Sizin de bildiğiniz bir şeyi size söyleyerek başladığımın farkındayım: Kiminle konuşsanız tek konu zam.

Vergiler, akaryakıt fiyatlarının bir günde gördüğü tarihi artış, biberi domatesi taneyle almaya başlayanların artık kontak kapatıp çifte vergi ödedikleri otomobillerinden de vazgeçmeyi konuştukları günlerdeyiz. Otomobillerinden vazgeçecekler ama toplu taşımaya gelecek zamlardan da korkutucu…

Okul arkadaşlarımın oluşturduğu WhatsApp grubunda tek konu bu. Sürekli karikatürler, sosyal medya mesajları paylaşılıyor: “Bu geceki akaryakıt zammını kaçırırsanız üzülmeyin, yarın yine var!”, “Aç kalırım yine de Kılıçdaroğlu’na oy vermem diyen emeklilerin duası kabul oldu.”, “-Kılıçdaroğlu 15 bin lira ikramiye verecekti, sözünde durmadı. – He ya, iyi ki oyumuzu ona vermemişiz.”

AKP seçmenini tiye alan bunlara benzer sosyal medya paylaşımları seçimden önce de epey yaygındı. Muhalif seçmeni böyle neşelenir, özgüven artırırdı.

Geçen gün, her şeyden Kılıçdaroğlu’nu sorumlu tutan o bildiğiniz karikatür ve söylemleri anımsatan bir başka sosyal medya paylaşımı gönderildi grubumuza. Bu kez gülümseten, özgüveni besleyen, AKP seçmeniyle kafa bulan değil, ama daha çok düşündüren, düşündürmesi gereken bir paylaşım. Kılıçdaroğlu’nu masada otururken gösteren paylaşımda, yapılan zamların bir sorumlusu da muhalefetin suskunluğudur deniyordu!

Tabii, ne suskunluğu zamlar uç verir vermez en sert tepki gösterildi, açıklamalar yapıldı diyenler de olabilir! Gerçekten de CHP yöneticileri basın açıklamaları yaptılar. Bütün muhalefet liderleri derhal Twitter başına geçtiler. Verdiler veriştirdiler. Erdoğan’ın dün başladığı Körfez turunu da eleştirip “Daha düne kadar hain darbe teşebbüsünün arkasındaki güç dediğiniz ülkenin kapısına tekrar tekrar gidip borç istemek size hiç ağır gelmiyor mu?” diye sordular bile!

İşte bu noktada iktidarın hakkını yemeyelim; zamlar konusunda onlar da iyi muhalefet yapıyorlar! İktidar derken; haliyle AKP, MHP, BBP, Yeniden Refah ve HÜDAPAR’dan oluşan bloku kastediyorum.

En ucuz akaryakıtın Türkiye’de olduğunu söyleyenler hariç, AKP içinden bile bayağı sert muhalefet oldu. Misal, Metin Külünk; ÖTV zammını “kirli bir operasyon”a benzetti ve “Salalar okunurken ÖTV zammının ilan edilmesine kim veya kimler sebebiyet vermişse derhal görevden alınmalı” dedi ki bu işlerin Erdoğan’dan habersiz yapılmadığını bilenler için füze atsa daha hafif kalırdı!

Temsil nitelikleri olmasa da, kimi MHP’lilerden de mermi gibi laflar sıkıldı iktidara! Yeniden Refah ve BBP’nin eleştirilerine zehir zemberek bir açıklamayla HÜDAPAR da katıldı. Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Şeyhmus Tanrıkulu, benzin, motorin ve doğal gaza yapılan ÖTV zamlarını hedef alıp; “Seçim öncesi; Dolar 19, Euro 21, Faiz %8.5, Benzin 22. Seçim sonrası; faiz yüzde 15, dolar 26, avro 29, benzin 35 oldu. Emekliden, dar ve sabit gelirliden al tefecilere dağıt. Fakirin ekmeğini al faiz lobisine ver... Gittiğiniz yol yol değil” dedi.

Daha ne desin? İktidar iyi muhalefet yapıyor derken haksız mıyım? Bu iktidar ortaklarının yaptığının muhalefetin zamlara muhalefet ederken yaptıklarından geri kalan neyi var?

Ha, tabii muhalefet derken sosyalist muhalefeti ayrı tutuyorum. Geçen hafta da değindim, SOL Parti birçok şehirde zamları protesto için sokaklardaydı.

Muhalefet hayat pahalılığının, zamların ve ekonomik sıkıntıların, hepsini toplayarak “boş tencere” dediği şeyin iktidarı devireceği hayali peşinden giderek “sandığı bekleyin” siyasetinin sonucunu 14 ve 28 Mayıs’ta gördü.

Ders almadıysa, aynı sonucu yerel seçimlerde de görecektir!