Covid-19’un yarattığı devasa ekonomik ve sosyal tahribat her geçen gün daha belirgin hale geliyor. Bir yandan açıklanan istatistiki veriler öte yandan yapılan çeşitli saha araştırmaları salgının ciddi bir iş ve gelir kaybına yol açtığı ortaya koyuyor. Ancak öte yandan bu devasa gelir ve iş kaybı karşısında alınan önlemler son derece sınırlı kalmış durumda. Özellikle gelir kaybını gidermeye yönelik nakdi desteklerin çok zayıf kalması salgın sürecinin beraberinde ciddi bir yoksullaşma ve gelir eşitsizliğinde artış getireceğini gösteriyor.

SALGININ YARATTIĞI İŞ VE GELİR KAYBI

Henüz düzenli veriler yayımlamamış olsa da gerek Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Gerekse Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSHB) tarafından kamuoyu ile paylaşılan kimi sınırlı veriler salgının devasa bir iş ve gelir kaybına yol açtığını gösteriyor. AÇSHB ve İŞKUR verilerine göre salgın nedeniyle İŞKUR ödeneklerine başvuranların ve yararlananların dağılımı 18 Mayıs 2020 itibariyle şöyle:

Kısa çalışma ödeneği başvuran sayısı: 3 milyon 194 bin

Kısa çalışma ödeneği yararlanan sayısı: 3 milyon 50 bin

Nakdi ücret (ücretsiz izin) desteği yaralanan sayısı: 879 bin

İşsizlik ödeneği yararlanan sayısı: 592 bin

Toplam: 4 milyon 665 bin

4,6 milyondan fazla sigortalı işçi ve işsiz iş ve gelir kaybı nedeniyle İŞKUR ödeneklerinden yararlanmak için başvurdu.

Bunun ne anlama geldiğini daha iyi anlamak için toplam sigortalı işçi sayısına oranlamak yerinde olacaktır. SGK’ye kayıtlı toplam 14 milyon 211 bin işçinin 4 milyon 665 bini İŞKUR ödeneklerine başvurdu. Diğer bir ifadeyle sigortalı işçilerin en az yüzde 33’ü iş ve gelir kaybına uğradı. En az her üç sigortalı işçinden biri salgından doğrudan etkilendi.

Üstelik bu sayıya kayıtlı olarak çalışan ancak yararlanma koşullarını yerine getiremediği için İŞKUR ödeneklerine başvuramayan sigortalı işçiler dahil değil.

Bu sayıya kayıt dışı çalışıp işsiz kalan veya gelir kaybına uğrayan çalışanlar dahil değil. Kentsel alanlarda yaklaşık 4,8 milyon kişi kayıt dışı çalışıyor.

Bu sayıya yaklaşık 2,8 milyon kendi hesabına çalışan (esnaf ve serbest meslek sahipleri) dahil değil.

Sigortalı işçilere kıyaslayarak kayıt dışı ve kendi hesabına çalışanların da en az üçte birinin iş ve gelir kaybına uğradığını tahmin edebiliriz. Kayıtdışı ve kendi hesabına çalışanlar arasında da en az 2,5 milyon çalışanın salgından etkilendiği söylemek mümkün. Böylece salgının yarattığı iş ve gelir kaybının 7 milyondan fazla çalışanı etkilediği söylemek mümkün. 22,6 milyonluk tarım dışı istihdamın 7 milyondan fazlası (yaklaşık üçte biri) salgından doğrudan etkilenmiş durumda.

Nitekim bu durumu saha araştırmaları da teyit etmektedir. Örneğin İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Veysel Bozkurt tarafından sosyal medya kanalları kullanılarak (online) Nisan ayında yapılan ve kentli, eğitimli, orta ve üst sınıfları kapsadığı belirtilen bir çalışmada özel sektörde ücretli çalışanların yüzde 47’si önümüzdeki iki ay boyunca temel ihtiyaçlarını karşılama konusunda kaygı yaşadıklarını belirtmiştir. Girişim Araştırma adlı bir şirket tarafından yapılan bir araştırmaya göre ise katılımcıların yüzde 53’ü gelirlerinin azaldığını beyan ettiler. Salgının etkisinin büyük kentlerde daha yaygın olduğu gözlenmektedir. CHP İstanbul tarafından yapılan bir anket çalışmasına göre ise İstanbul’da toplam çalışan nüfusun yüzde 66,2’sinin gelirinde az veya çok bir düşüş yaşandığı görülmektedir.

