Robert Cornelius Philadelphia’lı amatör bir eczacı, aynı zamanda metalürji uzmanı, hastalık derecesinde de bir fotoğraf tutkunuydu. Yüz yıl önce başka selfie çekenler de var tabii

İlk selfie çeken kişi Cornelius: Yıl 1839

Demek ki bunun yeri zamanı yok. En olmadık yerde, savaşın ortasında da akla gelebiliyor. Çok değil iki gün önce dünyanın en kanlı çatışmalarına sahne olan Suriye’de Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) mensup cihatçılar da bu dünyayı sarmış saçma sapan tutku yüzünden öldüler.

Sekiz ÖSO cihatçısının selfie pozu konumunu aldıktan sonra tuşuna bastıkları telefon bir başka yerde patlatmayı planladıkları bomba düzeneğine bağlıymış meğer, söylenenlere göre.

Bu olay, selfie çılgınlığının sonu trajik biten kazalarından sadece biri. Selfie çekerken araç altında kalanlar, uçurumdan yuvarlananlar, denize düşenler gırla. İngiliz Daily Telegraph gazetesine göre, 2015’de meydana gelen selfie kaynaklı kazalarda ölenlerin sayısı köpek balığı saldırısıyla yaşamını yitirenlerden fazla örneğin. Yani ciddi bir çılgınlıkla karşı karşıyayız.

Daily Mail gazetesinin bir araştırmasına göre, her hafta 17 milyon selfie yükleniyor sosyal medya hesaplarına. Şu en az selfie kadar ünlü, en az da onun kadar saçma selfie çubuğu neredeyse bedenimizin bir uzvu haline geldi. Eğer, bu hızla giderse her bireyin bundan sonraki yaşamları süresince haftada 25 bin kez selfie çekip paylaşacakları söyleniyor.

Hangi ihtiyacı karşıladığının, ne işe yaradığının (tabii ki yaraması da gerekmiyor ama yine de merak konusudur), hangi dürtülerle bu kadar yayıldığının yanıtını uzmanlar bilir. En bilinen açıklama bunun küçük çaplı narsist bir dürtüye dayandığı.

Yüzyıldan fazladır varilk-selfie-ceken-kisi-cornelius-yil-1839-186810-1.

Yeni bir tutku mu bu peki? Hayır değil. Yüz yıldan fazla bir geçmişi var. Fotoğraf makinesinin keşfinden bu yana rastlanıyor buna. Hatta öyle ki, tarihin ilk selfie çektiren kişisini bile biliyoruz. Kendi portresini tabloya aksettiren ya da isteyenin portresini yapan ressam eserlerinden değil bu. Düpedüz fotoğraf makinesiyle, 1839 yılında çekilmiş bir otoportre. Fotoğraftaki zat, -kılık kıyafetiyle günümüz gençlerinden nasıl da farksız-Robert Cornelius adlı bir Philadelphia’lı. Amatör bir eczacı, aynı zamanda metalürji uzmanı, hastalık derecesinde de bir fotoğraf tutkunu. Fotoğraf makinesinin keşfinden on yıl sonra ailesine ait bir depoda elindeki makinenin lensini kendisine doğru çevirerek çekmiş fotoğrafını. Arkasına da “Alınmış ilk ışıklı fotoğraf 1839” notunu eklemiş.

Sonrası da var. 1900’lerde, Edward dönemi İngiltere'sinden bir hanımefendi, aynada elindeki fotoğraf makinesiyle fotoğraflamış kendisini. Yaşadığı dönemin en tanınmış fotoğrafçılarından biri olan James Byron-Clayton da arkadaşlarıyla 1920’nin Aralık ayında selfie çekmiş. Tabii biz bu sahneye, bu anı fotoğraflayan bir başka kişi sayesinde tanık oluyoruz. Clayton ile arkadaşlarının portrelerinin olduğu fotoğraf kim bilir nerede?

ilk-selfie-ceken-kisi-cornelius-yil-1839-186811-1.

Tabii o zaman kimsenin buna selfie, yani öz çekim dediği yok. O kocaman fotoğraf makineleri elle tutulabilir hale geldiğinde kendi yüzlerini o ana kadar sadece ressamların çizdiği kadarıyla görebilenler, detaylı oto portreleri için bu makineyi kullanmışlar belli ki. Bugünkü gibi olur olmaz yere kendilerini fotoğraflamaktan farklı bir durum bu.

Selfie andaki durumun, yani gül cemalimizdeki farklı ortamlara uyma halinin kayıt altına alınması amacıyla mı çekilir bilemem ama bu iş gittikçe kendi yüzümüze hayranlığa dönüşüyor.

Cornelius görseydi ne derdi acaba?