Siz bakmayın bir takım neoliberal ideologların "işçilerin artık zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri var, reformizme gömüldüler, uslandılar, baş kaldırmazlar"

Siz bakmayın bir takım neoliberal ideologların "işçilerin artık zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri var, reformizme gömüldüler, uslandılar, baş kaldırmazlar" safsatalarına, Kıta Avrupa’sında gümbür gümbür işçilerin ayak sesleri geliyor. Avrupa semalarında "bir hayalet"in dolaştığını söylemek için henüz erken olsada, her bir sokağında işçilerin kendileri dolaşıyor.

Tarihin gördüğü en kapsamlı neoliberal saldırılara maruz kalan Avrupalı emekçiler eylül ayı ile birlikte akın akın sokaklara inmeye başladı. Son bir hafta içinde yaşanan grev ve protestolar Alman Sendikalar Birliği (DGB) Başkanı Michael Sommer'in deyişiyle sonbaharın sıcak geçeceğini gösteriyor.

Geride bıraktığımız hafta içinde sadece Fransa'da Nicolas Sarkozy hükümetinin emeklilik reformunu protesto için yaklaşık 3 milyon emekçi alanlardaydı. İşçisi emeklisi, öğrencisi kamu çalışanı her kesimden emekçiler sağcı hükümetin neoliberal uygulamalarına karşı kolay kolay teslim olmayacağını haykırdı. Fransız emekçiler emeklilik yaşını 60'dan 62'ye çıkarak yasanın senatoda görüşüleceği 3 Ekim günü yeniden alanlarda olacak.

İspanya'da ise madenciler yürüyor. Austurias bölgesindeki yaklaşık beş bin maden emekçisi hükümetin maden sektörünü tasfiye etmek istediğini belirterek aileleri ile birlikte direnişe geçti. İlk etapta beş günlük bir grev yapan emekçiler, taleplerinin kabul edilmemesi halinde ilk olarak başkent Madrid'e ardından ise Brüksel'e yürüyeceklerini açıkladı. İspanyol madenciler ülkenin demokrasiye geçmesiyle birlikte tarihinde ikinci kez gittikleri grevde, geri adım atmamakta kararlı görünüyor.

Yaz boyunca Angela Merkel hükümetine karşı atılacak adımları tartışan Alman sendikalar, sonbaharla birlikte topyekûn direnişe geçme kararı almıştı. "Sonbahar sıcak geçecek" diyen Sommer, Merkel hükümetinin politikalarına karşı direnişe geçeceklerini açıklamıştı. Sommer'in “Hükümet insanların baskısını hissetmeli. Bu ülkede daha fazla adalete ihtiyacımız var. Ve bu nedenle de sonbaharda her yerde sendikalar eylem haftaları düzenleyecekler” demesinin ardından ilk olarak demir çelik fabrikalarında çalışan onbinlerce çalışan greve gitti. 85 bin demir çelik işçisi haklarını alana kadar grevlerine devam edecekleri uyarısında bulundu.

Yunanistan'da aylardır süren kamyoncu grevi temposu bugünlerde düşsede sürüyor. Romanya'da kamu emekçileri kemer sıkma adı altında ücretlerinde yapılması planlanan kesintilere karşı isyanda. Hollanda'da temizlik işçileri, Belçika'da süt üreticileri, Polonya'da tersane işçileri, Danimarka ve Norveç'te balıkçılar yeniden alanlarda çıkma hazırlığında.

Evet, sıkça dile getirilen "sosyal devlet işçileri hantallaştırdı" diskuru ayağa kalkan işçilerin kararlı duruşla birlikte yıkılmak üzere. Avrupalı emekçiler yarınlar için, çocuklarının gelecekleri adına alanlarda. Günü değil, geleceği kurtarma adına yürüyorlar. Siz bakmayın seçimlerde muhafazakâr sağcı partilerin galip gelmesine, sağ yükseliyor teranelerine alttan alta dipten gelen dalga her geçen gün büyüyor.

************
Tankınız topunuzla gelin

Dile kolay 30 uçak, 27 helikopter, özel kuvvetlere bağlı 250 paramiliter ve yüzlerce asker seferber oldu. Uçaklar bomba üstüne bomba yağdırdı, helikopterler taş sütünde taş bırakmadı. Ülke tarihinin en büyük operasyonu yapıldı. Savaş uçakları 50'den fazla bomba kullandı. Tüm bunlar Mono Jojoy kod isimli Jorge Briceno’nun katletmek içindi.

CIA destekli Kolombiya ordusunun tamamına yakınının seferber eden azılı FARC düşmanı devlet başkanı Juan Manuel Santos'a New York'ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda zafer çığlıkları attıran ve Briceno’nun ölümünü FARC'ın tarihindeki en büyük “darbe"dir dedirten Jojoy kimdi?

57 yaşındaki Jorge Briceno namı diğer Jojoy 1975'ten bu yana yaklaşık 35 yıldır devrimci mücadelenin içinde yer alan tüm hayatı dağlarda silahlı mücadele vererek geçen bir isimdi. Dört gün önce örgütün kalelerinden La Macarena’nın yakınındaki Meta bölgesinde çarşambayı perşembeye bağlayan gece yarısı düzenlenen saldırıda onlarca gerilla ile birlikte katledildi.

Katledilirken halka ait olduğunu söylediği silahının kendi ifadesiyle düşmanın eline geçmemesi için kırıp atacak kadar halkına ve mücadelesine bağlı bir isimdi.

Kolombiya ordusu askerleri tarafından son üç yıl içinde örgütün kurucusu Manuel Marulanda ve Raul Reyes'in ardından katledilen üçüncü büyük isimdi. Jojoy yanındakilerle birlikte sonuna kadar direndi, teslim olmayı aklından dahi geçirmedi. Bir gerilla liderine yakışacak şekilde ölüme ve egemen sınıfın askerlerine meydan okuyarak yaşama veda etti.

Jojoy'un katledilmekle FARC'ı bitireceğini sanan Santos yanılıyor. FARC her şeye rağmen teslim olmayacağını açıkladı. Örgüt olası bir barış için hazır olduğunu açıklarken, teslimiyete ise hayır dedi.