Geçen haftaya, tüm Türkiye, Güngören’de meydana gelen bombalı saldırı haberinin üzüntüsüyle girdi. Arka arkaya patlayan iki bomba 17 ölü ve 154 yaralı, ciğerimizi yaktı. Bu acı...

Geçen haftaya, tüm Türkiye, Güngören’de meydana gelen bombalı saldırı haberinin üzüntüsüyle girdi. Arka arkaya patlayan iki bomba 17 ölü ve 154 yaralı, ciğerimizi yaktı. Bu acı haber, dünya basınında olduğu gibi İsveç basınında da geniş yer buldu.

Haber önce üzücü bir törer eylemi gibi duyuruldu. Ardından gazetelerde yer alan uzman yorumları dudak uçuklatacak cinstendi.

Bu yorumlardan en radikali İslam bilimcisi sıfatıyla açıklama yapan Jan Hjärpe’dan geldi. Lund Üniversitesi’nin İslam profesörü Hjärpe, “Bombalı saldırı, kaos yaratıp ordunun ihtilal yapması içindi” dedi. Profesörün söylediği bu saptama 301’e girer mi kestiremiyorum ama arkasından gelen açıklamalar insanı çok daha fazla şaşırtan iddialardı. Hjärpe, Ergenekon davasına işaret ederek, “Bombalar, Ergenekon’a sempati duyan bir grup tarafından patlatıldı. Bombalamaların arkasında Ergenokon’un yatması, patlamaların İstanbul’un anonim bir semtinde olmasıyla anlaşılıyor. Her hangi spesifik bir hedef güdülmemiş. İslamcıların bombaları, öncesinde gördüğümüz gibi, İngiliz konsolosluğu ve ona benzer hedefleri adres alıyor. Burada öylesi bir paralellik görmüyoruz” açıklamasını bir çırpıda yapıverdi.

İsveçli İslam bilimcisi, açıklamalarında AKP’yi tarif ederken İsveç’teki Hıristiyan Demokratların Türkiye’deki karşılığı olarak yorumladı. AKP için “İslamcı olup demokratik olmayan, şeriatı savunan bir kitle değiller, parti programlarında şeriat istedikleri gibi bir ibare yer almıyor ve şimdiye kadar da bunu gösteren bir şey olmadı” dedi.

İsveç’in İstanbul Konsolosu ve Türkiye eksperi Ingmar Karslon da Güngören’deki bombalamaların AKP"ye karşı yürütülen süreçle ilgili olabileceğini İsveç basınına “Böyle olabilir, olmayabilir de” kararsızlığıyla yorumladı.

Konsolosun aksine, İslam bilimci Hjärpe, Türkiye’de belli dengeleri bozmak isteyen bir grubun olduğunu duyurup “1980 ihtilalindeki gibi hedef aynı. Her türlü bedele rağmen hükümetin gücüne ulaşmak. Bombalarla kaos yaratmak. Ülkede bugün oldukça güçlü bir orta sınıf var. Bu da AKP’nin ekonomik politikasının sonucu. Bu sefer kaos yaratamayacaklar. Emekli generallerin de içinde bulunduğu bu gizli örgütü, mahkemeye vermek pozitif bir gelişme. Demokrasi daha da güçlendi” dedi.

İsveçli bir İslam bilimcisi profesörün bu açıklamalarında hak vereceğiniz taraflar olduğu gibi hatalar ve yanlış saptamalar da bulabilirsiniz. İşin bana garip gelen tarafı bu kadar yakından takip ediliyor olmamız. Hadi profesörün işi bu diyeceksiniz. Ama size de garip gelmiyor mu böylesine detaylı yorumların gazetelerden okuyuculara aktarılması. Dış kamuoyunun, iç meselelerimiz hakkında böyle yönlendirilmesi.

Geçen ayın son günü Anayasa Mahkemesi, AKP’nin kapatılması istemiyle açılan davada kararını verdi. AKP kapatılmadı ama laiklik karşıtı çalışmalardan dolayı harçlığı kesildi. İsveç’te gözler yine Türkiye’nin üzerine çevrildi. İsveç televizyonları ve radyoları haber bültenlerde gelişmeyi birinci haber olarak duyurdu. İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt konuyla ilgili olarak basına yaptığı açıklamada “Hukuk kıyafetine bürünmüş bir darbenin önlenmiş olmasından büyük sevinç duyuyorum” diye konuştu.

Dünya üzerinde kimse kimseden uzak değil. Herkes, herkesin evinde neler oluyor bilmek istiyor. Biz davada karar ne zaman açıklanacak diye beklerken, yabancılar 5 gün öncesinden ‘kadil oldukları’ AKP kapatılmayacak bilgisiyle Türkiye borsalarında adam tokatlıyor. Kendimizle uğraşmaktan dünyayı kaçırıyoruz. Ama dünyanın geri kalanı, böylesine hareketli Türkiye’yi ıskalamıyor. Eğrisiyle doğrusuyla bir kıyısından tutmuş çekiştiriyor.