Kırk yıl önce ‘iki, üç, daha fazla Vietnam’ isteniyordu bu sloganla, elbette bugün de o direnişi, halkın emperyalist işgalcilere karşı koyma kararlılığını ve nihayet ABD’yi Vietnam topraklarına....

Kırk yıl önce ‘iki, üç, daha fazla Vietnam’ isteniyordu bu sloganla, elbette bugün de o direnişi, halkın emperyalist işgalcilere karşı koyma kararlılığını ve nihayet ABD’yi Vietnam topraklarına ayak bastığına pişman ettiren o inadı özlemeyen yoktur herhalde. Kırk yılda dünya emperyalizmin lehine değiştiği için, Vietnam bir daha kolay tekrarlanacağa benzemiyor ne yazık ki!

Ben hem yeni direniş zaferleri özlemiyle, hem de memleketin haline bakarak ‘iki, üç, daha fazla Can Yücel!’ isteğiyle yazdım bu başlığı. Can Baba’nın geride bıraktıklarının içinde, ülkedeki dengesizliklere, densizlere dair söylenecek çok şey var elbette. Fakat gönül o meşrepte yeni şairler de aramıyor değil, o geleneği sürdürecek yeni ‘can’lar lazım bize. İnsan bazen mizacından hayli şikâyetçi olabiliyor, ben son yıllarda hayli şikâyetçiyim. Şiirde olsun, hayatta olsun taşı gediğine koyabilen, taşlama yazabilen, hiç olmazsa yazdıklarımla ‘ti’ye alan biri olabilseydim, dediğim çok oluyor. Lakin iş işten geçmiş vaziyette, 52 yaşında, eh nisbeten de ‘aklı başında’ denilebilir, mazbut bir aile babası olarak, “ağzından çıkanı kulağın işitsin” derler adama. Neyse, Can Yücel’in izinden giden, o canlılıkta ve cinlikte olmasa da onu yalnız bırakmayacak genç şairlere şiddetle ihtiyacımız olduğunu bir kez daha belirtirim. Niye mi? Niyesi şu: Karabük Belediye Başkanı denen zat-ı muhtereme herkes bir şeyler dedi; ne faşistliği kaldı ne gericiliği, bunlar gazetelerde, internette söylendi söylenmesine de kimse şöyle usturuplu, kısa, çarpıcı bir laf edemedi, bir şey yazamadı. İşte Can Yücel’i anmam bu yüzdendir. Şimdi o olsaydı sayfalarca yazının anlatamadığını bir cümlede, dizede dile getirirdi.

Ben şimdi uzun uzun yazacağım ve diyeceğim ki bu zata: Hadi Latife Tekin’in solcu olduğunu bilmiyorsun, yazdığı gibi konuştuğunu da bilmiyorsun, çağırmışssın, ‘parası’nı da vermişsin, o zaman niye ‘Karabük, Sanayileşme, Edebiyat’ filan gibi tehlikeli bir panelde konuşturuyorsun kardeşim? Artık halka ve daha çok da cahil gazetecilere mal olmuş, anonim olmuş ve sanırım bir Amerikan atasözü sanılan, Ülkü Tamer’in o güzelim dizesini bir kez de ben anacak olursam, “hem dersini bilmiyor hem de şişman herkesten” demek bu belediye başkanı için az bile. Bugün bırak solcu olmayı, Latife Tekin olmayı, ortalama, liberal bir yazar bile bu başlıkla yapılan bir panelde ne söyleyebilir ki? Elektriğe %22 zammın yapıldığı bir sırada üstelik, kendi yandaşlarınızı bile çıkarsanız o kürsüye, biraz vicdanı olan, yuhalanmayı göze almadan bu ‘enerji politikaları’nı filan savunabilir mi? Yazarın, sanatçının siyaset yapmaması gerektiği yolundaki sözlere ise hiç girmeyelim, kargaları üstümüze güldürmeyelim! ‘Ergenekon’ meselesine milletçe fena halde dalmış durumdayken, sanırım kimse bu zammın farkında değil! Hele kış aylarında bunun bize nasıl geri döneceği hakkında bir fikriniz var mı? Düşünmesi bile korkunç, herhalde “elektrik sadece elektriktir” diye düşünmüyorsunuzdur! Karabük Belediye Başkanı bence asıl büyük hatayı Latife’yi çağırarak değil, onu böyle ‘elektrikli’ bir panelde konuşturarak yaptı. Hoş, panelin başlığı farklı olsaydı da Latife yine bildiğini, inandığını söylerdi.

Şu “parasını verdik” meselesine ise hiç girmiyorum, ayıptır ayıp, sadaka mı veriyorsun? Çağırdığın konuğun yol, yemek, otel parasını elbette karşılayacaksın. Oraya ayıla bayıla çağırdığınız Türütlerinize, benzeri ‘kindar’larınıza verdiğiniz paraları sormuyoruz size! Herhalde bu pek ‘milliyetçi’ arkadaşlarınız ‘vatan, millet, Karabük’ aşkına gelmiyorlar oraya! Asıl büyük ayıbı ise ertesi gün yaptın ve “Latife Tekin alkollüydü” dedin, sana ne be adam! Sen içmiyorsan bana ne, ben içiyorsam sana ne! Benim hayatıma müdahale etmeye ya da söz söylemeye ne senin ne de başkasının ne hakkı ne yetkisi vardır. Hele bir yazarı, mensup olduğun partinin aleyhinde konuştu diye “alkollüydü” diye eleştirmek, ayıptan da öte suçtur.

‘Sosyal demokrat’ olduğu söylenen Karabük kültür sanat derneğine de bir çift sözüm var. Başkanınız, Latife Tekin kendilerini belediye başkanına karşı mahcup ettiği için, istifa etmiş! İyi etmiş, böylece bir daha böyle lüzumsuz, yazarların laf olsun kabilinden araya sıkıştırıldığı festivallere edebiyatçıları çağırmaz, Türütlerinizle kendi aranızda tiridine tiridine banar, eğlenirsiniz! İşte Can Baba’nın yazdığı, söylediği gibi bir şey yazamadığım için lafı bu kadar uzattım. Şöyle ‘damardan’ ve böyle adamların damarına basacak cinsten bir cümlem olsaydı, okuyanları da bu kadar sıkmaz, hatta güldürürdüm. O nedenle affınızı dilerim, siz şöyle Can Yücel külliyatını bir gözden geçirin, her durumdaki zevzekliğe karşı usturuplu dizeler, sözler, aforizmalar bulacağınıza eminim. Onları benim yerime de tekrarlayın lütfen. Bu vesileyle başta saldırıya uğrayan çok sevgili arkadaşım, sadece Türkçenin büyük bir romancısı olarak değil, hep iyi bir şair olarak da gördüğüm Latife Tekin’e, ve yazar arkadaşlarımız Alper Akçam, Vecdi Çıracıoğlu, Onur Caymaz’a tekrar geçmiş olsun diyorum.