaralara bir parça merhem!

Burada isim saymanın anlamı yok, hemen her sol, sosyalist parti, hareket orada yaptıklarıyla bir iz bıraktı. Yalnızca anı kurtarmak adına değil, deprem enkazlarında yeşerttikleri hayatlarla, dayanışmacı paylaşımcı, “ben” değil “biz” diyen yaklaşımlarıyla geleceğimizi kurtarma adına da örnekler yarattılar.

Şimdi, kritik bir seçim öncesinde Hatay’ı çaresiz bırakırlarsa, kendilerine ve deprem sürecinde yaptıkları her şeye yazık ederler. “Yazık ederler” diyorum, çünkü söylenecek en hafif şey bu!

Eğer aday illa X partisinden, Y partisinden olacak diyerek örgüt şovenizmi ve dar grupçu yaklaşımlara esir olup birleşemezlerse yazık ederler!

Tüm demokratları, sol, sosyalist, ilerici güçleri Hatay’ın, Hataylıların bağrından çıkacak ve bağırlarına basacakları bir ortak aday çıkaramazlarsa yazık ederler!

Hatay’da böylesi bir pozitif enerjiyle, ben değil biz diyerek çalıştıklarında ortaya çıkacak sinerjinin Hatay’ın çok ötesinde etkileri olacağını göremezlerse yazık olur!

Depremin enkazından hayatı çıkarmayı başaranların, gerekirse sandıklar koyarak Hataylıların bağırlarına basacakları adaylar bulup etrafında birleşmeleri zor olmasa gerek.

Bunu yapamazlarsa eğer, CHP’ye değil kendilerine kızsınlar!