İhtilaflı ittifak: Yeniden Refah baş ağrıtıyor

Yaklaşan yerel seçimler öncesi AKP ile Yeniden Refah Partisi arasındaki anlaşmazlık giderilebilmiş değil. Mayıs seçimlerinde “müstakil” olarak seçime girme tavrından son anda vazgeçerek Cumhur İttifakı’na dahil olan YRP, hem ikna edilmeye dünden razı olmadığı yönünde bir izlenim yaratmış hem de seçimde aldığı oy oranıyla bu mesafeli tutumunun bir taban potansiyeline dayandığını göstermişti.

Kendini AKP’ye teslim etmeyen, “muhalif” karakterini yeri geldiğinde gösteren parti, CHP dolayımındaki işbirliklerine de dahil olmayarak DEVA, Gelecek ve Saadet’in yapamadığını yaptı ve kendine özel bir pozisyon yarattı. Bu özel pozisyonu sayesinde Saray’ın kara propagandasından ve sivri dilinden sıyrılan YRP, radikal sağ söylemin taşıyıcısı sıfatıyla muhafazakâr seçmen nezdinde gidilebilecek ikinci/üçüncü adres konumuna yükseldi.

Mayıs seçimlerinde AKP’den uzaklaşan ancak muhalif ittifaka da kendini ait hissetmeyen kitlelerin, “Refah” ve “Erbakan” isimlerinin de cazibesiyle YRP’ye yönelmesi ve partinin 5 vekil çıkarması, bu gerçekliğin yansıması. Ülke genelinde yüzde 2,9 oy oranına ulaşan YRP, İstanbul’da oyunu yüzde 3’ün üstüne çıkardı, Kocaeli, Rize ve Konya’da yüzde 5’i aştı, Karabük’te yüzde 8’i gördü, Bingöl’de ise yüzde 10’a dayandı. Henüz 2018’de kurulan partinin bu sıçramayı yoğun bir medya görünürlüğü olmadan yaptığı da gözden kaçmamalı.

“BİZ MUHALEFETİZ” VURGUSU

YRP, iktidarla dirsek temasını sürdürmekle birlikte yerel seçim sürecinde de kendi “parıltısını” korumaya çalışıyor. Gerek siyasi gündemlerde gerekse de seçim ittifakları konusunda Cumhur İttifakı’nın diğer ortaklarından farklı bir tutum takınıyor. Aralık ayında AKP-MHP oylarıyla kabul edilen 2024 bütçesini sert şekilde eleştiren YRP lideri Fatih Erbakan’ın faizden enflasyona, vergilerden sosyal yardımlara, asgari ücretten memur maaşlarına hükümetin ekonomi politikasını yerden yere vurması, seçim pazarlıkları öncesi Saray’a verilen önemli mesajlardan biriydi. Buna, önceden duyurulduğunun aksine Fatih Erbakan’ın Ekim sonunda İstanbul’da düzenlenen Filistin mitingine katılmadığını, YRP Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç’ın bu kararı “Artık söylem zamanı bitti, eyleme geçmenin zamanıdır” sözleriyle açıkladığını ve “Biz muhalefetiz” vurgusu yaptığını da ekleyelim.

Geçen hafta Halk TV canlı yayınında konuşan YRP Genel Başkanvekili Prof. Dr. Doğan Aydal’ın AKP’ye yönelik eleştirileri de kriz zincirine kocaman bir halka ekledi. Aydal, AKP’nin yerel seçimlerde aday bulmakta zorlandığını, Erdoğan’ın İstanbul, Ankara, İzmir dışında hiçbir yeri önemsemediğini söyledi. Daha da önemlisi Aydal, Murat Kurum’a değil Ekrem İmamoğlu’na yeşil ışık yaktı. İmamoğlu için “Karşı tarafın savunduğu gibi gavur biri değil” değerlendirmesinde bulunan YRP yöneticisi, Kanal İstanbul’u kentin “beka sorunu” olarak ilan etti ve “Bu sebep bile Murat Kurum'un İBB başkanı olmaması için yeterlidir” şeklinde net bir tavır ortaya koydu. Aydal, Kurum’un bakan olduğu dönemde akılda poşetten başka bir şeyin kalmadığını dile getirdi.

