31 Mart yerel seçimleri CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanmasıyla sonuçlanmıştı. AKP bu seçimi kaybetmeyi kabul etmedi. Demokrasiyi sandığa indiren AKP, sandık sonuçları kendi aleyhine çıkınca sandık demekten de vazgeçti! Bildiği her türlü yolu uyguladı. Daha önce kendisinin bilerek kullandığı, ancak kazandığı için üzerinde durmadığı her yöntemi “yasalara aykırıdır” diyerek seçim kurullarına […]

31 Mart yerel seçimleri CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanmasıyla sonuçlanmıştı. AKP bu seçimi kaybetmeyi kabul etmedi. Demokrasiyi sandığa indiren AKP, sandık sonuçları kendi aleyhine çıkınca sandık demekten de vazgeçti! Bildiği her türlü yolu uyguladı. Daha önce kendisinin bilerek kullandığı, ancak kazandığı için üzerinde durmadığı her yöntemi “yasalara aykırıdır” diyerek seçim kurullarına taşıdı. Günlerce oyları saydırdı. Olmadı…! “Evlerde fazla ya da kayıtsız seçmen var.” dedi. Olmadı…! Siyasi tarihimizde ilk defa polis ilçelerde evlere baskın yaptı, hane halkının seçmen olup olmadığına baktı. Bu arada kime oy verdiğini de sormaktan geri durmadı. Hatta iddialara göre, AKP’ye oy vermeyenlere gözdağı bile verdi… Olmadı…!

***

Geçersiz oyları yeniden masaya yatırdı. Seçim günü AKP müşahitlerinin de önünde kabul edilmeyen ve geçersiz olarak tutanaklara geçen oyları kendi lehine yazdırdı. Olmadı! Her yolu denedi. İlçe seçim kurullarının, onlar da beceremeyince, il seçim kurulunun kapısına dayandı. Algı yönetti. Yalan söyledi. Ne yaptıysa İmamoğlu’yla Yıldırım’ın arasındaki fark kapanmadı! Yine seçimin galibi Ekrem İmamoğlu’ydu. Ve 17 Nisan günü YSK, İmamoğlu’na mazbatasını vermek zorunda kaldı.

***

Mazbatanın verilmesiyle birlikte bu kez devlet gücü orantısızca devreye sokuldu. Aynı anda çıkarılan KHK ile başta İstanbul olmak üzere tüm belediye başkanlarının elleri kolları bağlandı. Gelir ve gider kalemleri izne tabii tutuldu. Personel hareketleri kısıtlandı! Yatırımlar Cumhurbaşkanlığı tarafından dijital sistemde takip edilmeye başlandı. Başkanların doğrudan denetlendiği, en ufak eksikliklerinde cezalandırılmak üzere oluşturulmuş yeni kurallar konuldu. Kısaca yandaş olmayan Belediyeleri hizmet yapamaz hale sokacak hangi yöntem varsa o devreye sokuldu. Ve bazı HDP’li Başkanlara mazbata verilmeyerek de hukuk dışı davranıldı!..

***

Hatırlayacaksınız mazbatayı alınca İmamoğlu’nun ilk talimatı, AKP döneminin tüm dijital verilerini kopyalatmak olmuştu. AKP’liler buna itiraz edip bu talimatı yargıya taşıdılar. Neden? Amaç; 20 yıl boyunca yapılanları, varsa usulsüzlük, yolsuzluk ve hırsızlıkların takip edilerek bulunmasını engellemekti. Bu hareket bile bir yakalanışın telaşını gösteriyor!

***

Ve Nihayet! AKP Genel Başkanı adeta YSK’yi tehdit ederek, Büyükşehir seçimini iptal ettirdi. Bu karar, demokrasi tarihine kara leke olarak geçti!..

***

Bu vahim sonuçtan sıyrılmak için AKP’liler; “Sandık Kurulları yasadışı kuruldu,” Sandık kurulu başkanı “ gelen seçmenin tipine bakarak AKP’liyse oy pusulası vermiyor.” Ve “Oylar çalındı” dediler.

***

YSK’nin sonsuza kadar toplum önünde kendilerini şaibeli hale getiren bir başka kararı ise Başkanlığı İmamoğlu’ndan alıp İstanbul Valisi’ne usulsüzce vermesidir. Yani Vali’yi kayyum olarak atamasıdır!

***

YSK’nin günler süren ve verdikleri kararın altını bir türlü dolduramadıkları açıkça görülen iptal gerekçeleri açıklandığında dağ fare doğurdu! Gerekçeli kararı okuyunca, YSK’nin talimatla İstanbul Büyükşehir seçimini iptal ettirdiği kanısı toplumda daha da güçlendi. Adeta çaresizlik içinde yazılmış gerekçeler, sadece seçim güvenliğine inancı değil, “AKP’nin demokrasisine “ olan güveni de hepten yok etti

***

YSK Başkanı Sadi Güven muhalefet şerhinde; sandık kurulları kesinleştikten sonra bu kuruluşa karşı yapılacak itirazlar seçimin itirazı için tek başına iptal sebebi görülemez. Sandık kurullarının usulsüz oluşması tam kanunsuzluk halini oluşturmaz” derken bir başka gerçeğin altı çizildi. O da; “Sandık Kurulu başkanlarının kanuna aykırı belirlenmesiyle ilgili, YSK’nin daha önceden vermiş olduğu hiçbir iptal içtihadı olmadığı! “

***

AKP genel Başkanı ve adayı Binali Yıldırım; “oylarının çalındığını” söylemektedir. Oysa YSK kararında ne oyların çalındığı, ne de sandık başkanlarının tipine göre oy pusulası verdiğiyle ilgi bir açıklama yoktur!.. Bu kadar büyük yalanı söyleyenlerin yüzü hiç kızarmayacak mı?

***

Aslında YSK’nin zorla verdiği kararın gerekçelerinde çok açık bir itiraf vardır: İMAMOĞLU’NUN BAŞKANLIĞI İKTİDAR GÜCÜYLE ÇALINMIŞTIR!