Hangi veriden hareket edersek edelim salgının devasa bir iş ve aş sorunu yarattığı çok net biçimde görülüyor. Bu etkinin ne kadar devam edeceği ise bilinmiyor. Özellikle istihdam yaşanan depremin boyutlarının Haziran 2020’de daha net görmeye başlayacağız. Ancak daha önce tahmin ettiğim gibi salgının 7-8 milyon civarında bir istihdam azalması yaratacağını söylemek mümkün.

GELİR DESTEĞİ DEVEDE KULAK KALDI

Salgının yarattığı iş ve gelir kaybı karşısında sağlanan delir destekleri ne durumda? Bilindiği gibi salgının başladığı günlerde adına Ekonomik İstikrar Kalkanı adı verilen bir ekonomik paket açıklanmıştı. Önce 100 milyar TL büyüklüğünde olduğu belirtilen paketin daha sonra 250 milyar TL’yi geçtiği hatta “çarpan etkisiyle” 600 Milyar TL’yi aştığı ilan edildi. Peki bu 250 milyar TL civarındaki paketin ne kadarı doğrudan nakit desteği? Diğer bir ifadeye salgın nedeniyle devlet vatandaşın cebine ne kadar nakit para koydu?

İŞKUR ödenekleri kapsamında 4,5 milyon kişiye 6 milyar TL ödenek verilmiş. Ayrıca 5,5 milyon aileye 1000’er lira olmak üzere toplam 5,5 Milyar TL sosyal yardım yapılmış. Toplam nakit desteğinin 11,5 milyar TL olduğu görülüyor. Buna karşılım Ekonomik İstikrar Kalkanı paketinde yer alan vergi ev sigorta borcu ertelemeleri ile sağlanan kredilerin toplamı 270 milyarı aşıyor. Paket kapsamındaki kalemlerim yüzde 96’si borç ertelemesi ve kredi kolaylığı iken sadece yüzde 4’ü nakit desteğinden oluşuyor (Tablo 1).

Önemle altını çizmek gerekir ki. Nakit desteği de bütçeden/hazineden yapılan transferlerden oluşmuyor. Sosyal yardımlar büyük ölçüde sosyal yardımlaşma ve Dayanışma Fonu’ndan sağlanırken işçilere yapılan ödemeler İŞKUR’dan (işçilerin kendi parasından) yapılıyor. Diğer bir ifadeyle hükümet bütçeden doğrudan nakit transferi yapmış ve vatandaşın cebine para koymuş değil. Üstelik biz bize yeteriz kampanyası ile 2 milyar TL civarında kaynak toplandığının da altını çizmek lazım. Oysa salgının yarattığı ekonomik durgunluğu aşmanın yolu kredi ve borç genişlemesi değil vatandaşa nakit desteği yapmaktır.

Tablo 1: Ekonomik İstikrar Kalkanı Dağılımı

“EKONOMİK İSTİKRAR KALKANI” DAĞILIMI

Destek/Kredi/Borç Türü

Kapsam

Miktar
Milyar TL

Finansman Türü

Payı (Yüzde)

1.000 TL Nakdi Yardım Desteği

5,5 Milyon Aile

5,5

Nakdi Destek

2%

Kısa Çalışma, Nakdi Ücret ve İşsizlik Ödeneği

4,5 Milyon Kişi

6

İŞKUR Desteği

2%

SSK ve Bağ-Kur Borç Ertelenmesi

66

Borç Erteleme

23%

Bireysel İhtiyaç Desteği

6 Milyon Kişi

37

Kredi/Borç

13%

Esnaf Destek Finansmanı

1,1 Milyon Esnaf

25

Kredi/Borç

9%

İşe Devam Finansmanı

181 Bin İşletme

145,6

Kredi/Borç

51%

Toplam Paket

285,1

100%

Toplam Nakdi Destek (Sosyal Yardım+İŞKUR)

11,5

Nakdi Destek

4%

Toplam Kredi ve Borç Desteği/Kolaylığı

273,6

Kredi ve Borç

96%

Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerinden derlendi.