Hafta sonunda İstanbul’daki YRP İl Divanı da iki parti arasındaki gerginliğin duraklarından biriydi. Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde, AKP’li Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır’ın, konuşması sırasında, YRP’liler tarafından yuhalandığı görüldü. YRP’lilere “Boş boş bağırmayın. Burası Bahçelievler Belediyesi’nin yeri. Ben buradan çıkmam, çıkacaksanız siz çıkın” diyen Bahadır salondan ayrılırken, partililer “Refah gelecek yüzler gülecek” şeklinde slogan attı.

YRP TOK SATICIYI OYNUYOR

Bu gelişmeler AKP-YRP arasındaki iplerin ne denli gerildiğini gösterirken dün bir basın toplantısı düzenleyen YRP Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “AK Parti ile Yeniden Refah Partisi heyetleri arasındaki görüşmeler kesildi. En son geçen hafta pazar günü olacak görüşmeyi ertelemek istediklerini bildirmişlerdi. Onun dışında herhangi bir randevulaşma söz konusu olmadı” dedi. Ancak bunun bir son olmadığını da daha sonraki ifadeleriyle belli etti: “Bizim herhangi bir talep ya da girişimimiz bu anlamda olmayacak. Ama AK Parti'den görüşmelere yeniden başlamak ya da bir liderler zirvesi gerçekleştirmek gibi bir talep gelirse, elbette bu talebe olumlu bakarız.”

Yeniden Refah, tabiri caizse tok satıcıyı oynuyor. AKP’ye, “İstanbul’u, Ankara’yı almak mı istiyorsun, o zaman gelip benimle anlaşacaksın, ben senin peşinde koşmayacağım” diyor. Açıkçası eli de rahat. Gelen son kulis bilgilerine göre, İstanbul’da 2004’ten beri AKP tarafından yönetilen Gaziosmanpaşa’da aday çıkarmak konusunda oldukça istekliler. Mayıs’ta bu ilçeden yüzde 5’e yakın bir oy çıkarmışlardı. Aynı şekilde Konya’da da ısrar ediyorlar. Erdoğan bir şekilde YRP’yi ikna etmek zorunda olduğunun farkında. Hele ki İstanbul’da, İmamoğlu karşısında Kurum’un şansını bir nebze daha artırmak için YRP’nin yüzde 4-5’leri bulan oy potansiyeli oldukça kritik.

MUHALEFET DÜŞÜNMELİ: NASIL?

Bakalım Erdoğan, 90’lı yıllarda hız tutkusuyla magazin haberlerinde boy gösteren Fatih Erbakan’la ortak bir noktada buluşarak en azından yerel seçim takviminde baş ağrısını dindirebilecek mi.

Ancak şu bir gerçek ki YRP ne MHP’ye ne BBP’ye benziyor ne de diğer sağ popülist partiler gibi dalgalı, saman alevi misali parlayıp sönen bir çizgiye hapsoluyor. CHP ile yollarını ayıran İYİ Parti gibi de her geçen gün erimiyor; bilakis AKP tabanındaki erozyonu daha sağ radikal bir söylemle kendi havuzunda biriktiriyor. Erdoğan’ın baş ağrısının temel kaynağı da bu.

Muhalefetin düşünmesi gereken ise en büyük gücü babasının mirası olan ve güncel sorunlara dair neredeyse yeni hiçbir şey söyleyemeyen Fatih Erbakan’ın, yoksul emekçi kesimlere nasıl “umut” olarak kendisini kabul ettirebildiği ve Türkiye’nin sağ siyasetin cenderesine nasıl saplanıp kaldığı olmalı.