Bu hafta gündeme düşen önemli haberlerden biri Hazine’nin Merkez Bankası’ndan “ihtiyat akçesi” olarak ayrılmış olan kaynağı aktarmak üzere yasal düzenleme yapılacağına ilişkin haberdi.  Muhasebecilerin bildiği ama ortalama vatandaşın, haklı olarak, ilk kez duyduğu “ihtiyat akçesi” artık sohbetlerin de konusu. İhtiyat akçesi ileride ortaya çıkması muhtemel zararları karşılamak için şirketler tarafından ayrılan kaynağa verilen addır. Bunun […]

Bu hafta gündeme düşen önemli haberlerden biri Hazine’nin Merkez Bankası’ndan “ihtiyat akçesi” olarak ayrılmış olan kaynağı aktarmak üzere yasal düzenleme yapılacağına ilişkin haberdi.  Muhasebecilerin bildiği ama ortalama vatandaşın, haklı olarak, ilk kez duyduğu “ihtiyat akçesi” artık sohbetlerin de konusu.

İhtiyat akçesi ileride ortaya çıkması muhtemel zararları karşılamak için şirketler tarafından ayrılan kaynağa verilen addır. Bunun amacı kurumun finansal açıdan zora düşmesini önlemektir.

Ama şimdi görüyoruz ki zora düşmüş olan Hazinedir ve para oraya aktarılacak.

TCMB Kanunun 60. Maddesinin a bendinde Banka’nın yıllık brüt karının %20’sinin ihtiyat akçesi olarak ayrılacağı yazılıdır.  Bu tutar ayrıldıktan sonra kalan karın %10’nun da “fevkalade ihtiyat akçesi” olarak ayrılması aynı maddenin c bendinde belirtilmiştir. Bu iki bende baktığımız zaman toplam brüt karın yaklaşık %28’i ilgili kanuna göre dağıtılamaz.

2018 sonu bilançosunu itibariyle MB’nin ihtiyat akçelerinin toplamı 26,7 milyar lira. 2018 yılı brüt karı ise 66,9 milyar lira. Bu tutardan ihtiyat akçesine aktarılan miktar 18,2 milyar liradır. Bunu da eklediğimiz zaman şu anda bankanın ihtiyat akçelerinin toplamı 45,8 milyar liraya ulaşmaktadır.

Şimdi Hazine bu paraya göz koymuş. Bunu da alıp harcamak istiyor. Ancak bu parayı alabilmesi için Merkez Bankası Kanunun 60. Maddesinde bir değişiklik yapılması gerekiyor. Çünkü bu madde olduğu gibi durduğu sürece bu paranın Hazineye aktarılması söz konusu olamaz. Anladığım kadarıyla yapacakları bir değişiklikle “ihtiyat akçesi” olarak ayrılmak zorunda olan tutarın da kar payı olarak dağıtılması için banka genel kurulunun yetkilendirilmesine imkân verilecektir. Genel kurulda en fazla paya sahip hissedar da Hazine olduğu için bundan sonra her yıl bu kalemde ayrılan paranın da Hazine’ye düzenli olarak aktarılmasının önü açılmış olacaktır.

Buna neden ihtiyaç duyuyorlar? Bu sorunun yanıtını bulmak için en son açıklanan Nisan ayı sonu itibariyle bütçe gelişmelerine bakmak yeterlidir.

Bütçe yılın ilk dört ayı sonunda toplam 54,5 milyar lira açık vermiştir. 2019 yılının tamamı için bütçelenen açık miktarının 80,6 milyar lira olduğunu dikkate aldığımızda yılın tamamı için tahmin edilen açığın  %67,6’sı ilk dört ayın sonunda gerçekleşmiştir. Yılın tamamlanmasına sekiz ay daha kaldığını dikkate aldığımızda, bütçe açığının çok hızlı artacağı gayet açıktır.

Nisan ayı sonu itibariyle oluşan açığı geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırdığımızda bütçe açığının %135 oranında arttığı görülmektedir. Yıllık enflasyonu %20 alırsak açığın artış oranının vahameti daha kolay anlaşılır.

Devletin asli gelir kaynağı vergilerdir. Nisan ayı sonu itibariyle vergi gelirleri geçen yıla göre sadece %6,4 oranında artmıştır. Bu reel olarak vergi gelirlerinin düştüğünü gösteriyor. Özellikle dolaylı vergi gelirlerini bize daha büyük sorunları işaret ediyor. Dahilde alınan KDV %16,8 ÖTV ise %7,8 oranında azalmıştır. Vatandaşta harcayacak para olmayınca dolaylı vergi gelirleri de doğal olarak düşüyor. Bu, aslında, yurtiçi talebin ne kadar düştüğünün de bir göstergesidir. İlk çeyrek büyüme rakamları açıklandığında küçülmenin ne kadar sert olduğunu da göreceğiz.

İktidar sahipleri oluk oluk para harcamaya devam ediyorlar. Çay kaşığıyla elde ettiği gelirleri kepçe ile harcamaya devam eden iktidar Merkez Bankası’nın ihtiyat akçelerine göz dikmiştir. Çünkü para harcamayı seviyorlar. Bütçe disiplini diye bir kaygıları bulunmuyor.