HEDEP ne yapacak ne yapmayacak?

Yerel seçimlere 4 aydan az bir süre kaldı. Siyasi gündem bir süredir CHP’nin işbirliği teklifini reddeden İYİ Parti üzerinde yoğunlaşıyor ancak Meclis’in en büyük üçüncü partisi konumundaki HEDEP’deki gelişmeler de dikkatle takip edilmeli.

HEDEP’in 81 kentte seçimlere bağımsız girme eğiliminde olduğu, hafta başında Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan tarafından kamuoyuna duyurulmuştu. Merkez Yönetim Kurulu’nun bu yöndeki önerisi Parti Meclisi tarafından değerlendirilip karara bağlanacak.

HEDEP Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ise İstanbul’da 6 Aralık günü gerçekleşen basın buluşmasında gazetecilerin sorularını yanıtlayarak partinin yeni dönemde izleyeceği siyasete dair açıklamalarda bulundu. Eş Genel Başkanlar, seçime bağımsız girme eğiliminin hangi değerlendirmelerin sonucu olarak ortaya çıktığını ve yeni dönem siyasetinin nasıl icra edileceğini aktardı. Aynı zamanda ihtimallere, beklentilere ve gelişebilecek yeni durumlara ilişkin de ipucu vermiş oldular.

CHP’nin geride kalan süreçteki yetersiz muhalefeti HEDEP liderleri tarafından toplantıda açık şekilde eleştirildi. Tuncer Bakırhan, 2015’ten bu yana iktidarın kaybetmesini sağlamak için tek taraflı olarak anamuhalefeti desteklediklerini ancak CHP’nin görevini yerine getiremediğini, HDP’nin kazandığı belediyelere yönelik kayyum politikası başta olmak üzere ülkedeki anti-demokratik uygulamalara gerektiği ölçüde tepki gösteremediğini dile getirdi. Kendi seçmenlerinin de bu durumdan rahatsız olduğunu söyleyen Bakırhan, “Bizim sağcı bir iktidarı, sağcı bir muhalefeti destekleyerek değiştirme gibi bir amacımız yok” diyerek doğrudan Özgür Özel liderliğindeki yeni CHP yönetimine bir mesaj gönderdi.

Son günlerde AKP’nin “kayyumlara son verme” vaadi karşılığında HEDEP’in büyükşehirlerde aday çıkarmasını talep ettiği yönünde bazı iddialar ortaya atılmıştı. Toplantıda bu iddialara da cevap verildi. Tülay Hatimoğulları kapalı kapılar ardında görüşme yapmadıklarını, her şeyi açık açık konuşmaktan yana olduklarını söyledi. Adalet Bakanlığı ile yapılan görüşmelerin ise Bakanlığın yetki alanıyla ilgili meseleleri kapsadığını, bunun seçimlerle ilgisinin bulunmadığını ifade etti. Bakırhan ise kandırılabilecek bir parti olmadıklarını belirterek, “Seçimlerden bağımsız, her konuda her meselede kendi düşüncelerimizi oraya sunmaya varız. Bu uzlaşacağımız ve işbirliği yapacağımız anlamına gelmiyor” dedi.

Eş Genel Başkanların sözlerinden yola çıkarak HEDEP’in yerel seçim perspektifiyle ilgili bazı saptamalarda ve öngörülerde bulunmak mümkün. Öncelikle Kürt siyasal hareketinin Kılıçdaroğlu döneminin CHP’sine olan sitemkar tutumu her cümlede kendini belli ediyor. Mealen “CHP’ye bağımlı değiliz” vurgusunun sıklıkla yapılmasının ve 81 ilde aday çıkarma niyetinin altında da bu memnuniyetsizlik hali yatıyor. Yani HEDEP yeni CHP yönetimine, eğer eskisi gibi davranılmaya devam edilirse, 2019’dakine benzer bir desteğin verilmeyeceğini anlatmaya çalışıyor. Tarihsel olarak Kürt hakları sorununu ve Kürtlerin bugün karşı karşıya kaldığı ağır baskıyı görmezden gelen bir CHP’ye artık toleranslı yaklaşılmayacağı açık.

Yine de tüm eleştirel söylemlere rağmen HEDEP, CHP’ye kapıları tam olarak kapatmış değil. Dile getirilen eksiklikler aynı zamanda beklentilerin yansıması olarak da okunabilir. O nedenle HEDEP tarafından bugün ya da yarın hangi karar alınırsa alınsın, tablo son ana kadar esnek bir yapıya sahip olacak. Evet, partinin liderliği “Sağ iktidara karşı sağ muhalefeti desteklemeyeceğiz” diyerek CHP’ye mesaj gönderiyor ancak bu siyasi gelenek, Saray rejiminin domine ettiği bir yerel seçim sürecinin yaratacağı karanlık tabloyu da bugünden kestirebilecek bir tecrübeye sahip.

2024 yerel seçimlerde AKP-MHP bloku gücünü tahkim ederse, bu, tüm muhalefetin daha yoğun şekilde baskı altına alınacağı ve demokratik mücadele alanının sınırlarının çok daha daralacağı bir döneme girileceğinin işareti olur. Faşizm, arkasına aldığı güçlü rüzgarla önünde engel olarak gördüğü her şeyi boğmak için daha fütursuzca saldırmaya başlar. Bölgede kazanılan belediyelere de yine kayyumlarla el konulacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok.

Genelde CHP ile İYİ Parti’nin ittifakı üzerinden anlaşılmaya çalışan 2019’daki yerel seçim başarısı, HDP seçmeninin verdiği katkı gözardı edilerek düşünülmemeli. Dikkat edilirse 6 ay önce yapılan son genel seçimde de HDP (Yeşil Sol Parti) İstanbul’da yüzde 8’i bulmuş ve İYİ Parti kadar oy almıştı. Bununla birlikte, İYİ Parti’nin “müstakil” siyasetinin tabanında erime yaratacağı ve ayrı adaylar çıkarsa bile, örneğin İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na gidecek oyları fazla kesemeyeceği tahmin edilirken, Kürt siyasetinin görece daha kemikleşmiş ve aidiyeti yüksek bir seçmen kitlesine seslendiğini akıldan çıkarmamak gerek. Dolayısıyla HEDEP’in özellikle batı kentlerinde ayrı adaylarla seçime girme stratejisi, İYİ Parti'ye nazaran tahrip gücü daha yüksek sonuçlar doğuracaktır.

Yeni CHP yönetiminin önündeki önemli görevlerden biri, muhalefetin en büyük partisi olarak yerel seçimde iktidar karşısındaki en geniş cepheyi bir arada tutabilmek olmalı. Bu yolda pragmatik çözümlerin ötesinde, ülkenin tarihsel sorunlarına da samimi ve derinlikli şekilde eğilmek şart. Olası riskleri ve savrulmaları bertaraf etmek için incelikli, halkın önceliğinin ne olduğunun anlatılması konusunda ise net bir politikaya ihtiyaç var. Kurtuluş için yeterli mi? Kesinlikle değil. Örgütlü bir toplumsal mücadele yükselmeden iktidarı yenilgiye uğratmak söz konusu bile olamaz. Ancak önce yerel seçimler mümkün olduğunca az hasarla atlatılmalı.