Öte yandan İŞKUR’dan yapılan transferler de beklenenin çok altında kaldı. 4,5 milyon işçiye 6 milyar TL ödenek verilmiş. Ortalama ödenek miktarı 1.333 TL olurken, işçi başına kısa Çalışma Ödeneği 1.591 TL, işçi başına ücretsiz izin ödeneği 502 TL, işsiz başına işsizlik ödeneği 1.235 TL olmuş. Tümü asgari ücretin altında (Tablo 2). En vahimi de zorla ücretsiz izne çıkarılan 880 bin işçi ayda 502 TL'ye mahkûm edilmiş. Oysa halen işsizlik sigortası fonunda 130 Milyar TL kaynak var.

Tablo 2: Ekonomik İstikrar Kalkanı Dağılımı

Covid-19 Kapsamında İş ve Gelir Kaybı Yaşayan İşçilere Yapılan Ödemeler

Ödenek Türü

Kişi Sayısı

Toplam Ödenek (TL)

Kişi Başına (TL)

Kısa Çalışma Ödeneği

3.050.854

4.855.413.106

1.591

Nakdi Ücret Desteği

878.614

441.169.757

502

İşsizlik Ödeneği

591.894

730.894.637

1.235

Toplam

4.521.362

6.027.477.500

1.333

KAYITSIZLAR VE YOKSULLAR NE DURUMDA?

Görüldüğü gibi salgının kayıtlı ve sigortalı çalışanlar üzerinde yarattığı gelir kaybının sınırlı bir bölümü İŞKUR ödenekleri ile karşılanmaktadır. Yukarıda da vurgulandığı gibi bu ödenekler oldukça yetersiz ancak kısmi bir gelir desteği anlamına geliyor. Öte yandan kayıtsız çalışanlar ile yoksulların durumu belirsiz. Şu ana kadar 5,5 milyon aileye 5,5 milyar destek sağlandı. Ortalama aile büyüklüğü 4 kişi olarak esas alınacak olursa yoksul ailelere iki ayı geçen salgın döneminde kişi başına 250 TL verildiği görülmektedir.

Bilindiği gibi ülkemizde primsiz ödemelerle ilgili bir sigorta kolu yoktur. 2008’de sosyal güvenlik sistemi yeni baştan yapılandırılırken primsiz ödemelerin merkezileştirilmesinden son amda vazgeçilmiştir. Sosyal yardımlar merkezi bir sosyal sigorta sistemi ile değil, dağınık bir sosyal yardım sistemi ile ve genellikle vakıflar ve fonlar aracılığıyla yapılmaktadır. Kimin yardım alacağı nesnel kriterlere göre saptanmamaktadır.

Bu durum kendini Covid-19 salgını döneminde de çok net biçimde ortaya koymaktadır. Kayıtsız çalışanlar ve yoksullar düzenli ve gelir desteğinden mahrum kalmakta, çeşitli nakdi ve ayni yardımlara muhtaç hale gelmektedir.

Covid-19 toplumun tümü için asgari gelir desteğinin ve sağlık ve geliri güvence altına alacak bir sosyal sigorta sisteminin önemini bir kez daha ortaya koydu. Bu çerçevede özellikle kayıtdışı çalışanları ve yoksul birey ve haneleri asgari bir gelir güvencesine kavuşturacak bir sosyal sigorta kolu (aile/hane sigortası) vakit geçirmeksizin yasalaşmalıdır.

Covid-19 sosyal güvenliğin ve sosyal sigortaların önemini bir kez daha ortaya koydu. Sağlığın, işin ve gelirin korunması için kamusal sosyal sigorta sisteminin ne kadar yaşamsal olduğu ortaya çıktı. Örneğin 1999’da yasalaşan İşsizlik Sigortası olmasaydı bugün salgın çok daha büyük bir toplumsal tahribat yaratabilirdi. Sendikaların, işçilerin ve bilim dünyasının gündeme getirmesine rağmen işsizlik sigortasının kurulması hükümetlerinin ve işverenlerin direnci nedeniyle çok geciktirildi. Şimdi de aynı şekilde primsiz sosyal sigorta sistemi (aile/hane sigortası) ısrarla geciktiriliyor. Bunun yerine dağınık, nesnel olmayan, keyfi bir sosyal yardım sistemi devam ediyor.

Covid-19 bütün yurttaşlar için asgari bir geliri güvence altına alacak aile/hane sigortası sistemi için bir vesile olmalıdır.